1. YAZARLAR

  2. Faruk YÜCER

  3. 'Söz uçar yazı kalır'
Faruk YÜCER

Faruk YÜCER

YAD
Yazarın Tüm Yazıları >

'Söz uçar yazı kalır'

A+A-

Atasözleri, imbikten süzülen deneyimlerin ifadesidir.

Her biri bir gerçeği ifade eder.

Halk zevki, halk zekası, dünün şartlarında çok yerinde bir gerçeği dile getirmiş, yazı başlığındaki ifade ile…

Bugün buna sosyal medyayı da eklemek gerek.

Zira, özellikle bazı politikacıların, bir gün ak dediklerine diğer gün kara dediklerini ibretle görüyoruz.

Biz görüyoruz da "padişahım çok yaşa!" diyenler görmüyor, duymuyor, o da işin bir yönü.

Benim bu yazıda asıl ifade etmek istediğim politikacıların tutarsızlıkları değil.

Bir gönül insanı, bir sevgi pınarı…

Geçen yıl 5 Mayıs’ta  ahirete irtihal eden , Türk Edebiyatı’nın yüz akı Emine Işınsu…

Ölümünün ardından bir yıl geçmiş. Mezarı başındaki anma töreninde değerli eşi  Prof. İskender Öksüz’ün hüznü  yüzünden okunuyordu.

Bizim nesil rahmetli Işınsu’yu  70’li yılların başında, ülkeyi saran puslu havada tanıdı.

Bir yanda silahlar patlıyor, bir yanda az da olsa ilim ve fikir dünyasına yeni eserler katılıyordu.

Kurucusu Halide Nusret Zorlutuna, yöneticisi  Emine Işınsu olan ‘TÖRE‘ dergisi, Türk Milliyetçiliğinin sesi ve nefesi …Yeni sayılarını heyecanla bekliyor, adeta makaleleri satır satır beynimize nakşediyoruz...

Yatılı okulda öğrencilerin ellerindeki ders notları ile bütünleşen, Batı Trakya Türklüğüne yapılan zulüm, işkence ve ölümleri anlatan "Azap Toprakları" ile milli şuurumuz galeyana geliyordu.

"Ak Topraklar’da Selçuklu’dan, Anadolu’da Malazgirt/Alparslan’a uzanan Türk’ün serüvenini okuyor, ecdadımızın  mücadelesini biz de yaşıyorduk.

Fakat bir eser var ki onun her satırı bir kor gibi yüreğimize düşüyor, bizi cayır cayır yakıyordu "Sancı"…

Hayatının baharında Tokat /Zile’den Ankara’ya okumaya gönderilen, ailenin umut ışığı, bir genç Dursun Önkuzu... 

Yüksek Teknik Öğretmen Okulu’nda, bir grup gözü dönmüş militan tarafından üç gün boyunca işkence ediliyor. Bu nasıl bir caniliktir ki yetmiyor, pompayla vücuduna hava basılarak ciğerleri parçalanıyor ve üçüncü kattan aşağı atılıyor. Olay bir kurgu değil, "Sancı" resmi raporlar ışığı altında kaleme alınmış.

Satırları okuyup da gözyaşı dökmeyen bir insan düşünemiyorum.

Bir yandan Sancı’nın satırları, bir yandan rahmetli Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun:

Önkuzu hey! Önkuzu
Önde gider Önkuzu
Anası Dursun demiş
Durmaz... Gider Önkuzu...

Önkuzu hey Önkuzu
Önde gider Önkuzu
Bu bayrak düşmez yere
Ölmedikçe son kuzu...

Dizeleri, acıyı gönüllere ilmek ilmek dokuyordu.

Emine Işınsu adı bizim için milli refleksin temsilcisi ve gençliğin anası, ablası idi.

Ankara/Gölbaşı’ndaki anma merasiminden sonra eve geldim. Rahmetli'nin eserlerini tek tek ele alıp sayfalar arasında yılların ötesine doğru kaybolup gittim.

Işınsu adı eserleriyle daima yaşayacak. Batı Trakya zulmü, Önkuzu dramı, Ak Topraklar’daki milli şuur, Çiçekler  Büyür’deki umut elbet unutulmayacak.

Yazımı rahmetlinin, mezar taşına işlenmiş sözlerle bitiriyorum.

"Kaleminle sevgi, umut, ruh verdin.
Çok sevdin, çok sevildin.
Huzur içinde uyu güzel kadın.
Ruhuna Fatiha!"

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum