1. YAZARLAR

  2. Ruhittin SÖNMEZ

  3. Brunson olayı ekonomiye de zarar verecek
Ruhittin SÖNMEZ

Ruhittin SÖNMEZ

Yazarın Tüm Yazıları >

Brunson olayı ekonomiye de zarar verecek

A+A-

Pastör (rahip / papaz) Brunson’un bir ABD casusu olduğundan emin olmayanımız pek fazla değildir. Başta CB Erdoğan olmak üzere AKP kanadından herkes bu adamın “casus, terörist” olduğuna dair kanaatlerini ve delillerini defalarca beyan ettiler.

AKP taraftarı olan vatandaşlarımız gibi muhalif vatandaşlarımızın çoğu da bu iddiaların doğruluğuna inanıyordu.

“Sözde pastör, casus, terörist” Brunson, şahitlerin ifadelerini değiştirdiği duruşmada “mahkeme kararı” ile serbest bırakılıp, ABD’ye gönderildi.

Bağımsız yargının” verdiği kararla serbest kalan Pastör için, ABD Başkanı Trump Türk yargısına değil, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yardımları için teşekkür ederim” dedi.

Bu olay üzerine Erdoğan’ın bu konudaki eski sözlerinin yer aldığı video kayıtları sosyal medyada paylaşım rekorları kırıyor.

CB Erdoğan dış politika mesajlarını muhtarlara yaptığı konuşmalarda vermeyi seviyor. 11 Ocak 2018 tarihinde 43. Muhtarlar Toplantısında ABD’ye seslenerek,“sen bizim istediğimiz teröristi vermiyorsan, bu fakir, bu görevde olduğu sürece, istediğin bu teröristi (Brunson’u) bizden alamazsın” demişti. “Müslüman bir yılan deliğinden ancak bir kere sokulur” diye ilave etmişti.

Ben de bir TV haberinden kaydedilmiş bu videoyu izlediğimde dikkatimi çekti. Bu haberin verildiği sırada ekranın sol alt köşesinde yer alan dolar kuru 3.79 TL olarak gözüküyordu.

Aradan geçen on ayda dolar kuru 6 TL’ye demir attı. Meydan okuduğumuz ABD’nin parasına karşı liramız yüzde 58 değer kaybetti.

Dahası Türkiye borç ödemelerini yapabilmek için yeni borç arıyor ve bulamıyordu.

Ekonominiz ne kadar güçlü ise siyasi gücünüz de o kadardı.

Baskıya dayanamadık. Hukuki değil, siyasi bir yargılama yaparak bu ajanı gönderdik.

***

BRUNSON OLAYI İLK DEĞİL, KEŞKE SON OLSA..

Casus olduğu iddia edilen, Alman Die Welt’in Türkiye Temsilcisi Deniz Yücel ile benzer bile değil, aynı süreci yaşamıştık. Deniz Yücel’in, bizzat Tayyip Erdoğan tarafından “ajan terörist” olduğu açıklanmıştı.

Erdoğan’ın “hiçbir surette iade olmayacak, ben bu makamda olduğum sürece asla” dediği bu Alman vatandaşı gazeteci, Merkel’in bastırmasıyla ve yine “mahkeme kararıyla” serbest bırakılıp, aynı gün Almanya’ya uçuvermişti.

Yani yılanın bizi ilk sokuşu değildi.

Zaten “Ergenekon ve Balyoz” benzeri kumpas davaları ile ordunun komuta kademesi dizayn edilirken, hukukun siyasi amaçlar için kullanılışına şahit olmuştuk.

“Çözüm sürecinde” Habur'da PKK'lılar için kurulan mahkemenin adalet duygusunu örseleyen sözde yargılamasını da unutmadık.

“Deniz Feneri”, “Zarrab dosyası” da siyasi yargılama örneği olarak hatırlarda kaldı.

Bu örnekler yaşandıkça kimse sizin bağımsız yargınız olduğuna inanmaz.

Ekonomik krizden çıkış için yatırımcıların ülkenizde bağımsız yargı, hukuk devleti ve adalet olduğuna inanması lazım.

Sermaye ürkektir. Öngörülebilir, çalışan kurumları ve kuralları olan güvenilir ülkeleri tercih eder.

Ülkede adalet yoksa ekonomik kalkınma olmaz.

Brunson olayı, geçici olarak dolar kurunda bir gevşeme yaratsa da, adalet inancına vurulan darbe sebebiyle ekonomiye zarar verecektir.

*************************************

TRUMP’A HADDİNİ BİLDİRDİK!

ABD’nin “ya verirsin, ya da bedeline katlanırsın” tehdidinden sonra yapılan “yargılama” Dünyanın gözü önünde cereyan etti.

Bu asla hatırlamak istemeyeceğimiz, utanç kaynağı olan bir tarihi olay.

İktidarın küçük ortağı Bahçeli bile “Papaz Brunson’un tahliye kararı milli vicdanı rahatsız ve huzursuz etmiştir” demek mecburiyetinde kaldı.

Ama yandaş medyanın yorumları ve Saray’ın resmi açıklaması Türk vatandaşlarının zekâsıyla alay edecek tarzda devam ediyor.

Saray adına açıklama yapan iletişim ve propagandadan sorumlu kişi bakın ne diyor:

“Bugün Andrew Brunson hakkında verilen mahkeme kararı Türkiye’nin demokratik bir hukuk devleti olduğunu, Türkiye’de yargının tarafsız ve bağımsız olduğunu ortaya koymuştur. Türk mahkemeleri gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti de hiçbir organ, makam, merci ya da kişiden talimat almaz, kendi kuralları ve iradesiyle karar alır.”

***

Nedense yine aklıma George Orwell’in 1984 adlı romanı geldi.

Bu romanda bahsi geçen ülkeyi yöneten sistem ilginç sloganlar geliştirmiştir: “SAVAŞ BARIŞTIR, ÖZGÜRLÜK KÖLELİKTİR, CEHALET KUVVETTİR.”

"Karşıt kavramlar bir arada kullanılarak kişinin bariz gerçeğe aykırı olanı kabul etmesi beklenir.” 

“Kitaptaki düzende merkez partiye bağlılığı göstermesi için, insanın gerekirse akla aykırı olanı bile doğru bellemesi gerekir."

İktidarın iletişim uzmanlarının ve yandaş medyanın bizi götürmeye çalıştığı menzil galiba burası.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.