1. YAZARLAR

  2. Zeynel KOZANOĞLU

  3. Şehzade Mustafa Olayı
Zeynel KOZANOĞLU

Zeynel KOZANOĞLU

Ortak Ses
Yazarın Tüm Yazıları >

Şehzade Mustafa Olayı

A+A-
Türk tarihinin keskin köşeleri var.  Fatihten hemen sonra ilk köşe Sultan İkinci Bayazıt’ın padişahlığa getirilmesiyle dönülmüştür. Fatih’le birlikte Avrupa’da gelişen uyanış hareketi doğrultusunda bir eksen etrafında devletimiz gelişiyordu ki, Bayazıt “Dur!” dedi. 
 
Aynı zamanda “Veli” unvanlı padişahımız İslamı bayrak edinen ve varsa da yoksa da din anlayışına teslim olmuş bir kadro ile devletin yönünü batıdan doğuya çevirmeyi başarmış, tam otuz bir yıl boyunca insanımızı “Allahın dediği olur” söylemi içinde tutmuştur. 
 
Her ne kadar onu zorla işbaşından uzaklaştıran oğlu Yavuz Sultan Selim “Allahın dediği olur ama, kullara da çalışmak düşer” demeye gelir bir politika izlemiş ve sekiz yıllık saltanatı boyunca durup dinlenmeden  seferden sefere koşmuştur  ama Türkiye’yi ortadoğu’nun bataklığına büsbütün sürüklemiştir. O gün bugündür de zaman zaman biz Arapları boyunduruğumuz altında tutarak, zaman zaman da onların boyunduruğu altında onların hakimiymişiz rolü oynayarak günümüze kadar gelmiş bulunmaktayız.  
 
Ondan sonra gelen hükümdarlar özellikle Arap Yarımadasını boyunduruk altına aldıklarını sanmışlar ve fakat, dilde ve kültürde Arapların boyunduruğu altına sürüklenmekten kaçınamamışlardır. Öyle ki, zaman içinde “-Bir esir yakaladım komutanım. – Getir. – gelmiyor. – Öyleyse sen gel. – Bırakmıyor” durumu doğmuştur.  . 
 
  Bugün yaşadığımız acıların doğuşu o günlere dayanmaktadır.  
 
Her dönemin yalakaları, yağcıları olduğu gibi, Osmanlının da körü körüne göklere çıkarıcıları var. Son günlerde özellikle televizyonda yayınlanan bir dizi dolayısıyla bunlar da pek ses verir oldular. Ve her nedense tek ses veriyorlar. Osmanlı sultanlarına toz kondurmuyorlar. Oysa insan insandır. Onlar da herkes gibi insandılar. Hataları da vardı. 
 
Osmanlı’da uygulanan ve bugün insanlık dışı bulunan iki önemli örnek var. İkisi de tarihin hangi döneminde yaşanmış olursa olsun, mide bulandırıcı, kahredici uygulamalar. Bunlardan biri Şehzadelerin öldürülmesi. İkincisi de Devşirmeler olayı.  
 
Ne gariptir ki, bugün kimi tarihçi geçinenlerimizin öve öve bitiremediği iki Osmanlı geleneği var. Biri Şehzadelerin öldürülmesi, diğeri de devşirmeler olayı. İlgi çekici değil mi? Her padişah değişikliğinde sabahın erkeninde saraydan çıkan tabutların sayısı bilinemiyor. 
 
Öldürülen çocukların yaşı sekiz aylıkla on sekiz yaş arasında değişiyor. Anasından süt emmekte olan bebeği boğazlamak üzere cellatlar alırken ana yalvarıyor. “İnsaf edin, hiç olmazsa şuncağızı doyurmama izin verin” diyor. Çocuğu öldürüyorlar. 
 
“Devletin devamı için” gibi bir yalan uydurmuşlar. Kocaman bir yalan. Cem Sultan çoluk çocuğuyla Rodos’a kaçmış, sonra ölmüştür. Murat adını taşıyan oğlu Amurata adını almış, 
 
kendisini unutturmaya çalışmış çocuklarıyla yaşayıp giderken kırk yıldan sonra Kanuni Sultan Süleyman adayı ele geçirmiştir. Ada halkına istedikleri yere gidebileceklerini bildirdiğine göre, kendi sülalesinden o kişilere ne yapmıştır, dersiniz? 
 
Onları öldürttü.  
 
Cem Sultan’ın bir ayağı çukurda oğlu ile Osmanlı torunu olduklarından haberi bile bulunmayan yavruları silahlanıp, adam toplayarak Rodos’tan İstanbul’a gelerek Süleymanı mı devireceklerdi? Acımasız sülalenin bir çeşit akıl almaz tutumu bu örnek. Devletin devamıyla filan ilgisi yok. Kaldı  ki, bir yandan Hz. Peygamberin halifesi olacaksınız ve öte yandan da “Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş sayılır” kuralını siz çiğneyeceksiniz… 
 
Olacak iş mi bu? Saltanat uğruna da, devletin devamı uğruna da işlenecek günah değil. 
 
Bu nedir, biliyor musunuz? Her dönemde görülen hastalığımızdır. Padişah kusuru işler. Onun yalakaları bu kusura ille bir kılıf uydururlar. Günümüzde de öyle değil mi? Beş bin yıl sonra da öyle olmayacak mı? Polis adamın evini basacak, ayakkabı kutuları içinde saklanmış dört buçuk milyon dolara el koyacak. Hemen çığırtkanlar devreye girecek ve “Bilmem nereye gönderilecek yardım parasıydı bu” diyeceklerdir. “Zekât parası” diyecekler. 
 
“Tarih tekerrürden ibarettir” diyenler boşuna mı söylemişler? Ve ibret alınsaydı tekerrür etmeyeceğini de vurgulamışlar. O günün insanları bizden daha akıllıymışlar.biz aklımızı ayakkabı kutuları uğruna yitirdik, yitirdik. 
 
Allah sonumuzu hayra çevirsin. 
 
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.