1. YAZARLAR

  2. Ruhittin SÖNMEZ

  3. Görev devri zamanı
Ruhittin SÖNMEZ

Ruhittin SÖNMEZ

Yazarın Tüm Yazıları >

Görev devri zamanı

A+A-

Tiryaki Hasan Paşa, Kanije Kalesini kuşatan, kendi kuvvetlerinin on katı sayıda olan, güçlü Avusturya ordusuna karşı başarıyla savunup, düşmanı mağlup eder.

Bu müthiş tarihi zafer üzerine Sultan III. Mehmed, Hasan Paşa’ya vezir rütbesi verip, sancak ve hatt-ı hümayun gönderir.

Padişahın fermanını okuyan Hasan Paşa, “vah Devlet-i Aliyye’ye vah! Bugünleri de mi görecektik? Bizim gençliğimizde ‘Kanije Savunması’ gibi küçük hizmetlere vezirlik verilmez, padişah mektubu yazılmazdı. Devletimizin vezirlik rütbesi bize kadar mı düştü” diye ağlar.

Hasan Paşa’nın müthiş tevazuu ile büyük görev bilincini günümüz insanlarının anlaması zor. Belki de bazıları için bu tavır “kendi değerini bilmemek” gibi düşünülerek “eksiklik” kabul edilebilir.

Hatta “haddini bilmezlik” ne kadar olumsuz bir hal ise, bunun tam zıddı da olarak, “kendi değerini bilmemek, kendini pazarlayamamak” de aynı derecede bir “olumsuzluk” olarak değerlendirilebilir.

Ama biliyoruz ki, Hasan Paşa’nın tevazuu ve görev bilinci ile Padişahın kadir kıymet bilen hali birleşince tarihimizin gurur duyduğumuz bir sayfasının yazılmış olur.

***

İYİ PARTİ KURULTAYINDA NÖBET DEĞİŞİMİ

Pazar günü yapılan İYİ Parti 2. Olağanüstü kurultayında Genel Başkan Meral Akşener yeniden seçilirken, 80 kişilik Genel İdare Kurulu (GİK) ile Merkez Disiplin Kurulunda (MDK) önemli oranda değişiklik oldu.

80 kişilik GİK’in yarısı, 11 kişilik MDK’nun 8’i değişti.

Ben Parti’nin kuruluşundan bu yana Kurucular Kurulu Üyesi ve Merkez Disiplin Kurulu (MDK) Üyesi olarak görev yapıyordum.

Genel Başkanın belirlediği yeni GİK ve MDK listelerinde birçok arkadaşımız gibi bana da yer verilmedi.

Bu iki kurul da bana göre makam ve mevki anlamına gelmiyor. Sadece bir görev yapma alanı olarak değerlendiriyorum.

Elbette ben de, birçok arkadaşım gibi, bu “cesurlar hareketine” katılmakla bazı riskleri göze alarak, birtakım fedakârlıklar ve hizmetlerde bulundum.

Genel Başkanın kendi kriterlerine göre, bize görev verdiği zaman, bir yanımla ben de Hasan Paşa gibi “bu kadar küçük hizmetler için” bu görevlerin verilmesini yadırgamıştım.

“Bu tür görevler bana kadar mı düştü?” diye düşünmüştüm. Ama Parti’nin yeni kurulmakta olması sebebi ile bu normal karşılanabilecek bir durumdu.

İtiraf edeyim ki, bir yanım da bu görevler için bilgi ve birikimimle iyi bir hizmet verebileceğimi söylüyordu. Bu görevlerden kaçmanın da, kaçınmanın da doğru olmadığını düşündüm.

Hayatı boyunca makamdan şeref alan değil, makama şeref kazandıran bir kişilik sahibi olmayı hedef almıştım. Bu görevler elbette şerefli görevlerdir. Ama bu sıfatları taşıyan kişi olarak, bu sıfatlara bir artı değer katmış olduğumu ümit ediyorum.

Parti bu arada teşkilatlanmasını büyük ölçüde tamamladı, Meclis’te 43 milletvekili ile temsil edilen, 5 milyon oy almış bir cesamete kavuştu.

2. Olağanüstü Kurultay’da aynı Genel Başkan’ın, yine kendi kriterlerine göre, bizlerin yerine muhtemelen daha ehil olduğunu düşündüğü arkadaşlarımızı getirmesinden mutlu oldum. Demek ki daha büyük hizmetler yapmış veya yapabilecek arkadaşlarımızın sayısı çoğalmış.

Nöbeti devralan arkadaşlarımızın bayrağı daha yukarıya taşıyacak bir başarı göstermelerini diliyorum.

**************************************

EKONOMİK YANGIN

Kimya okumuş olanlar bilirler. Bir kimyasal reaksiyonun (tepkimenin) olması için gereken şartlar vardır.

Öncelikle moleküllerin birleşme kabiliyetinin olması gerekir. Mesela Altın oksitlenmez. Soy gazlar hiçbir maddeyle tepkime vermez. Havada bulunan azot (N2) gazı, inert gazdır yani reaksiyonlara karşı ilgisizdir.

Çok güçlü devletlerin ekonomileri de böyledir. Dışarıdan ne yapılırsa yapılsın etkilenmiyor.

Kimyasal tepkimenin başlaması için aktifleşme enerjisi denilen bir minimum enerji gereklidir.

Havada hem azot (N2) hem de oksijen (O2) bulunur. Yağmur yağdığında nitrik asit / kezzap (HNO3) oluşması için şartlar hazır olduğu hâlde, gerekli olan yüksek aktivasyon enerjisi (eşik enerjisi) sağlanmadığından nitrik asit (HNO3) oluşmaz.

Mesela ormanlarda ağaçlar, yapraklar (yanıcı maddeler), havada oksijen (yakıcı madde) var. Fakat yangın olması için bu yanıcı maddelerin kurumuş olması, güneşin olması kolaylaştırır fakat yetmez. Üstüne yanma reaksiyonunun başlaması için bir enerji gerekir. Bu aktivasyon enerjisini için bazen bir yanan izmarit, bazen bir kırık şişenin güneşe merceklik etmesi yeter.

Yanma olayı başladığında söndürmek için yanıcı maddenin veya yakıcı maddenin (oksijenin) bitmesini beklemek ya da su gibi bir soğutucu ile sıcaklığın düşürülmesi gerekir.

Şimdi Türkiye ekonomik yangın içinde. Bu yanma reaksiyonunun olması için bütün şartları 16 yıllık AKP iktidarları hazırlamıştı.

Yanma başladıktan sonra devleti yönetenler herhangi bir müdahalede bulunmadan kendiliğinden sönmesini bekledi. Bu arada yangın epeyce büyüdü.

ABD yangının büyümesi için rüzgâr oluşturdu. Yangın iyice alevlendi.

Bu safhadan sonra Merkez Bankası, BDDK gibi devletin kurumları ekonomik yangını söndürme faaliyetine başladı.

Hasar büyük. Muhtemelen belli bir alanın yanıp tükenmesi göze alınarak o alanın dışı soğutmaya alınacak. İnşallah daha da büyümeden ekonomik yangın kontrol altına alınır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.