1. YAZARLAR

  2. Bahattin AYHAN

  3. Bozulan demografi
Bahattin AYHAN

Bahattin AYHAN

Ortak Ses
Yazarın Tüm Yazıları >

Bozulan demografi

A+A-

Anadolu tarihi hakkında bilgisi olanlar, binlerce yıldır bu toprakların değişik kavimler tarafından yakıldığını, yıkıldığını, istila edildiğini bilirler. Nasıl ki Nuh Tufanı dünyayı sularla kapladıysa, Anadolu’ya gelen, barbar kavimlerde aynı şekilde kapladılar. Bunların içinde medeni kavimlerde vardı. Örneğin Hitler Anadolu'nun yerel halkının topraklarına çöktü. Frigler ise taş taş üstünde bırakmadılar. Anadolu'nun yaklaşık 700 yıllık tarihi karanlıktır. Romalılar, Bizanslılar, Persler ve daha bir çok yabancı kavim gelerek yerli halkı yerinden ettiler, hatta katlettiler. Nesillerini yok ettiler. Bunlar hepimizin bildiği, buna rağmen zaman zaman hatırlamamız gereken gerçekler.

İstiklal Savaşı sonrası, savaşlar ve hastalıklar nedeniyle Türkiye nüfusu yaşamakta olduğu topraklar üzerinde nüfus yoğunluğundan mahrumdu. 1923 sonrası çok sayıda göç yaşandı. Nüfus dengelenmeye başlandı. Üstelik Anadolu’ya gelenler Anadolu halkına rehber oldular. Üretimde halkın önünü açtılar. Örneğin Balkan göçmenleri gibi.

Değişik zamanlarda değişik sayıda Türk, Müslüman asıllı insanlar Türkiye’ye geldilerse de bugünkü kadar güvenlik sorunu oluşturmadılar. Balkanlar'dan gelenler Türkiye ekonomisine güç kattılar. Demografik denge üç aşağı beş yukarı sağlanmışken 2002 sonrası Türkiye’in açık kapı politikası Türkiye'nin demografik yapısını alt üst etti. Yanlış politikalar bir dizi yanlışa da yol açtı. Şöyle ki göç politikasında Türkiye kendine sorun yaratmayacak sayıda göçmen kabul ediyor ve zaman içinde onların uyumunu sağlıyordu. Özellikle Suriye iç savaşı sonrası her gelene kapıyı açan siyasi iktidar; Göçmenleri mutlu edemediği gibi yerli halkı da mutlu edemedi. Bir de bunlara Afrika’dan kaçak yollarla gelenleri ekleyin. Medyada yer alan haberlere göre İstanbul’da 62 ülkeden gelen ve seçmen olan yabancının varlığından söz ediliyor.

Suriye ve diğer ülkelerden gelen mülteci sayısı tam olarak bilinmiyor 8.5-2.5 milyon arasında mültecinin varlığı dillendiriliyor. Oldukça yüksek oranda uyumsuz bir halk Türkiye'nin değişik yerlerinde kümelenmiş ve adli olayların, uyuşturucunun kaynağı olmuş, suç toplumu haline dönüşmüşlerdir. Yerli halkı bundan tedirgin olurken, gelecekten de endişe duyar hale gelmiştir. Türk halkı huzursuzdur, don derece rahatsızdır.

Barınma, yeme içme, sağlık, eğitim gibi hizmetlere bedelsiz ulaşan göçmenler, zaman zamanda vahşet, insan öldürme, soygun, adam kaçırma,uyuşturucu, gasp gibi adi suçlar işleyerek halkın sürekli tedirgin olmasına neden olmaktadır. AB'nden gelen yardımlar ve ucuz iş gücü uğruna siyasi iktidar olumsuzluklara göz yumulduğu yönünde kanaat vardır. Bu güruha birde vatandaşlık hakkı verilmektedir ki deme gitsin. Göçmenler potansiyel suçlu olarak çekinilen ve istenmeyen insanlar konumuna gelmiştir. Her yerde onlar... Kentlerde kendi gettolarını yaratmış bulunmaktadırlar. Büyük kentlerin bazı semtleri "Göçmen Land" olmuştur.

Sığınmacılar aralarında dayanışma dernekleri kurmuşlar, zaman zaman basında çıkan haberlere göre Hatayın, Kilis’in kendilerine ait olduğunu dillendiriyorlar. Siyasiler bunun için önlem alma yerine durumu görmemzlikten, duymamazlıktan geliyorlar. Asıl felakette bu. Sığınmacı sayısı makul sayıda olsa ve özel avantajlar sağlanmasa, Türk vatandaşlığı verilmese halk bunu anlayışla karşılayacaktır. Hem adli olaylara karış, hem toprak iste, bunlar kabul edilemez. İnsanlık adına Türkiye’nin demografisini bozmayacak makul sayıdaki sığınmacı için kimsenin söyleyecek bir şeyi yoktur. Üstelik halk uyum sağlamaları için kendilerine yardımcı olur. Geçmişte bunun çok sayıda örneği vardır.

Sonuç olarak Türkiye'nin demografik yapısı bilinçli ve belli bir plan dahilinde yok edilmiştir .Ara sıra sığınmacıları geri göndereceğiz şeklindeki cılız sesler hiçte inandırıcı olmamaktadır. Ayrıca sığınmacılar niye geri dönsünler ki. Devlet bütün ihtiyaçlarını karşılıyor, döndüklerinde bu rahatı bulamayacaklarını çok iyi biliyorlar. 72.5 milletin 72.5 uğu da Türkiye’de. Açık kapı siyaseti en kısa zamanda sonlandırılmalı, gelecekte daha büyük sorunların çıkmaması için gereken en sert tedbirler alınmalı ki, halkımız huzur bulsun.

NOT

İÇ güvenlik akademisi kurulacakmış. İcatlar ihtiyaçtan doğarmış. Göçler nedeniyle iç güvenliğin zaafa uğradığının ifadesidir bu. Yetmez. Öncelikle sınırları kontrol altına alma, sonra yasal olmayan bütün giriş yapanları sınır dışı etmeli önlemlerinin caydırıcı etkisi olsun. Gayrimeşru yoldan gelenlerin potansiyel suçlular olduğunu da unutmayalım. Katiller, esrarcılar, ajanlar, bölücüler, Türk düşmanları sıraya girmiş bekliyorlar. Akademi açılsın iyi düşünülmüş ancak; akademinin devletin akademisi olmasını, şahıs akademisi olmamasını diliyoruz. Aksi halde hiçbir esprisi olmayacaktır...

____________

Osmanlı’dan Cumhuriyete Balkan Kafkas Göçleri ve Mübadiller, Bahattin Ayhan, Dorlion Yayınları, Ankara 2020

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.