1. YAZARLAR

  2. Ruhittin SÖNMEZ

  3. Kriz hamasetle değil akılla çözülür
Ruhittin SÖNMEZ

Ruhittin SÖNMEZ

Yazarın Tüm Yazıları >

Kriz hamasetle değil akılla çözülür

A+A-

“Cumhuriyet tarihimizin en ağır ekonomik krizini yaşamaya başladık” diyen “münafıkların, vatan hainlerinin” ve de döviz kurlarındaki hızlı artışın tesiriyle örselenmiş ruhumu dinlendirmek için “a haber’e” sığındım.

Bakmayın siz müzmin münafıkların “yerli Pravda” demesine. Dünyanın gelmiş geçmiş en zengin adamı olarak bilinen petrol, çelik ve banka imparatoru Rockefeller’in ölüm döşeğinde iken mutlu olması için tek nüsha olarak çıkarılan “pembe gazeteye” benzetilmesine.

“A haber” pembe medyanın çok başarılı bir örneği olmaya devam ediyor. İnsanlarımızın en zor memleket şartlarında bile ruh sağlığını korumasına, mutlu mesut yaşamasına çok değerli hizmetler sunuyor!

Önceki gün 20 dakika kadar seyrettiğim a haber’de sokak röportajına çıkarılan sakallı hacı amca çok mutlu ve gururluydu.

“Bundan önce devleti yönetenler Demireller, Ecevitler, Özallar hiçbir şey yapmadı. Her şeyi Tayyip Erdoğan yaptı. Onlar da Cumhurbaşkanı Erdoğan kadar yapsaydı Türkiye 20-30 kat daha büyük olurdu. Sadece Marmaray yeter” dedi.

Ayda 300-400 TL’ye gül gibi geçindiğini anlattı. Ekmeğin kırıntısını ekmeğin içine katarak yediğini, gül gibi geçindiğini, 1200-1300 TL’ye geçinemeyenlerin diskoteklerde para harcadığı için geçinememiş olacağını söyledi. “Allah benim ömrümden alsın, Erdoğan’a versin” dedi.

Aynı TV kanalının haber sunucusu Türkiye’nin ABD’den ithal ettiği akıllı telefonlara ödediği paraların büyüklüğünü anlattı. Başkan Erdoğan’ın talimatıyla bu akıllı telefonlara uygulayacağımız boykot ile ABD şirketlerinin pastadan aldığı paydan çok önemli bir kaybı olacağını söyledi. (Sadece Apple’ın 1 trilyon dolarlık bir şirket değeri olduğunu Türkiye’nin milli gelirinin ise son kur hareketiyle 800 milyar dolardan 600 milyar dolara düştüğünü söylemeye lüzum görmedi.)

Yine a haber ve diğer buna benzemeye başlayan kanallarda, “dolarlarını bozduran vatansever vatandaşlarımızın” haberlerini seyrederken mutlu oldum. Bunlar “300 TL’ye gül gibi geçinen” vatandaşlarımızdan daha vatansever olsa gerekti. Çünkü yastık altında döviz ve altınları vardı. Çağrıya uyarak döviz bürolarına koşturmuşlardı.

“Ekonomik savaşın bu kahramanları” 4 TL’den aldıkları dolarlarını 7 TL’den bozdururken bir yandan ne kadar vatansever olduklarını ispatlarken, bir yandan da kâr etmekten mutluydular. Ne de olsa Reis’ten öğrenmişlerdi win-win (kazan- kazan) kuralını.

Gerçi Reis daha önce de böyle bir çağrı yapmıştı. O zaman da dövizlerini TL’ye çevirmiş olmalıydılar. Ama aradan geçen zamanda her ne kadar ihracat falan yapmasalar da boş durmamış döviz kazanmışlardı. Belki taşınmazlarını dolarla kiraya vermiş, devlete verdikleri hizmetlerin karşılığını dolar olarak almışlardı.

*************************

KATAR EMİRİ'NİN YATIRIM HABERİ

Bu arada hepimizi gerçekten mutlu eden bir haber gündeme damgasını vurdu.  Başkan Erdoğan’ın Katar Emiri ile 3,5 saatlik özel görüşmesi sonucunda, “Katar’ın Türkiye’de 15 milyar dolarlık doğrudan yapacağını” öğrendik.

A haber bu miktarın ne kadar büyük olduğunu anlamamıza yardımcı oldu. 15 milyar dolar mesela Kosova devletinin 19 milyar dolar tutan milli gelirine yakındı.

Ama 500 milyar dolara yakın olan dış borcun Kosova’nın milli gelirinin 25 katından fazla olduğunu söylemeye lüzum yoktu.  Suriyeliler için harcadığımız 30 milyar doların yarısı kadar olduğunu hatırlatmak da yersizdi. AKP hükümetlerinin dışarıya ödediği faizlerin bunun on katı (151 milyar dolar) olduğunu da bilmemize gerek yoktu.

Yapılacağı söylenen Katar yatırımının bu yılsonuna kadar ödenecek 240 milyar dolar borcun ödenmesine nasıl katkı sağlayacağını sormak da abesti.

Şimdi “en büyük ABD üssü Katar'da. Renkli darbe eğitim merkezleri Katar'da. Hizbullah Hamas ve Müslüman Kardeşler 'temas merkezleri' Katar'da” diyenlere bakılmamalıydı.

“Katar’ın ABD’nin izni olmadan Türkiye’de yatırım yapmasının mümkün olmadığını” söyleyen böyle “hainler” ile bu yatırımların hangi alanda ve hangi sürede realize edileceğini merak eden “münafıklara” da asla kulak asılmamalıydı.

Çünkü mutlu olmak bizim de hakkımızdı!

*************************

IPHONE TELEFONUNU KIRAN MİLLETVEKİLİ

A haber’den sonra sosyal medyada yer alan  “Iphone kırma videoları” ile keyfim iyice yerine geldi. Özellikle MHP Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt’un kameraya yaklaştırıp, “hakiki Iphone” olduğunu gösterdiği cihazın üstünde tepinerek parçalaması gözlerimi yaşarttı.

Apple ve ABD’nin Cemal Enginyurtgillerin verdiği dersten sonra kara kara düşündüğünden eminim! Hadi bakalım. Şimdi Apple ve ABD düşünsün! Bakalım bundan sonra ne yapacaklar?

Diyeceksiniz ki, Enginyurtgiller’in mesajı belki de kendi vatandaşlarımızadır. “Bu kadar akılsız adama böyle akıllı telefon yakışmaz” demek istemiş olabilirler. Kim bilir belki de böylece daha etkili bir boykot çağrısı olacağını düşünmüşlerdir.

*************************

LÜTFEN BİRAZ AKIL VE BASİRET

Ülke hepimizin. Yaşadığımız kriz kur meselesi değil. Döviz kurlarındaki anormal artış ekonomik yapısal sorunların bir sonucu.

ABD’nin yaptığı var olan yangına körükle gitmek.

Türkiye 500 milyar dolara yakın dış borcu olan bir ülke. Bunun yarısı da çok kısa vadeli borç. Biz başka ülkelerin tasarruflarını borç alarak harcadık. Harcadığımız alanlar da üretime dönük yatırımlar yerine çoğu inşaat ve tüketim harcamaları idi. Bu arada bol bol israf ettik. Kısaca eloğlunun parasını har vurup, harman savurduk.

Bunların hiçbirini dış güçler bize zorla yaptırmadı.

Şimdi adamlar yeni borç vermek istemedikleri gibi alacaklarını da tahsil etmek istiyor.

Şu anda siyasi açıdan sıkıştırılmak için çok uygun ekonomik darboğazdayız. ABD de bunu değerlendiriyor.

Yapılacak iş belli. Kolay çözüm yok.

Önce yeni borç alabileceğimiz şartlar oluşturulacak. Bunun için sermayeye güven vermek lazım.

Yatırımcının güven duyması için güçlü bir ekonomik kadro, güçlü bir program ve güvenilir bir hukuk düzeni lazım.

Borçlar yapılandırılıp uzun vadeye yayılarak, bu arada yapısal dönüşümü sağlamak. Yani paraları betona gömmek yerine katma değeri yüksek üretimi öncelemek. Yerli üreticinin teşvik edildiği, tarımda kendi kendine yeter hale getirdiğimiz ve kaliteli insan gücünü yetiştirdiğimiz bir yapı kurmak.

Bunlar hemen ve kolayca yapılacak şeyler değil. Ama hemen başlamamız lazım.

Akılla, basiretle hazırlanacak bir ekonomi ve dış politika programını istikrarlı bir şekilde yürütebilirsek krizden güçlenerek çıkmamız mümkün.

Kendi içimizde yaptığımız şovların krize bir faydası yok. Sadece iç politika için propaganda değeri var.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.