1. YAZARLAR

  2. İbrahim ÖZKAN

  3. Bin yıllık suç şebekesi ve tarikatı
İbrahim ÖZKAN

İbrahim ÖZKAN

Müzisyen
Yazarın Tüm Yazıları >

Bin yıllık suç şebekesi ve tarikatı

A+A-

1000 Yıllık suç şebekesi ve tarikatı adlı özel dosya haberimizden tam 3 aylık çalışmayla yaptık. Epstein vakasının tekrar ortaya çıkması ve bazı gelişmelerin medyaya yansıması ile son günlerde Amerika'da meydana gelen Sinegog olaylarının bir bütün olduğunu ele aldık ve bunu kaynaklarıyla, delilleriyle ve tanıkların kendi ifadeleriyle ortaya koymaya çalıştık.

Ayrıca bu konunun ne kadar vahim bir konu olduğunu daha sonraki araştırmalarımızda çok net gördük. Zira birbiriyle ilişkili bu konular bağımsız gibi görünse de bir para planı, piramidi ile bir suç şebekesi planı, piramidi ile bir organizasyon planı piramidi olduğunu gördük.

Bununla alakalı birçok yazarın elinde çok belli olmamasına rağmen biz direkt kaynaktan beslenerek bu konunun geçmişini-bugününü ele aldık.

Bu konuyla alakalı ilgili çok az arşiv kısıtlı olmasına rağmen bir daha belirletelim bu konu ile ilgili internet veri tabanı tamamen kısıtlıdır. Sanki birileri bu konuyu kapatmak istemektedir. Bir çok hesabımız araştırma anında sudan sebeple kapatıldı ve sosyal medyanın ve internetin böyle bir kötü tarafından bahsetmemiz gerektiğini anlatmalıyız. Kendi sunucularımızda ve web sitemiz olmazsa bunları dahi yazamayacağız. Bunu bilgi notu olarak alın lütfen.

amerika-sinagog-resim-02.jpg

Öncelikle mahkeme tutanakları ve de kişilerin ifadeleri ile gerçek neticeye ulaştık. Bunun sonunda son bir kapanış yazısı yazmamız gerektiğine inanıyoruz. Bununla alakalı şunu ifade etmeliyiz ki bu konu haberde ilk defa karşımıza çıkmış bir konu değil. Suç şebekelerinin herhangi bir nedenle, bir dini tarikatlar ile olan birlikteliğini bilmiyorduk (terörist gruplar vs hariç)... Buradaki asıl farklı olan, enteresan olan konu budur.

Bununla alakalı en son İsrail'in Filistin'de yapmış olduğu katliamı da bu sebeple gün yüzüne çıkmış olduğunu anlıyoruz. Herşey sebep-sonuç ilişkisi içerisinde yürüyor ve böyle şekilleniyor.

Son günlerde meydana gelen katliama karşı protestolar ve bu olaylar ile birlikte deyim yerindeyse dünyada tam bir uyanış haline geldi. Halen maalesef uyanamayanlar varsa şayet kendi bilecekleri bir konu ama Batı toplumu konuyu anlamasına rağmen yöneticilerinin yine bu "zengin zümre" hegomanyası altında olduğu için halklar tam bir varlık gösteremiyorlar! Maalesef gösterilerden başka bir şey yapamıyorlar... Bunun yanında İslam ülkeleri bile bu kadar bilince sahip değiller.

Birçok toplumlar özellikle Batı toplumlarında bu uyanış gerçekleşti Müslüman topluluğumuz veya ortası olduğumuz Müslümanlar olarak halen bu bilince maalesef ulaşamadık. Türk topluluğumuz bunları bildiği için dirayet gösterse de yeterli değildir. Maalesef İslam ülkeleri bu direnişten ve inanıştan nasibini alamamış görünüyor ama bu yüzden İslam dini hiçbir şey kaybetmemiş ama kendine "Müslüman" diyenler ve bu katliama sessiz kalanlar çok şey kaybetmemiştir.

Müslüman ülkeler fakru zaruret içerisinde olduğundan İslam dini kendine yeni topluluklar oluşturur. Bunu sosyologlarımız çok güzel anlatıyor. Biz kendi nazarlarımızı dile getirdik. Çünkü bu konuyu biz de böyle görüyoruz, Avrupa'dan bir haftada 20 bin'den fazla insan Müslüman oluyor. Filistin'deki kardeşlerimizin islami düşünceyle savaşa yaklaşmaları ve nasıl sebat ettiklerini görüyoruz. Özellikle savaşa halen metanet göstermelerine, şehit olmalarına rağmen ailelerinin bu konudaki gazetecilere verilen cevapları ve görüntüleri bütün dünya halkının empatisini kazanıyor ve tamamen kendisine çekiyor ama bizi kendine çekemiyor.

Biz bu topraklarda bu din ile müşerref olmamıza rağmen bazen gerçekleri göremeyebiliyoruz. Konumuz dinle ilgili değil ama konumuz gerçekleri aydınlatma meselesidir. Biz de bir gazeteci olarak bu gerçekleri göstermek zorundayız. Bunun için uğraşıyoruz. Biz de kendimize bunu sormamız gerekiyor. Yani ortada bir suç var ortada bir suç işleyen faili var ortada bunlara sessiz kalan kimseler var! Biz hangi taraftayız? 

Bu dosya haberimiz ile pek çok sorulmayan soruyu sorduk ve yanıtladık. Asıl araştırmacı gazeteciliğin özünde bu vardır. Bu yüzden kimsenin sormadığı soruları ve cevapları aramak için yola çıktık. Bu uğurda herşeyi göze aldık. Bu yüzden iş disiplini ve sonuçlarının bilincindeyiz. Olaya bakış açımız çok nettir.

"Dünyanın düzeninde neredeyiz?" Asıl sorumuzun temelinde bu yatıyor. Bize biçilen rolü oynayacak mıyız yoksa biz mi oyun kurucu olacağız? İşte bu denklemin omurgasını oluşturan mottomuz bu olduğu için haber ilgimizi şekillendiren de budur.

Şair Sezai Karakoç'un veciz bir sözü var: "Kardeşiz demek yetmez, Habil misin, Kabil misin? Onu netleştirmek lazım" demiştir. Biz de bunları açıklamaya çalışıyoruz. Asıl bizim konumuz bu suç şebekelerinin nasıl çalıştığını ve hangi aparat, hangi yöntem ve insanları kullandığını açıklıyor.

Ben ve ekibim her zaman Hakk'ın ve hakikatin anlatılması gerektiğini vurguluyor ve çalışmalarımıza böyle devam ediyoruz.

Muhabbet ile kalın sevgiler...

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.