1. YAZARLAR

  2. Nurettin BÖLÜK

  3. Ayasofya Camii mi, Atatürk'e hakaret yeri mi?
Nurettin BÖLÜK

Nurettin BÖLÜK

ortakses
Yazarın Tüm Yazıları >

Ayasofya Camii mi, Atatürk'e hakaret yeri mi?

A+A-

Ayasofya, tekrar camii olarak hizmete girdikten sonra, Atatürk ve sevenlerine iftira ve hakaret yeri olarak kullanılır oldu. Daha açılış töreninde verilen ilk hutbe de Diyanet işleri Başkanı Ali Erbaş, Vakıfların genel sözleşmelerini bahane göstererek, (Atatürk döneminde özel şartlar gözetilerek Balkan ülkelerinde kalan ata yadigarı camilerin yıkılması veya başka amaçlı kullanımlarının önüne geçilmesi ve Boğazlar Meselesinin halli için bir jest olarak Ayasofya’nın büyük kısmı müzeye dönüştürülmüştür.) ‘‘Kim vakıfları gayelerinin dışında kullanırsa lanetlenmiştir’’ diyerek, Atatürk ve arkadaşlarına lanet okumuştur.

Daha sonra atanan imam Prof.Dr. Mehmet Boynukalın, laiklik ve kadın hakları konularında olumsuz eleştirileri dolayısıyla, hakkında karşı görüş bildirenlerin ve camiyi siyaset yeri olarak kullandığını iddia edenlerin baskısına dayanamayarak; eski görevine dönmüştür.

Son olarak da 28 Mayıs 2021 tarihinde Ayasofya Camisinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Meclis Başkanı Şentop’un da bulunduğu hafızlık icazet merasiminde; emekli imam Mustafa Demirkan, yaptığı vaazda, üstü kapalı olarak değil; alenen Bakara suresi 114. Ayetini de kullanarak hakaret edip lanet okuyor. Emekli imam Mustafa Demirkan, ‘’Bu ve bu gibi mabetler, (Ayasofya Camisi için) mabet olarak devam edilmesi için inşa edilmiş, hediye edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içerisinde bu mabet-i Şeriften ezan-ı Muhammed namaz, herşey yasak olarak müze haline çevrildi. Kitab-ı Ezelinde buyuruyorsun: (Bakara 114. Ayetin Arapçasını okuyarak) Onlardan daha zalim daha kafir kim olabilir? Ya Rabbii! O zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma.’’ İfadelerini kullanıyor.

İcazet merasiminde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis Başkanı Şentop ve sarayın üst düzey yöneticileri bu duaya ‘’Âmin diyerek’’ imamı tasdik ediyorlar.

İcazet Merasiminde imam hiçbir ekleme yapmadan Bakara suresi 114. Ayeti okuyup mealini bozmadan verseydi; kimse, kimsenin üzerine alınmaz ve Allah’ın ayetinde inişinde bir hikmet bir sebep vardır deyip olduğu gibi kabul eder, itiraz da edemezdi. Ayetlere itirazın kişiyi dinden çıkaracağını inanan herkes bilir. Ama burada ayet eğip bükülerek, adrese teslim Atatürk ve arkadaşlarına onu seven sayanlarına, iftira ve hakaret olarak yorumlanınca tabii olarak itiraz edilmiş, Ayasofya Camisinin bir ibadethane olarak açılma yerine Mustafa Kemal Atatürk’e ve Türk’e iftira hakaret üretim merkezine dönüştürülmesine, işin farkında olanlarca yüksek sesle tepki gösterilmiştir.

Bakara suresi 114. Ayet: Allah’ın mescitlerinde O’nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olması için çalışandan daha zalim kim olabilir? Aslında bunların oralara korka korka girmeleri gerekir. Böyleleri için dünyada rezillik var. Ahirette de onlar için büyük azap vardır.

Bu ayette verilen en önemli mesaj, geçmişte ve gelecekte mabetlerde (camii, kilise, havra, sinagog vs.) Allah’a ibadet edilen her yerde, ibadete engel olan ve bu mabetleri yıkan harabeye çevirenler için bir kınama vardır. Bu anlamda düşünürsek, Kilise olarak ibadete açılmış olan Ayasofya’nın, Cami’ye çevrilmesi de bir hak gaspıdır, Hristiyan Cemaatinin ibadet etme özgürlüğüne engel olmadır. Kınanması gerekir. Konuya bu açıdan da bakmakta fayda olmakla beraber, konuşmada verilen yanlışları ve iftirayı ortaya koymak önceliğimiz.

İmamın konuşmasında ayette olmayan üç iftira ve yakıştırma vardır ki bunlar adrese teslim hakaretlerdir. Ayette: Bir asır, Müze ve Kafir kelimeleri veya yakıştırmaları geçmemektedir. Ayasofya’nın 1934 yılında bir bölümünün müzeye çevrilmesi, müze ve bir asır içindeki zaman dilimine bakarsak doğrudan Atatürk’ü kastetmektedir. Atatürk’e değil, hiçbir insana bir başkasına kafir veya cennetlik deme hakkı Allah tarafından, Peygamberleri dahil kimseye verilmemiştir. Allah, peygamberine senin işin tebliğ, hüküm verme benim dediği halde, bu imam başkalarına kafir deme yetkisini nereden almıştır. Haşa! Kendini Allah’a eş mi koşmaktadır. Bu büyük günahtır, şirktir. Bühtandır. Bir imamın bunları bilmemesi, onun iftira etme acizliğinin bir belirtisidir.

Bazılarının, "Burada Atatürk veya bir başkasının adı geçmiyor; nereden çıkarıyorsunuz? Zorla Atatürk’e hakaret ettiriyorsunuz?" gibi savunmalar yapsa da sözlerin sahibi bunca zaman geçmesine rağmen, "Ben Atatürk’ü kastetmedim" dememiştir. Saray mensupları bir hafta sonraki Zonguldak konuşmasında ise iftirada bulunan kişi ve konular üzerinde hiç durmadan, bazı mihraklarca camiler hedef alınıyor diye konuyu saptırması, camiler üzerinden mağduriyet üretmesi ayrı bir hezeyandır.

Türk milletinin göz bebeği olan camilerimiz, yavaş yavaş camilikten çıkartılıp, siyasilerin top koşturduğu bir alan haline getiriliyor. Kendi söyleyemediklerini ayetleri eğip bükerek siyasi imamlara söyletiyorlar. Ezan susmayacak, Bayrak inmeyecekse; bu mefhumların sahibi Türk milletine hakaret eden cami görevlilerinin, camilerden diyanetten uzaklaştırılması gerekir. Bu hakaretler gafillik değil, hainliktir. Bunların siyasetle de alakası yoktur. Türk milleti bu imamlara camiye giderek artık uymamaktadır. Bunların arkasından namaz kılmak, onlara uymak; Dine, devlete, Allah’a ihanettir. Milletin adından rahatsız olan imam, Müslümanın imamı olamaz. Bir imam, Selanik’ten gelen Müslümanı, sırf Türk olduğu için Müslüman kabul etmiyorsa, Atatürk’ü Selanik doğumlu olduğu için dolaylı olarak Sabetay (Yahudi dönmesi) olarak nitelendiriyorsa, o imamın peşinden namaz kılınmaz. Kılınan namaz da kabul olmaz.

Ecdat diyen imamlar! Bu ecdadın adı ‘’Türk milletidir.’’ Ya öğrenecek ya da öğreneceksiniz…

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum