1. YAZARLAR

  2. Niyazi BEKTAŞ

  3. Türk kimdir? Okuyun ve öğrenin, bre soysuzlar...
Niyazi BEKTAŞ

Niyazi BEKTAŞ

platform
Yazarın Tüm Yazıları >

Türk kimdir? Okuyun ve öğrenin, bre soysuzlar...

A+A-

Türkler tarihin en kadim milletidir. Bu yüzden Türk adı, araştırmacıların ilgi alanı olmuştur. En eski kaynaklarda, hep bu Türk ismini aramışlardır. Herodot tarihinden Hint kaynaklarına ve Tevrat'a uzanan çeşitli yorumlar yapılmıştır. Ancak bunların çoğunluğu, ilmi yaklaşımdan uzaktır.

Çin kaynaklarındaki bir belgede; kelimenin 'Tu-Küe' şeklinde geçtiği ve transkripsiyonun, 'Türk' şeklinde ifade edildiği bilinmektedir. Ayrıca İslam kaynaklarında, Türk kelimesinin 'olgunluk çağı' anlamına geldiği söylenmiştir.
Türk kelimesinin ilmi izahını ilk yapan, Türkolog A. Vambery olmuştur. Ona göre; Türk kelimesi, 'türemekten' çıkmıştır. Ziya Gökalp bu yaklaşıma dayanarak, Türk kelimesini 'türeli' yani kanun ve nizam sahibi olarak açıklamıştır.
Asıl mesele; Türk isminin, cins isim olarak ne anlama geldiğidir.

Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu şunları söylüyor:

"... Fakat 'Türk' sözünün cins isim olarak 'güç-kuvvet', sıfat haliyle 'güçlü kuvvetli' manasında olduğu, bir Türkçe vesikadan anlaşılmıştır. Buradaki 'Türk' kelimesinin, millet adı olan 'Türk' sözü ile aynı olduğu Le Coq tarafından da ileri sürülmüş ve bu, Göktürk kitabelerinin çözücüsü Thompsen tarafından da kabul edilmiştir (1922). Daha sonra Nemeth'in tetkikleriyle tamamen ispat edilmiştir." (Türk Dünyası El Kitabı- Ankara 1976, s. 602)

"Tarihte Türk kelimesini, bir devletin ismi olarak kullanan ilk siyasi teşekkül Göktürk İmparatorluğudur. Bütün bunlar; 'Türk' adının aslında belirli bir topluluğa mahsus etnik bir isim olmayıp, siyasi bir ad olduğunu ortaya koymaktadır. Göktürk Hakanlığının kuruluşundan itibaren önce bu devletin, daha sonra bu imparatorluğa bağlı, kendi hususi adları ile anılan diğer Türklerin ortak adı olmuştur. Zamanla Türk soyuna mensup bütün toplulukları ifade etmek üzere, milli ad payesine yükselmiştir." ( İbrahim Kafesoğlu, a.g.e. )

Bu bilgilerin ardından, Türkiye kelimesinin nereden geldiğini merak ediyorsunuz. Kısaca anlatayım.

Coğrafi olarak Türkiye tabirine, ilk defa Bizans kaynaklarında rastlanmaktadır. 6. asırda bu tabir, Orta Asya için kullanılıyordu. 9 ve 10. asırlarda Volga'dan Orta Avrupa'ya kadar olan sahaya, bu ad verilmekteydi.

Doğu Türkiye, Hazarların; Batı Türkiye, Macarların ülkesiydi. 13. asırda Kölemen devleti zamanında, Mısır ve Suriye'ye 'Türkiye' deniliyordu. Anadolu ise 12. asırdan itibaren 'Türkiye' olarak tanınmıştır.

Netice itibarıyla; tarihin en kadim milleti olan Türkler, adı itibarıyla töreli, sıfatı itibarıyla güçlü ve kuvvetli ve dahi nizam kanun sahibi bir millettir. Bu vasıfları cihetiyle, iki bin yıldır tarih sahnesinde hep var olagelmiştir.
Yemesi içmesi, şarkısı türküsü, dini diyaneti, örfü töresi, derneği toyu, aşkı sevdası ve daha nesi ve nesi asırların süzgecinden geçip bugüne ulaşmıştır.

Yok farz etmekle, yok olmaz. İnkâr etmekle kaybolmaz. Yasakla ortadan kalkmaz.

Zira o, bir ruhtur. Hiç sönmeyen bir ateştir. Söndü kül oldu dediğin bir anda, küllerinden ateş değil, volkanlar patlatan bir kaynaktır. Çünkü bir tarihtir o. Çünkü bin bir kahır ve çileyle çamuru karılmış, yıkılmaz bir mimaridir o.

Bugün anlayamayanlar var. At üstünde orak biçenler var.

O zaman, anlatmaya devam edeyim.

Yıl 24 Eylül 1663, Fazıl Ahmet Paşa Uyvar kalesini almış. Viyana'nın 110 km doğusundaki bu kale, Avrupalılar'ın can damarıydı o yıllarda. Çok iyi korunur ve asla zapt edilemez denirdi.

Türk askerinin inanılmaz gücü ve kahramanlığı sonucu düşmüştür Uyvar. Yas bağlayan Avrupa, sonra şöyle diyecektir Türkler için: "Uyvar Önünde Türk Gibi Kuvvetli."

TÜRK GİBİ KUVETLİ sözünü merak edenler için yazdım bunu.

İstiklal harbi nedir? Yandı, bitti, kül oldu denilen bir milletin, küllerinden volkanlar patlatmasıdır. Yıl 1924, M. Kemal Kastamonu'da bir askeri koğuşta. Gözüne duvarda asılı bir yazı ilişiyor: "Bir asker, 10 düşmana bedeldir."
Askere soruyor: "Öyle midir?" Cevap veriyor asker: "Evet Paşam!"

M. Kemal: "Hayır çocuğum, öyle değildir. BİR TÜRK DÜNYAYA BEDELDİR." (Hilmi Yücebaş, Atatürk'ten Nükteler Fıkralar Hatıralar, 1973, s. 104)

An itibarıyla; tarih, aynı tarih. Ruh, aynı ruhtur

Ordumuz var. Adı ne? TÜRK ORDUSU

Tarih kurumumuz var. Adı ne? TÜRK TARİH KURUMU

Dil kurumumuz var. Adı ne? TÜRK DİL KURUMU

Bayrağımız var. Adı ne? TÜRK BAYRAĞI

El Kitabımız var. Adı ne? TÜRK DÜNYASI EL KİTABI

Araştırma Enstitümüz var. Adı ne? TÜRK KÜLTÜRÜ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ

Milli takımımız var. Adı ne? TÜRK MİLLİ TAKIMI

Hava yollarımız var. Adı Ne? TÜRK HAVA YOLLARI

Musikimiz var. Adı ne? TÜRK MUSİKİSİ

Bankamız vardı. Adı neydi? TÜRK TİCARET BANKASI

1912 yılında kuruldu. İhanetlerle, gafletlerle, kalleşliklerle boğuşan Osmanlı çöküyordu. Küllerin altından bir ateşti o. Batıdaki milliyetçilik akımlarına karşı bir duruş ve kendini hatırlayıştı.

Mehmet Emin Yurdakul, Ziya Gökalp, Halide Edip Adıvar, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Ahmet Ağaoğlu, Yusuf Akçura gibi önderleri vardı. Türk'ün ocağı sönmesin diye kurmuşlardı o ocağı.

Neydi adı? TÜRK OCAKLARI

İstiklal Harbinin içinde oldu. Destanlara sığmayacak gururlu ve bir o kadar kahırlı mücadeleyi, sonra kaleme aldı. Mücadelenin 1918-1923 arasında geçen yıllarını ölümsüzleştiren romanı yazdı.

Halide Edip Adıvarın bu romana verdiği isim neydi: TÜRK'ÜN ATEŞLE İMTİHANI.

Hal böyle iken; ANDIMIZIN mahkemelik bir dava hale gelmesini, tarihi vicdana nasıl anlatacağız)

Tarih, kendini görmeyenleri görür. Anlamayanlara, kendini anlatır.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.