1. YAZARLAR

  2. Zeynel KOZANOĞLU

  3. Sınav kapısındalar...
Zeynel KOZANOĞLU

Zeynel KOZANOĞLU

Ortak Ses
Yazarın Tüm Yazıları >

Sınav kapısındalar...

A+A-

“Allahın parmağı yok ki...” biçiminde bir söylem var. İşte şimdi tam da bu durumdalar... Mehmet Ali Birand öldü. Günahıyla sevabıyla şimdi huzurda... Hatta İslamın emrettiği doğrultuda “Allah rahmet etsin” dileğimizin kanatları altında...

Ancak, şimdi durup dururken öyle bir sınav öne geldi ki, hem Birand’ın rengi ve kokusu iyice ortaya çıkacak. Hem de benim devletimi elinde tutanların yanlışı doğrusu daha da belirgin hale gelecek... Kaç gündür yazılıp çizilenlere bakıyor musunuz?

Ölüp gittiği için ben hakkında olumsuz bir şey söylemekten yine de kaçınıyorum. Ancak, yılların Mehmet Ali Birand’ının benim devlet büyüklerim tarafından böylesine kucaklanmasının nedenini bir türlü yakalayamıyorum.

İşte tam bu noktada Prof. Dr. Toktamış Ateş’in kaybı gündeme geldi. İşte Sınav kapısı dediğim bu... Şimdi devletimi yönetenler Toktamış Ateş’in toprağa verilme törenine de tam kadro ile katılacaklar mı? Katılmayacaklarsa bunu nasıl yorumlayalım.

Mehmet Ali Birand’ın her adımı ortaya döküldü. Kimler ölümü üzerine ne dedi? Kimler üzüldü, kimler eski defterleri ortaya koyarak bu ölümü nasıl karşıladığını belli etti. Elbette herkesin baktığı pencereden bakacak olursak herkes haklı.

Ancak, Türkiye’de pek çok değerli insanlar hayatını kaybediyor da, pek çok yüksek yöneticimizin haberi bile olmuyor iken, Mehmet Ali Birand için seferber hale geliyorlarsa ortada cevabı aranacak sorular sırıtmaya başlıyor.

Türkiye Cumhuriyeti devleti bir anda; bütün yan destekçileriyle ortak adına terör örgütü diyelim... Terör örgütü bir yanda... bir kimse nasıl oluyor da iki hasım tarafından birbiriyle yarışır hararette sahiplenebiliyor? Bu kişi bu iki tarafa da mı yakın oldu?

Öyle ise, bu durum eşyanın tabiatına aykırı değil mi?

Yoksa ortadaki bu kişi taraflardan birine dil, aile bağları ve iş durumu nedeniyle bağlı iken karşı tarafa gönül bağıyla bağlı idi de, asıl kendi tarafını uyuttu mu? Böyle idiyse, hiç olmazsa onun ölümünden sonra benim yüksek yöneticilerim uyanmalı değiller miydi?

Her neyse, ne demek istediğimi galiba anlatabildim.

Bizde “Ölülerin ardından konuşulmaz” görüşü hakim. Bu nedenle fazla ileri gitmek istemiyorum. Ancak, şunu söylemek de boynumun borcudur: Keşke Mehmet Ali Birand’a Türkiye devletini elinde tutanlar sahip çıkarken karşı taraf ona bu kadar sıcak duygularla sahip çıkmamış olsaydı. Ya da madem ki, karşı taraf böylesine bu arkadaşın arkasında, o zaman da bizim yöneticilerimiz adımlarını ona göre atsaydı.

Mehmet Ali Birand’ın kendi sesinden dinledim: “Ben öldüğümde meslektaşlarımdan bile cenazeme gelecek üç beş kişi çıkacağına inanmıyorum” diyor. Biz Mehmet Ali Birand’ın cenazesine cumhurbaşkanı cenazesi önemini vermekle oncağızı şaşırtmış olduk. Buna hakkımız yok diye düşünüyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.