1. YAZARLAR

  2. Nurettin BÖLÜK

  3. Çok düşündüren iki ayet
Nurettin BÖLÜK

Nurettin BÖLÜK

ortakses
Yazarın Tüm Yazıları >

Çok düşündüren iki ayet

A+A-

                       

                Çok düşündüren iki ayet

                Kur’an-ı Kerimde şu iki ayet beni çok düşündürdü. Yusuf suresi 106 ve Nisa suresi 136. Ayetler. Ayetler içerik olarak aynı olmakla beraber, Nisa 136 daha açıktır.

                Yusuf suresi 106.ayet: Onların çoğu Allah’a ancak ortak (şirk) koşarak iman etmektedirler.

                Nisa suresi 136.ayet: Ey iman edenler! Allah’a, elçisine, elçisine indirdiği Kitab’a ve daha önce indirdiği kitaplara iman edin! Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse; kesinlikle dönüş günü uzak olan bir yola girmiş olur.

                Dikkat edilirse bu iki ayet de İman edenlere hitap etmektedir. Ve iman edenlere, ‘’İman edecekseniz veya iman ediyorsanız eğip bükerek, kendinizden yorumlar yaparak değil, Allah’a ve Onun indirdiği Kitab’ın bildirdiklerine uyarak iman ediniz’’ buyurmaktadır.

                Bu iki yüzlülüğe karşı Allah, Hücurât suresi 14. Ayette daha açık ve net ikazı vardır.

                Hücurât suresi 14. Ayette: Bazı Bedeviler için “Siz henüz iman etmediniz” Eslemna” deyin! Yani teslim olduk, boyun eğdik, sadık olduk deyin. Şu an samimi değilsiniz! İfadesi vardır. Devamla, Allah’a ve elçisine itaat ederseniz; muhakkak ki Allah çok merhametli ve bağışlayıcıdır, denilerek gerçekten iman ederseniz; bağışlanırsınız sözü verilmektedir.

                Ayetler müşriklere hitap etseydi hiçbir itiraz olmazdı. Müşrikler adı üzerinde şirk koşarak inandıklarını ifade ediyorlardı. Evet biz sizin Allah’ınıza inanıyoruz, bunun yanında yarın bize şefaatçi olacak putlarımıza da inanmamızı hoş görünüz; biz onların da varlığına inanıyoruz diyorlardı.

                Halbuki ayetler, inananlara “iman ediniz” diye hitap ve ikaz etmektedir.

                Allah kendinden başkasına kulluk edilmemesini, Rabb edinilmemesini (tevbe/31) bildirdiği halde, bazı inananlar Yahudilikte hahamlarını, Hıristiyanlıkta rahiplerini, Müslümanlıkta ise din büyüklerini, velileri, uluları Allah’tan başka Rabb edinme durumuna düşmüşlerdir.

                Burada zikr edilen Rabb’ler için doğrudan ibadet, secde etme, tapma gibi bir durum olmamakla beraber; bu zümrelerin (Kur’an dışında)         helal kıldıklarını helal, haram kıldıklarını da haram kabul etmeleri; Allah’a ait olan Rabb’lik sıfatının paylaşılması (şirk) anlamı taşır.

                Günümüzde Allah’ın hükümleri yerine beşerî hükümleri ikame etmek, beşerî hükümleri Allah’ın hükümleri üzerine koymak, imanı zedeler. Mutlak hakimiyetin Allah’ta olması ve idare edenlerin kendilerini, Allah’ın yeryüzündeki gölgesi kabul ederek Allah adına hüküm verdikleri iddiası gibi.

                La ilahe illallah diyerek tevhid inancından olduğunu belirten bir kişinin şirk ile zerre miktar işinin olmaması gerekir. İçinde şirk kırıntıları taşıyan tevhid, tevhid olamaz. Tersini de söyleyebiliriz. Şirkin içinde tevhid de vardır. Yani batılın içine Hak zikredilmiştir. Dikkatli bakılmadığında ayırt etmek zordur. Tevhid inancını iyi bilmek ve hazmetmiş olmak gerekir. Taklidi Müslümanlar içinde Tevhid de barındıran şirki ayırt edemezler. Şirk, ortaklık demektir. Şirkte tevhid- batıl ortaklığı vardır. Tevhid, Allah’tan başka İlah tanımaz ve yanına yaklaştırmaz. Allah’ın insana verdiği cüzi sıfatları (irade, bağışlama, koruma gibi) hiçbir zaman Mutlak güç olan Allah’ın üzerinde konumlandırılamaz, yerine ikame edilemez.

                Dünya hayatında sorumluluklardan kaçarak bütün olumsuzlukları Allah’a yüklemek, verilen cüzi sıfatları kullanımdan kaçmakta tevhid inancına zarar getirir. Müslüman bedel ödemeden Allah’ı razı edeceğine inanıyorsa yanılgıdadır. Sorumluluktan kaçmak şirk tehlikesi belirtisidir. İman eden birinin ‘’Bana ne’’ deme şansı yoktur.

                En çok iman zayıflığı ‘’Takdir-i İlah-i” (Allah’ın takdiri) sözcüğü ile belirginlik kazanır. Bu söz doğrudur. Sünnetullah olarak da söylenen kâinatın ve üzerindekilerin bir ölçü üzerine yaratıldığını, ayrıca ahiret hayatında kimin nereye gideceği ile kararı Allah’tan başka kimsenin vermeyeceğini bildiren ayetlere dayalı bir sözdür. İnsan sorumluluğunda olan olumlu veya olumsuz ortaya çıkan durumları ‘Takdir-i İlah-i’ olarak yorumlayıp suçu Allah’a atmak yanlıştır, şirktir. Deprem takdiri İlahidir. Aynı şiddetteki bir depremde bir yerde yüzbinler ölürken bir yerde yüzler ölüyorsa, bu Takdiri İlahi değil, İnsanın tedbiri veya tedbirsizliğidir.

                Kısaca iman şirksiz olmalıdır. Allah bu konuda ayetleriyle iman edenlere ikazlar yapmıştır.

                Bakara-9.ayet: Akıllarınca Allah’ı ve iman edenleri aldatmaya kalkışıyorlar; halbuki onlar farkında olmadan yalnızca kendilerini aldatmış oluyorlar.

                 Bakara-13.ayet: Şu müminlerin iman ettiği gibi siz de iman edin! Dendiği zaman: Şu aptal ve akılsızlar gibi mi iman edeceğiz? Derler. Şunu bilin ki, asıl aptal ve akılsız olan kendileridir; fakat bunu da bilmezler.

                Tevbe-28. Ayet: Ey iman edenler! Bilin ki Allah’a ortak koşanlar pisliğe batmışlardır….

                Konuyu yine Allah’ın sözüyle bitirmek istiyorum.

                Muhammed suresi 33. Ayet: Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygambere itaat edin de sakın amellerinizi boşa çıkarmayın.

Selam ve dua ile

 

Nurettin Bölük 12.10.2025

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.