1. YAZARLAR

  2. Faruk YÜCER

  3. Çağrımız var...
Faruk YÜCER

Faruk YÜCER

YAD
Yazarın Tüm Yazıları >

Çağrımız var...

A+A-

Tüm dünyanın ve ülkemizin gündemi artık adını, cinsini, cibilliyetini ezberlediğimiz virüs.

Karantinalar, yasaklar, yoğun bakımlar, ölümler…

Bu konuda birtakım kurallar kısıtlamalar getirildi. Daha fazlası da getirilebilir. Aklı başında herkesin bunlara mutlak uyması gerekir.

Ama görüyoruz ki, cehalet insanımızın adeta paçalarından akıyor.

Karantinadan kaçıyor, yakalayan polise tükürüyor, evine gidip çoluğuna çocuğuna, mikrobu bulaştırıyor.

Daha dün açıklandı; bir kişi  30 kişiye mikrop bulaştırmış, 10 kişi komada, 3 kişi ölmüş.

Her akşam Sağlık Bakanı’nı yüreğimiz ağzımızda izliyoruz. Bilim Kurulu kararlar alıyor, bu kararlar tavsiye niteliğinde değil, mutlak uygulanmalı.

Ülkede manzara şu: Esnaf kepenk kapatmış, kısmi de olsa dışarı çıkma yasağı var. Resmi olmasa bile vatandaşın evinden çıkmaması tavsiye ediliyor.

Günlük kazanıp evine ekmek götüren insanlar bizar durumda..

Kurumlar kapanmış, kimi insana ücretsiz izin verilmiş, kimisi resmen işten çıkarılmış.

Örnekler çok. Ama bunlar bir gerekliliğin neticesi.

Arz talep dengesi, hem bizde, hem dünyada alt üst oldu.

Şimdi insanlar, sosyal devletin gereğini yapmasını bekliyor.

21 Mart tarihli ‘Yeter ki akıl tutulması olmasın’ adlı köşe yazımda: "Acilen bir yardım kampanyası açılması gerekir" demiştim. Daha fazlasını da dedim. Okuyan dostlarımız hatırlayacaktır.

Bir müddet sonra Ankara, İstanbul başta olmak üzere, birçok belediye yardım kampanyası başlattı.

Peşinden Sayın Cumhurbaşkanı da bir kampanya başlattıklarını duyurdu. Çok sevindik. "İşte bu, biz tek bilek, tek yürek, insanlarımızın derdine derman olacağız" dedik.

Akabinde bir genelge ile belediyelerin yardım almaları yasaklandı ve hesapları bloka edildi.

Şaşırdık elbet, "devlette iki başlılık olmaz" deniyor. El hak doğru. Doğru da bu belediyeler devletin bir parçası değil mi? Mülki ve mahalli idareler el ele, gönül gönüle hizmet kervanını yürütmüyor mu?

Belediyeler denetim altında değil mi?

5442 Sayılı İller idaresi Kanunu İl Valisi'ne her türlü yetkiyi veriyor. İkilik oluşturuyorsa, belediye başkanları niye seçiliyor ki? İller Bankası vasıtasıyla belediyelere niçin para ayrılıyor ki?

Çok kötü günler geçiriyoruz.

Bu zor günleri bir ve beraber olarak ancak atlatabiliriz.

Şu ve bu ad altında ayrıştırma, kamplaştırma, herkese zarar verir.

Bakınız Rusya bugün, ezeli rakibi ABD’ye yardım ediyor. Putin: "İhtiyacımız olduğunda biz de ABD’den yardım isteyeceğiz" diyor.

Konuşmaya başlayan "Her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var" diyor.

Ben bu söze oldum olası karşıyım. Ne demek "her zamankinden daha çok bugün"? Yani birlik ve beraberliğimiz yarın az da olabilir öyle mi?

Yok böyle bir şey. Her zaman ödünsüz, iskontosuz, birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var.

Bugün de var, yarın da var olacaktır.

Sayın Cumhurbaşkanı, AKP’li belediyeleri toplayıp güzel talimatlar verdi.

Keşke bütün muhtarları topladığı gibi, parti farkı gözetmeksizin tüm belediye başkanlarını da toplasa onlara: "Devlet arkanızda, vatandaşa ayırım gözetmeksizin yardım yapın. İnsanlarla bire bir iletişim kurun. Onların dertlerine derman olun!" dese. "Daha güzel olmaz mıydı?" diye düşünüyorum.

"Başkansınız. Yakanızda hiçbir zaman parti rozeti olmasın. Siz herkesi temsil ediyorsunuz, rozetiniz ‘TÜRK BAYRAĞI’dır" dense idi. "Daha güzel olmaz mıydı?" diye düşünüyorum.

Kimse beni yanlış anlamasın. Bakın virüs adam ayırmıyor. Sen şusun geç, sen busun al mikrobu demiyor.

Bırakın fikrini zikrini, kendisine yaklaşan herkesi perişan ediyor.

Lütfen dikkat…

Şimdi tekrar yardım kampanyasına gelelim.

- Yetkililerin birkaç maaşlarını bağışlamaları semboliktir. Çok güzel jesttir. Ama çare değildir.

- Buna bakarak bazı kurum müdürlerinin, başkanlarının, personel maaşlarından cebri kesinti yapmalarını, tasvip etmiyoruz, abesle iştigaldir.

- Devlet, malum müteahhitlere verdiği milyonlara varan "dolar bazlı" garanti ödemelerini iptal etmeli.

- 600 milletvekilimiz var. Vekillerin asiller için, maaşları yarıya indirilmeli.

NOT: 1930 Yılında dünya ekonomik buhranı patlayınca, buğdayın kilosu 12 krş’tan 3 krş'a düşüyor. Atatürk meclisi toplayarak: ’Efendiler vatandaşın geliri düştü benim de dahil maaşlarımızı yarıya düşürelim.’ diyor ve karar  uygulanıyor. BİLİNE!

- Devlet israfı önlemeli, saraylar, köşkler vs, yapımları durdurulmalı. Milyarlık uçaklar satılmalı.

- Yönetim, denetleme kurulu, danışmanlık, başkanlık, müdürlük gibi ünvanların aldıkları birden fazla avantalı maaşlar kesilmeli.

- Tüm ihaleleri anında kapan, milletin anasına küfrederek, trilyonlar kazanan müteahhitlere salma yapılmalı.

- Vergi borcu, SGK primleri affedilenlerden, ne kadar meblağ affedilmişse yarısı irad kaydedilmeli.

Bütün bu ve buna benzer gelirler bir fonda toplanıp, her derecede, ihtiyacı olana verilmeli.

Bu arada fedakarca çalışan, tanımadığı insanlar için hayatını tehlikeye atmaktan zerre imtina etmeyen SAĞLIK ÇALIŞANLARINA, ülke olarak teşekkür borçluyuz. Emeklerinin karşılığı mutlak fazlasıyla ödenmeli.

Ve herkes elini taşın altına koymalı.

Hünkar HACI BEKTAŞ-I VELİ’nin dediği gibi: 

BİR OLALIM, DİRİ OLALIM, İRİ OLALIM…

Ama SÖZDE değil ÖZDE…

Milletimize  ve tüm insanlığa sağlık huzur inşallah..

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum