1. YAZARLAR

  2. Zeynel KOZANOĞLU

  3. Tarihten Bir Yaprak...
Zeynel KOZANOĞLU

Zeynel KOZANOĞLU

Ortak Ses
Yazarın Tüm Yazıları >

Tarihten Bir Yaprak...

A+A-

Tarihten dediysek öyle beş on yüzyıl öncelerden değil... Benim gençlik yıllarmdan bir yaprak. Ama boş laflar değil. Hayatta iki laf ettiysem, ikisi de insanların uyanması içindir. Kimisi dinledi, anladı ve uyandı. Kimisi daha ben ağzımı açar açmaz küfretmeye başladı.

Ben hiç bir halden zararlı çıkmadım. Beni vaktinde anlamayanlar şimdilerde belki “haklıymışsın” diyecekler ama bu kez de beni bulamıyorlar. Üç beş bin kilometre uzaklardayım. Ülkemin durumuna dünyanın tepesine yakın bir yerden yanıyorum.

Bu kadar ukalâlık yeter. Şimdi asıl konuya geliyorum. Başlarken konuyla ilişkili olarak şöyle bir öneride bulunacağım: Kimseye “Hadi erkeksen vur” , “Yapamazsın ki...”, “Yazamazsın ki...” demeyin.  Şimdi anlatacağım olayı, bu önerimin ışığında dinleyin...

Kırk beş yıl kadar önceydi. İzmir’de Anadolu Ajansı Muhabiriydim. İzmir Basmane’de sekiz katlı bir iş hanı var. Tamamına Devletin Tarım Bakanlığına bağlı birimler yerleştirilmiş. Dört yüzün üzerinde Ziraat Mühendisi bu birimlerde çalışıyor. Ben de bu birimlerden haber yazmakla görevli gazeteciyim.  Pek çok mühendis arkadaşla dostluğum var.

Bir gün İzmir Teknik Zıraat Müdürlüğünün bulunduğu katta ayak üst sohbetindeyiz. Aramızda Ziraat Mühendisleri Odasının İzmir Şube Başkanı Kemal Erol da var. Laf lafı açtı. O günlerde Ankara’da bir devlet kurumunda mesçit açılmış. O zaman için olmayacak şeydi. Ama açılmış. Oda başkanı Kemal Erol tepki gösterdi... “Ülke yavaş yavaş elden gidiyor” filan dedi.

Gerçekte karşı devrimin ayak sesleriydi bu adımlar.  Farkına varan olmadı.

Kemal arkadaş “İyi bari, yarın bir de bizim buraya mescit açsınlar” dedi. Hepimiz onun sağlam bir yurtsever ve cumhuriyetçi olduğunu biliyorduk. Kinaye olsun diye böyle söylüyordu. Ben şaka olsun diye “Oda başkanısın, yazarım haa...” dedim. “Yaz” dedi... “Yazarım ha...” dedim. “Yazmazsan adam değilsin” demesin mi? Eee, şimdi bu boynumuza borç oldu artık.

Oturdum bir haber yazdım. Şöyle: Haber ortada... Okuyanın gönlüne göre yazılmış bir haber. İsteyen “Allah sizi kahretsin, orada Mescit olur mu?” diye de anlayacak. Ama isteyen de “Ne güzel olmuş, ellerine sağlıkçbBiz de isteriz” diye de anlayacak..

“Türkiye Ziraat mühendisleri Odaları İzmir Şube Başkanı Kemal Erol Ankara’da şu kurumda Mescit açıldığını işittiğnde ’Bizim burada da Mescit açmalılar ki, kendilerini ispat edebilmeliler’ dedi... “ gibi bir şey.  Şimdi pek anlatamıyorum ya, işte böyle bir haber...

Kemal Erol’u tanıyanlar bunun kınama ağırlıklı olduğunu hemen anlıyorlar.

O zamanda Necmettin Erbakan koalisyon ortağı. Tarım Bakanı da Turgut Özal’ın ağabeyi Korkut.

Anadolu Ajansının haberleri yurt içinde bütün gazetelere ve radyolara gider.

Milli Gazete Erbakanın yayın organı, partinin gazetesi. Arkadaşlar kinaye diye bir şey bilmiyorlar. Haberi gazetede birinci sayfanın orta yerine koymuşlar: “Kemal Erol İzmir’de Tarım Bakanlığına bağlı kuruluşlar için mescit açılmasını istiyor.”

Tarım Bakanı haberi okuynca çıldırmış. İki gün içinde İzmir’de sıradan bir ziraat mühendisi olarak çalışan Kemal Erol Erzurum’a atandı. Arkadaş gitti ama ben yıkıldım. Ancak çok geçmedi, hükümet yıkıldı. Yerine gelen hükümet ise Kemal Erol’u İzmir’e  “İzmir Teknik ziraat Müdürü” olarak atadı. Arkadaş İzmir’e döndü de benim dünnyam aydınlandı.

Ancak Türkiye aydınlanamadı. Ve bugünlere geldik. Şimdilerde “Tanrı Türkü korusun” demekten başka bir çare de görünmüyor. Kemal Erol arkadaşım nur içinde yatsın. Bu konuyu yazmaya ben yönelten arkadaşım da sağ olsun.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.