1. YAZARLAR

  2. Mehmet YILMAZ

  3. KİŞİLİĞİN AYNASI: BÜTÜNLÜK
Mehmet YILMAZ

Mehmet YILMAZ

Platform
Yazarın Tüm Yazıları >

KİŞİLİĞİN AYNASI: BÜTÜNLÜK

A+A-

Kişiliğin Aynası: Bütünlük

 

Kişisel bütünlük, eğitimin, siyasetin ve sosyal hayatın vicdan aynasıdır.

Siyasetin onuru, toplumun güveni ve bireyin huzuru… hepsi bu görünmez dengeye bağlıdır.

“Kişisel bütünlük, bir insanın görünmez ahlak pusulasıdır.” Siyasette lideri, organizasyonlarda kültürü belirler; varsa güven doğurur, yoksa sessiz çöküş başlatır.

 

Kişisel bütünlük nedir?

Kişisel bütünlük, insanın kendi değerleri, hedefleri, sözleri ve eylemleri arasındaki tutarlılıktır.
Kişisel bütünlük, insanın düşünceleriyle eylemlerinin, sözleriyle davranışlarının aynı çizgide buluşmasıdır.

 

Yani; kimse bakmazken bile doğruyu yapabilme iradesidir. Çünkü karakter, en çok karanlıkta alınan kararlarda belli olur. Bu görünmez ahlak çizgisi hem bireysel hem kurumsal güvenin temelidir.

“Bütünlük, liderin karakterini; liderin karakteri, bir kurumun kaderini belirler.”

Bir kişi, söylediğiyle yaşadığını birleştirdiğinde çevresinde güven duygusu doğar. O güven, bir organizasyonun en değerli sermayesidir. Çünkü güvenin olduğu yerde bağlılık, bağlılığın olduğu yerde üretkenlik ve sinerji gelişir.

 

Organizasyonlarda Kişisel Bütünlüğün Etkisi

Kişisel bütünlüğe sahip yöneticiler; şeffaf kararlar alır, sözlerini tutar, çalışanına ve gönüllülere adil davranır.
Bu da kurum içinde güven kültürü yaratır. İnsanlar fikirlerini özgürce ifade eder, risk almaktan korkmaz, başarı ortaklaşa paylaşılır.

Ancak bütünlüğün zedelendiği yerlerde, tablo hızla değişir: Güven yerini korkuya, liyakat, yerini sadakate bırakır. Konum kaybetme korkusu sağduyunun yerini sessizlik alır.

Ve sonunda kurum dışarıdan değil, içten içe çözülmeye başlar.
Çünkü kimsenin güvenmediği bir yapıda ilerleme değil, savrulma olur.

 

Siyasette Kişisel Bütünlüğün etkisi

Siyaset, insanın karakterini büyüteçle gösteren bir sahnedir. Bir siyasetçinin aldığı karar, verdiği söz, hatta sustuğu an bile bütünlüğünün aynasıdır.

Gerçek lider, popülerliğin değil tutarlılığın peşindedir. Kısa vadeli çıkar yerine uzun vadeli adaleti gözetir. Unutulmamalıdır ki, insanlar unvanı değil, sözüne sadık lideri hatırlar.

 

İYİ Parti Bursa Örneği: Sessizliğin Bedeli

İYİ Parti’nin Bursa’da bugünkü durumu, bu kavramın en somut örneklerinden biridir. Partiyi bugünlere taşıyan, inançla omuzlayan kurucuların birçoğu artık dışarıdadır. Farklı sesler tehdit gibi görülmeye başlandı.
Eleştiri, düşmanlık sayıldı; fikir, “disiplin sorunu” olarak algılandı.

Neden? Çünkü yönetenler kişisel bütünlükten uzaktı.
Partiyi ortak bir dava değil, kişisel bir mülk gibi görmeye başladılar.

Bir partinin enerjisi, fikir çeşitliliğinden doğar;
tek sesin hâkim olduğu yerde siyaset değil, yankı odası kalır.

Bu anlayış, kişisel bütünlükle çelişir.
Zira bütünlük, sadece dürüst olmak değil; doğru bildiğini söyleme cesaretidir.
Bursa’daki tablo, kişisel tutarsızlığın kurumsal reflekslere ne kadar etki ettiğini açıkça gösteriyor.

Ama unutulmamalı: Her düşüş, yeniden ayağa kalkmaya, doğrulmaya zemin hazırlar.

Bugün bu Bursa’da yalnızca bir partinin değil, bir umudun da yeniden doğması gerekiyor.
O umudun adı, kişisel bütünlükten gelen güven olmalı. Bugün sessizliğin yerini yeniden samimiyetin alması gereken gündür.

 

Bütünlüğün Olmadığı Yerde Ne Kaybolur?

Kişisel bütünlük, liderlikte en güçlü sermayedir.
Tutarlılık, söylemde değil davranışta ölçülür. Bir lider, aynı sözü hem kürsüde hem masada hem de vicdanında söyleyebiliyorsa, o yapıda kimse kendini yabancı hissetmez.
Ama çıkar ilişkileriyle, küçük gruplaşmalarla, sessiz sadakatlerle ilerleyen hiçbir yapı kalıcı olamaz.

Kişisel bütünlüğün eksildiği kurumlarda üç şey yavaş yavaş yok olur:

  1. Güven: İnsanlar sözlere inanmaz, sadece talimatları izler.
  2. Bağlılık: Aidiyet duygusu yerini “görev zorunluluğuna bırakır.
  3. Yaratıcılık: Eleştiri korkusu yeniliği öldürür. Özgür düşüncenin olmadığı yerde özgün fikirler yeşermez.

Kısacası, iç dinamizm yerine suskunluk hâkim olur.
Ve bir organizasyon sessizleştiğinde, aslında yavaş yavaş tükenmeye başlamıştır.

 

Bütünlük Yeniden Nasıl İnşa Edilir?

Kişisel bütünlük, yeniden inşa edilebilir. Önce dürüst bir öz eleştiriyle başlar. Yönetici, “Ben nerede yanlış yaptım, neden güven kaybettim?” diye sormayı bilmelidir.

Liderlik, sadece yön vermek değil, vicdanla yön bulmaktır. Bir partide ya da kurumda yöneticiler örnek olmazsa ne program ne tüzük ne de ilke o yapıyı ayakta tutabilir.

“Gerçek lider, gücü değil güveni yönetendir.”

 

Bütünlük Bir Toplumun Ahlak Altyapısıdır

Kişisel bütünlük; siyasette, işte, toplumda aynı şeyi inşa eder: Güven.
O olmadan hiçbir başarı kalıcı, hiçbir kurum sağlam, hiçbir siyaset inandırıcı olamaz. Bugün, ülkemizin ve kurumlarımızın ihtiyacı yeni sloganlar değil;
kendisiyle tutarlı, sözüyle örnek olan insanlardır.
Çünkü dürüstlük, kısa vadede kaybettirir gibi görünür ama uzun vadede en güçlü sermayedir.

“Kişisel bütünlük, siyasetin vicdanı; toplumun sigortasıdır.”

Unutulmamalıdır ki, kişisel bütünlüğünü koruyamayan yönetici aslında kendine ihanet eder. Bir liderin kendine ihanet ettiği yerde, hiçbir yapı ayakta kalmaz.

Ve sözün özü, kişisel bütünlük, siyasetin vicdanıdır. Vicdanı diri olanlar, daima yeniden kurarlar.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.