1. YAZARLAR

  2. Hülya SEZGİN

  3. Saklı değerler... Halil Çiçek
Hülya SEZGİN

Hülya SEZGİN

Ressam
Yazarın Tüm Yazıları >

Saklı değerler... Halil Çiçek

A+A-

Ülkemiz öyle bir ülke ki pek çok konuda olduğu gibi sanat açısından da dengesizliklerle dolu. Kimileri siyasi ya da başka çeşit yakınlığını kullanarak bir yerlere gelmiş hiç hak etmediği halde... Kimi ise bir pırlanta değerinde; ancak sesini duyan, yaptığını gören yok!.. Kimi okulluyum, diye böbürlenip alaylıları küçümseyerek boş boz gezer... Ama bakarsınız nice yetenekli ve çok çalışkan alaylı  ise harika eserler üretmiştir. Ve bence böylesi ötekinden çok çok ileridedir. Sanatçıyım, diye ortalıkta kasım kasım kasılarak dolaşan pek çoğundan daha sanatçıdır...

İşte bu gün böyle birini size tanıtmaya çalışacağım...  

Bir gün facebookta geziniyorum. Bir arkadaşımın paylaşımı ilgimi çekti. Ağaç dallarından yapılma harika bir heykeldi. Çok hoşuma gitti. Kimin eseri... merak ettim, araştırdım. Ve buldum: Halil Çiçek. Sayfasını inceledim. Ahşap ve ağaç heykelden tutun da kemik, yarı değerli taşlar ve farklı objelerle takı tasarımına kadar; tiyatro ve müzik çalışma ve çalıştırmalarından tutun da atık malzemenin doğaya sanat eseri olarak kazandırılmasına kadar pek çok güzel şeyle ilgilenen emekli bir öğretmenimizdi. Önümüzdeki aylarda Aydın Karacasu Dandalos hotelde yapmayı planladığım heykel çalıştayı için uygun bir sanatçı idi. Hemen özel mesajından düşüncemi ve katılıp katılamayacağını sordum. Sevineceğini bildirdi. Bir iki soru-yanıt sonucunda gizli kalmış bu sanatçımızla bir söyleşi yapmaya karar verdim...

-Halil Çiçek kimdir?

Halil Çiçek emekli bir elektrik teknik öğretmeni. Elli dokuz yaşında evli ve bir çocuk babası.

-Emekli öğretmensiniz. Peki ne zamandır böyle şeylerle ilgileniyorsunuz?

Aldığım tek sanat eğitimim kısa bir süre İbrahim Safi'nin öğrencisi olan ve aynı zamanda İsmet İnönü'nün yaveri olan asker ressam Suat Savaş'tan oldu. Rahmet içinde anıyorum hepsini. Suat Savaş hocamdan sanat dersinin dışında yararlandığım en önemli ders insanlık dersidir. O da isimsiz sanatçılardandır.

Sanat hayatıma 1974'de başladım. 1977’de bir yıl Gırgır Dergisi'nde amatör karikatüristlik yaptım. Karikatürlerim Gırgır, Çarşaf, Çağdaş atılım dergilerinde yayınlandı. 1980'de İzmir Karabağlar Atatürk Anadolu Teknik Endüstri Meslek Lisesi'ne elektrik öğretmeni olarak atandım. 1984-1991 arasında piyasada çalıştım. 1991 yılında tekrar öğretmenliğe döndüm. Okulun on üç yıl tiyatrosunu, dokuz yıl da hem tiyatro, hem de halk müziği guruplarını çalıştırdım. Bu arada  okulumun ve Gaziemir Endüstri Meslek Lisesi'nin amblemlerini yaptım. Tiyatro, müzik adamları ve karikatüristler yetiştirdim. Yarı değerli taşların işleme ve
takı tasarımı üzerine yaklaşık yirmi yıl çalıştım. Bunun on yılı Kızlarağası hanında dükkân çalıştırmakla geçti. Takı tasarımı konusunda hâlâ gün yüzü görmemiş dört yüzü aşkın takı tasarımım bulunmakta. Dükkânımı dokuz yıl önce kapatmak zorunda kaldım. Nedeni yurt dışından gelen ucuz taşlardan dolayı. Bu sıralarda heykel çalışmalarıma başladım. Emekli olunca ise yoğunlaştım. Amacım atıkların sanata dönüşümünü göstermekti. Çok örnek işledim ve her türlü tekniği kullandım. Oyma bıçaklarımın çoğunu ve makinalarımı kendim yaptım.

 -Şimdi neler yapıyorsunuz ve size kazanç olarak dönüyor mu?

Sanatın ille de pahalı şeylerle yapılmayacağını ve doğada inanılmaz çeşitlilik olduğu ve atık dediğimiz şeylerden de sanatsal obje yapılacağının örneklerini vermeye çalışıyorum. Amacım daha çok birilerine önderlik etmek ve örnek olabilmek. Para  kazanmak mı? Hiç bir kazancım yok. Tek mutluluğum sadece sergilemek. O da sergi açabileceğim uygun bir galeri bulabilirsem...

Atölyem yok. Çalışmalarımın çoğunu ekonomik  nedenlerden dolayı tek katlı evimin balkonunda yapıyorum.

-Sanat adına hayalleriniz neler?  

Sanat adına örnek olabilmek bu konuda insan yetiştirebilmek. Alaylılara da hak tanınmasını sağlamak. Sanatın kapsamlı bir tarifi yok. Okullarda teknik ve yöntem verilir. Yaratı tamamen yetenek, zekâ ve çalışma ile ilgilidir. Sanatsal tekeli, entellektüel baskı ve bencilliği kınıyorum. Geçen yıl Almanya'nın Pederbon Üniversitesi'nden öğretim görevlisi Gönülsen Menzel Hanım beni doktora tezi olarak  seçti. Bu beni çok onurlandırdı...  

Tek istediğim rüştümü ispat edip eserlerimi sergilemek, paylaşmak ve sanat adına örnek olabilmek...

-Çocukluğunuzda sanata ilginiz nasıldı? Sizi fark edecek ve bir güzel sanatlar fakültesine yönlendirecek bir aile büyüğünüz olmadı mı? O zamanlar da böyle şeylere ilgi duyuyor muydunuz?

Çocukluğumda da sanata çok ilgim vardı. Fakat fakir olduğumuzdan çevremizde de okuyan olmadığından yönlendiren olmadı. Lise zamanına gelince... ben istedim, fakat ailem istemedi. Buna karşılık ben de sanat okulunu alternatif olarak seçtim. Ona karşı koyamadılar. Müziğe merak sardım. Sanat okulu birinci sınıfta okul orkestrasında akordeon çalıyordum. En güzel anılarımdan biriydi. Rahmetli anam ağlayarak ayakta beni alkışlıyordu. Ben çok duygulanmıştım. Son sınıfta edebiyat öğretmenim beni karikatür çizerken yakaladı ve beni dersinden sınıfta bıraktı teşekkürlük talebe olmama rağmen.

-Bu konu ile ilgili unutamadığınız bir anınız var mı?

1977 yılında okumak için önce İngiltere sonra Almanya'ya gittim. Gittim ama iş bulamadım. Parasız bir şey yapamıyorsunuz. Yani para kazanmam gerekti. Çaresizlikten İngiltere'de kilisede saz çalmıştım. Unutamadığım hoş bir anımdır...

-Sanırım önümüzdeki günlerde bir sergiye hazırlanıyorsunuz. Nerede olacak. Biraz söz edebilir misiniz?

Mayıs ayında Bergama antik tiyatroda  ''Atıktan Sanata... Doğadan Af Dileme'' adlı kişisel sergimi açtım, çok büyük ilgi gördü. Hava yağmurlu olduğundan askeri bir sahra çadırında sergilemek zorunda kaldım. Ayrıca akşam antik tiyatroda yaptığım heykellerin mask fotokopilerini davetliler maske yaptılar. Şiir ve sorgulama ile beraber bir drama gösterisi yapıldı. Ayrıca günün önemi olarak Soma faciası ile ilgili yaptığım heykeller önünde dramatik olarak soma şehitleri anıldı.  

İkinci sergim Eylül ya da Ekim ayında Resim Heykel Müzesi'nde gerçekleşecek. Bu sergiye de dolu dizgin hazırlanıyorum...

-Geleceğe dair düşünceleriniz ve amacınız ne?

Amacım el sanatları ve atıkların değerlendirilmesi konusunda insan yetiştirmek. Üstün zekâlı çocuklar için açılan bir kolejden el sanatları kursu teklifi geldi ama henüz kesinleşmedi. Belediyeler, halk eğitim kursları ve sosyal hizmet kurumlarıyla halkı bu konuda bilinçlendirmek. Atıkları değerlendirme konusu geniş bir konu ve birçok sanatı da içine alıyor. Teknik bilgi ve alet kullanımı da yapımını zorlaştırıyor. Atıklardan çalışmak bana büyük keyif veriyor. Hele ki onun atılacak bir madde olduğunu düşününce daha da büyük keyif alıyorum...

Hülya Sezgin /  [email protected]

halil3.jpg

halil1.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum