1. YAZARLAR

  2. Ruhittin SÖNMEZ

  3. Ekonomi çok sıkıntılı
Ruhittin SÖNMEZ

Ruhittin SÖNMEZ

Yazarın Tüm Yazıları >

Ekonomi çok sıkıntılı

A+A-

Piyasadaki durgunluk belki geçicidir. “Bak yüzde 7 mertebesinde büyüme açıklandı, işler açılır” ümidi vardı. Çarşı pazar alışverişlerinde fiyat artışlarını aynı paraya çok daha az gıda ve eşya alarak, her seferinde 100 TL’lik alıp, her seferinde daha az  akaryakıt alarak züğürt tesellisi ile kendimizi kandırıyorduk. Böylece ev bütçemizdeki sıkıntıyı sözde ertelemeye çalışıyorduk.  

Ancak görüyoruz ki, doların önlemeyen yükselişini sadece biz değil, devleti yönetenler de çaresizce izliyor. 

ABD’de 1,5-2 TL olan ancak Türkiye’de 7 TL’ye yaklaşan benzinin fiyatını devletimiz ÖTV gelirinden feragat ederek sabitlemeye çalışıyor. Zaten bozulan bütçe dengesini daha da bozan bu uygulamanın seçime kadar süreceğini, seçimden sonra yükselecek vergilerle daha da acı bir ilaç içirileceğini hissedebiliyoruz.

Bu durum dünyanın genel bir sorunu değil. En fazla Türkiye’de hissediliyor. Çünkü en kötü yönetilen Türkiye ekonomisi.

*************************************

İDEOLOJİK GÖZLÜKLE EKONOMİYE BAKINCA

Türkiye’nin çok iyi yetişmiş ekonomi kadroları var. Fakat dış politikada, hukuk alanında, eğitimde olduğu gibi ekonomi alanında da kurumlar çalıştırılmıyor. Devlet aklı devre dışı. Tek bir kişinin ideolojik bakış açısıyla bilimden ve gerçeklerden kopuk bir yönetim sergileniyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın faize bakışı ekonomi bilimi ile uğraşanların tam zıddı. Erdoğan  “Faiz enflasyonun sebebidir” tezini savunuyor. Oysa ki ekonomi bilimi “faizin enflasyonun sonucu” olduğunu gösteriyor.

Bu bilim dışı inancı yüzünden Cumhurbaşkanı Erdoğan Merkez Bankası'na baskı yapıyor. Merkez Bankası uzmanları yapılması gerekeni bildikleri halde uygulayamıyor. Mesela doların yükselen ateşini söndürmek için faiz silahını kullanamıyor.

Ta ki dolar kuru bir günde yüzde 4,5 artıp 4.90 TL olunca, TCMB harekete geçerek faizi 3 puan artırdı. Bu çok gecikmiş müdahale ile kur 4.55’e kadar düştükten sonra yine tepe noktasına doğru yükselişe geçti. 
Faizin yükselmesini istemeyiz ama zamanında ve dozunda bir faiz ayarlaması için Merkez Bankası’nın eli serbest olmalıdır.

Merkez Bankaları bütün gelişmiş ülkelerde bağımsızdır. Bizde de kağıt üzerinde kanuna göre bağımsızdır. Ama Reis işine gelmeyen kanun ve hatta anayasa hükmünü uygulamaması alışkanlık haline getirmiş durumda.

*******************************

HUKUKA GÜVENİN EKONOMİK AÇIDAN ÖNEMİ

Gün geçtikçe ağırlaşarak etkilerini hissettiğimiz, belki de tarihimizin en ağır krizlerinden birine sürükleniyoruz. Bunun temel sebeplerinden biri hukuk devleti inancına güvenin sarsılmasıdır.

Sermaye ürkektir. Öngörülebilir, çalışan kurumları ve kuralları olan güvenilir ülkeleri tercih eder.

Keyfi uygulamalarla, birilerinin varlığına çökme hikayeleriyle güvenilmez bir ülke olursanız, bırakınız dışarıdan sermaye girişini, içerideki yerli sermayeyi de dışarı kaçırtırsınız.

Sadece iki büyük Holding’in (Ülker ve Doğuş grubunun) dışarı kaçan parasının 12 milyar dolar olduğu ifade ediliyor.
Sürekli cari açık veren bir ülkeyiz. Borcu borçla kapatmaya çalışıyorken ülkeyi bir kişinin aklı ve ideolojisine göre yönetirseniz, iç ve dış sermayeyi ürkütürseniz kriz kaçınılmaz olur.

İşte bunun için 24 Haziran son bir şanstır. Bu seçimler ortak akla inanan, kurumları çalıştıracak, kurallara önce kendisi uyacak, uymayanların uymasını sağlayacak bir yönetim için son bir fırsattır.

*******************************

DURMUŞ YILMAZ’A VE İYİ PARTİ’YE GÜVENİYORUM

Üç ay kadar önceydi. Ankara’da İYİ Parti Genel Merkezinde, partinin ekonomi kurmayı, E. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ı ziyaret ettik.

Beraber olduğum arkadaşım hepimizin kafasında yer eden bir endişeyi paylaştı.

“AKP iktidardan uzaklaşır ve İYİ Parti iktidar olursa, birikmiş şartların doğurduğu şiddetli bir ekonomik krizi kucağımızda bulmaktan endişeliyim” dedi.

Durmuş Yılmaz ile defalarca ekonomi üzerine sohbet ettim. Her sohbetimizden sonra daima kendisini sorumlu, ciddi bir devlet adamı olarak takdirle karşıladım. Verdiği bilgiler, sabırla ve açık ifadelerle yaptığı açıklamalardan önemli bilgiler edindiğim gibi, böyle ekonomist uzmanlarımız olduğunu için gurur duydum.

Durmuş Yılmaz ekonominin iyi yönetilmediğini, çok ciddi sıkıntıları olduğunu, yapısal problemlerimiz olduğunu, ekonomimizin kırılganlığını uzun uzun anlattı.

“Biz bunların hepsini biliyoruz. Ama asla ‘enkaz devraldık’ edebiyatı yapmayacağız. Bütün bu şartlarda dahi dengeleri sağlayacağız, ekonomiyi iyi yöneteceğiz. Endişe etmeyin” cevabını verdi.

Ben Durmuş Yılmaz ve diğer İYİ Partili ekonomi kurmaylarının kalitesini gördükten sonra bu krizden çok büyük yara almadan çıkabileceğimize daha fazla inanıyorum.

Zaten ekonomik yönetimin başarısının yarıdan fazlası piyasalara bu güvenin verilmesidir.

Meral Akşener’in sıkça vurguladığı hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü kavramlarının hayata geçirilmesi ile piyasaların güveni artacak, ekonomi yönetimi çok rahatlayacak.

Onun için 24 Haziran seçimlerinde “ortak akıl” ile devleti yönetecek İYİ kadroları işbaşına getirmemiz lazım.

Bu güne kadar borç parayla sağlanan refahımızın tamamen elden gitmemesi için ilk şart bu.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.