1. YAZARLAR

  2. Nurettin BÖLÜK

  3. Ahlaksızlık enflasyonu zirvede
Nurettin BÖLÜK

Nurettin BÖLÜK

ortakses
Yazarın Tüm Yazıları >

Ahlaksızlık enflasyonu zirvede

A+A-

Ahlak kelimesinden ve mefhumundan herkes kendine göre bir tarif ve anlam çıkarır. Ortak görüş ise: Kazanılan alışkanlıklar sonucu insanın sahip olduğu ve uygulamaya koyduğu; hal, hareket, fiiller, ağzından çıkan sözlerin getirileridir.

Toplumda kabul gören hal ve fiillere olumlu ahlak, (ahlaklı) kabul görmeyenlere de olumsuz ahlak (ahlaksız) deriz. Bir toplumda olumlu görülen ahlak, başka toplumlarda olumsuz görülebilir. Genelde örfe dayalı farklılıklar o toplum için anlam taşır.

İlahi dinlerde ahlaki kavramlarda büyük farklılıklar yoktur. Uygulamalarda var olması dinlerin kusuru değildir.

Huy kelimesi çoğu yerde ahlak kelimesiyle aynı anlamda kullanılır.

Nefis, ahlakı olumlu veya olumsuz yönlendirir. Akıl ve vicdan da bu yönlendirmede etkilidir. Öğretiler neticesindeki kazanımlar son fiili şekillendirir.

Ahlak ilmi, hal ve fiillerin olumlu yönde mükemmel olmasını, faziletlerin öne çıkması, rezaletlerin ise asgariye indirilmesini ister.

İnsandan başka canlıda ahlak aranmaz. O sebeple İnsanı makbul yapan en önemli değer, ahlaktır. Ahlaklı insan övülür. Medeniyetler ahlaklı insanların elinde gelişir, büyür. Medeni kelimesi de ahlakın üstün olduğu toplumlar için söylenir.

Ahlaklı toplumlarda haksızlıktan, adaletsizlikten, hukuksuzluktan söz edilmez. Birlik-beraberlik çağrıları yapılmaz. Zaten vardır. Bir toplumda birlik beraberlik sesleri yükseliyorsa orada ahlaksızlık yükseliyor demektir.

Toplumu oluşturan insanların birbirlerine karşı vazifeleri vardır. Toplumlar vazifelerine uydukları ölçüde yükselirler. Ferdi ahlak, toplum ahlakını oluşturur. Ahlaki güzel kavramlar uzun zamanlarda kazanılırken, çirkin ahlak anlık belirtiler verir ve virüs gibi çok hızlı yayılır. İyi eğitim görmüş güzel ahlakla bezenmiş toplumlarda yıkımı ya olmaz veya az olur.

Zamanımızda iletişim araçlarının hızlı ve yaygın olması, olumsuz ahlakı hızlı bir şekilde yayarken, yetkililerin vurdum duymazlığı, beceriksizliği, hızlı tedbir alamama yanında, kendisinin bilerek ve isteyerek ön vermesi, hatta siyasi getirim olur düşüncesiyle ahlaksızlıktan medet umması, dilini bozması, zan, itham, iftira atmakta hiç beis duymaması, sıradanlaştırması o toplumun çok hızlı bir şekilde yıkımına yol açmaktadır.

Ahlaksızlığın sinsi olanı ise riyakarlık, münafıklıktır. Açık bir bela olan riyakarlık, Kur’an da şirk koşmaktan sonra gelen günahlardandır. Dilimize "riyakâr" olarak geçen bu kavram kelime, Maun suresi 6. ayette "Yuraune" olarak geçer.

Düşünürler ahlakı da sınıflandırmışlardır. Bunlar: Ferdi ahlak, toplum ahlakı, aile ahlakı, dini ahlak, siyasi ahlak, ticaret ahlakı, teorik ahlak, pratik ahlak. Bu sınıflandırmayı daha da çoğaltabiliriz.

Esnaf ahlakı, sporcu ahlakı, iş ahlakı gibi çeşitli toplum gruplarında olması gereken ahlak yapısından söz edilebilir. Bizim burada durmak istediğimiz esas ahlak, uygulamadaki Pratik Ahlaktır.

Pratik ahlaktan istenen faziletlerin, günümüzde reziletlere dönüşmesi, bir toplumun yok olması sonucunu doğurur.

Ahlaklı bir toplumda olması gereken, doğruluk, emanete sahiplik, vefa duygusu, alçak gönüllülük, hoş görü, adalet duygusu, cömertlik, yardım, iyi muamele, nasihat, hakka rıza gösterme, olana kanaat etme, sabır, sebat, gayret, fikir alışverişi, gerçeği arama, hatadan dönme, pişmanlık, bağlılık, başarma, mutluluğu arama, iyi huy edinme, nimete şükür etme, alimlere uyma gibi, iyi faziletlere sahip olma yerine, toplumda:

Yalan, hainlik, kötü davranış, kötülük, kibir, böbürlenme, cimrilik, hırs ve kasvet, şiddet, azgınlık ve zulüm, ifrat ve tefrit, ihtiyacı olana yardım etmemek, hakkından fazlasını istemek, kanaat etmemek, öfkelenmek, muzdarip olmak, acele etmek, düşünmeden davranmak, rıza göstermemek, tembellik ve gerileme ile vakit geçirmek, itaatsizlik, gerçeklerden nefret etmek, alçaklık,  haddi aşmak, nankörlük, hatada ısrar, açık isyan, saadeti terk, dünya ve ahiret nimetlerinden kendini soyutlama, adaletten uzaklaşma hakim olmuşsa o toplum normal bir toplum olma özelliğini kaybetmiş demektir. (H.Hüsnü Doyrani Hülasa-i Medeniyet s. 19-20)

Bugün olumsuz faziletleri (rezilet) fazlasıyla yaşıyoruz. Toplum sanki cinnet geçiriyor. Her gün çok sayıda cinayet, yaralama, terör, azgınlık, hırsızlık, gasp, itaatsizlik haberleri TV kanallarını dolduruyor. Bunlara ek olarak, siyasi iktidarı elinde bulunduranların kibiri, gururu, hırsı, haseti, kini, düşmanlık ve zulüm içeren söylemleri toplumu daha çok geriyor, taraf olanlara da bu reziletler bulaşıyor. Bunlara ekonomideki olumsuzluklarda eklenince; geleceğinden, yarınından emin olmayan mutsuz, her an patlamaya hazır bir toplum oluşuyor. Şu an Türkiye bu halde. Fazlasını düşünemiyorum...

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum