1. YAZARLAR

  2. Ümit YALIM

  3. Sayın Kılıçdaroğlu ve CHP milletvekillerine açık mektup!..
Ümit YALIM

Ümit YALIM

YAD
Yazarın Tüm Yazıları >

Sayın Kılıçdaroğlu ve CHP milletvekillerine açık mektup!..

A+A-

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, partisinin milletvekillerine Mayıs ayında dağıttığı ve basınla paylaştığı Ege Adaları Bilgi Notu nedeniyle görsel ve yazılı basında çok sert bir şekilde eleştirildi. Cumhuriyet Gazetesi’nde Doç. Dr. Barış Doster, Odatv’de Prof.Dr. Suat Çağlayan, Sabah Gazetesi’nde Mahmut Övür, Aydınlık Gazetesi’nde Mehmet Sevigen, Halk TV’de Erol Mütercimler, Ünal Çeviköz’ü eleştirdi. Çeviköz’ü bir tek Murat Yetkin destekledi. Ancak, Yetkin’in destek vermek için kullandığı gerekçe yalan çıktı.

yalim-01-004.jpg

Adalar hakkında gündeme getirdiği tamamen yalan ve toplumun kafasını karıştıran iddiaları nedeniyle Çeviköz’ü, istediği TV kanalında tartışmaya davet ettim. Ancak, Çeviköz tartışmadan kaçtığı gibi yine toplumun kafasını karıştırmaya ve kaçak güreşmeye devam ediyor.

"Türk Karasuları, Dimitri’nin Çiftliği mi?” başlıklı açıklamam basında yayınlandıktan sonra Çeviköz, başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere birçok milletvekiline e-posta göndererek, Türkiye’nin 3 milin ötesinde egemenlik hakkının olmadığını iddia etti ve orta hat kuralının uygulanmasını istedi.

yalim-02-003.jpg    

Çeviköz, önceden haber verdiğim halde 09 Haziran 2020 Salı akşamı Kanal-B’de kendisine yönelik olarak yaptığım suçlamalara cevap veremedi ve kanala bağlanamadı. Çeviköz, vatandaşlarımız tarafından twitter üzerinden yapılan eleştirilere de cevap veremedi.

yalim-03-004.jpg

BİLGİ NOTUNU KİM HAZIRLADI, KİM YAYINLADI?

Çeviköz tarafından dağıtılan bilgi notunu incelediğimizde, sayfa numaralarının bulunmadığı, notun power point sunum dosyasından kes, kopyala, yapıştır ve hababam usulü hazırlandığı görülmektedir. Bilgi notundaki yalanların kolaylıkla anlaşılması için ekte gönderdiğim bilgi notu kopyasındaki sayfa numaraları ve renkli işaretlemeler tarafımdan yapılmıştır. Bilgi notunun 10, 11 ve 12. sayfalarında tam 9 sefer adım ve soyadım yazılarak, şahsım ve basına yaptığım açıklamalar hedef alınmıştır. Çeviköz’ün beni bu kadar yakından takip etmesi mümkün değildir.

Ünal Çeviköz’ün dağıttığı bilgi notunun, AKP’liler ve Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanarak Çeviköz’ün eline tutuşturulduğu ve gündeme getirildiği anlaşılmaktadır. Çünkü Çeviköz’ün bilgi notundaki talepleri, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun söylemleri ile örtüşüyor.

MENTEŞE ADALARI SADECE ONİKİADA’DAN İBARET DEĞİLDİR!...    

Bilgi Notunun 1 ve 2. sayfalarında Menteşe Adaları ile Onikiada’nın aynı olduğu vurgulanmıştır. Ancak, Menteşe Adaları grubunda Onikiada dışında onlarca ada vardır. Yunan işgali altında bulunan 18 Türk Adası ve 2 Türk Kayalığından, 10 Türk Adası ve 1 Türk Kayalığı Menteşe Adaları bölgesinde bulunuyor. İşgal altında olan 3 Türk Adası ve 1 Türk Kayalığı (Koyun, Hurşit, Fornoz ve Venedik Kayalıkları) daha kuzeyde Saruhan Adaları bölgesinde, diğer 5 ada da Girit Adası’nın etrafında bulunuyor.

Menteşe Adalarının coğrafi tanımlaması, şark kurnazlığı ile kasten çarpıtılarak işgal edilen Türk adalarının Onikiada grubunda ve Yunanistan’a ait olduğu mesajı verilmeye çalışılmış.

SÜFERA (LONDRA BÜYÜKELÇİLER) KONFERANSI’NDA YUNANİSTAN’A
ADALAR (EGE) DENİZİ KUZEYİNDEKİ 9 ADANIN SADECE KULLANMA HAKKI VERİLDİ !...

Çeviköz, “Büyük devletler, Londra Büyükelçiler Konferansı’nda aldıkları Kuzey-Doğu Ege Adaları konusundaki kararlarını 13 Şubat 1914’te Yunanistan’a ve 14 Şubat1914’te de Osmanlı Devleti’ne bildirirler. Buna göre, Gökçeada, Bozcaada ve Meis Adası haricinde, 13 Şubat 1914’te Yunan işgali altında olan adaların, Yunanistan’a verilmesi kararlaştırılır.” diyor (Sayfa 2, Paragraf 5). Ayrıca bu konunun Lozan Antlaşması’nın 12 ve 13. Maddelerinde teyit edildiğini söylüyor (S.4, P.5 ve 6)(S.5, P. 1). Ancak Osmanlı Arşivi’ndeki 14 Şubat 1914 tarihli Fransızca belge Çeviköz’ü yalanlıyor.

Yunanistan’a, Taşoz-Ahikerya arasında bulunan toplam 9 adanın egemenliği değil, sadece kullanma hakkı yani zilyetlik (possession) verildi. Yunanistan’ın zilyetliğine / kullanımına verilen toplam 9 ada da Yunan Hükümetince tahkimat yapılmayacağı ve adaların askeri amaçla kullanılmayacağı belirtildi.

 

yalim-04-004.jpg

Ayrıca, Ali Kurumahmut’un 1998 basımlı Ege’de Temel Sorun adlı kitabında, Prof.Dr. Hüseyin Pazarcı’nın 1986 basımlı, Doğu Ege Adaları’nın Askerden Arındırılmış Statüsü adlı kitabında, Prof.Dr. Sevin Toluner’in 2004 basımlı, Türkiye’nin Bazı Dış Politika Sorunları kitabında ve Deniz Bölükbaşı’nın 2004 basımlı, Turkey and Greece adlı kitabında Yunanistan’a, Kuzey Ege adalarının egemenliği değil, sadece kullanma hakkının yani zilyetlik (possession) hakkının verildiği açıkça yazılmıştır.

yalim-05-004.jpg

yalim-06-004.jpg

FAN FİN FON SEVİYESİNDEKİ ÇEVİRİYİ KİM YAPTI?

Çeviköz’ün bilgi notunda Lozan Antlaşması’nın 12. Maddesinde geçen la souveraineté turque  Türk egemenliği ifadesi Türkiye egemenliği olarak, 13. Maddede geçen le Gouvernement turc Türk Hükümeti ifadesi de Türkiye Hükümeti olarak çevrilmiş. (S.3, P.5 ve 8)

Çok iyi seviyede Fransızca ve İngilizce bilen Çeviköz’ün, fan fin fon seviyesinde çeviri yapması mümkün  değil. Bu da bilgi notunun Çeviköz tarafından hazırlanmadığını açıkça gösteriyor.

ADALARIN KITA SAHANLIĞI VARDIR!...

Çeviköz, “Türkiye ise adaların Anadolu’nun doğal uzantısı üzerinde yer aldıklarından dolayı kıta sahanlığı olmaması gerektiğini söyler ve Ege’nin kendine özgü durumuna işaret eder” diyor (S.5, P.6).

Ancak, 02 Temmuz 1974’te, Türk Deniz Kuvvetleri, Genelkurmay Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı’nın verdiği görüşler doğrultusunda, Ecevit-Erbakan Koalisyon Hükümeti tarafından TPAO’ya Ege Denizi’ndeki Türk Adalarının Kıta Sahanlığı’nda petrol arama ruhsatı verildi.

yalim-07-004.jpg

Ayrıca, Türk Deniz Kuvvetleri’nin gemileri 2017’de, TÜBİTAK Marmara Gemisi 2019’da, Taşoz, Semadirek, Limni, Midilli ve Ahikerya adalarının kıta sahanlığı’nda araştırma yaptı.

yalim-08-004.jpg

ÇEVİKÖZ, UYUYOR MU? TÜRKİYE AKDENİZ’DE MÜNHASIR EKONOMİK BÖLGE(MEB) İLAN ETTİ!...

Çeviköz, “Türkiye, Karadeniz için MEB ilan ederken Akdeniz için etmemiştir” diyor (S.6, P.2).     Çeviköz, herhalde ayakta uyuyor. Sarı çizmeli Mehmet Ağa bile Türkiye’nin Akdeniz’de MEB ilan ettiğini bilirken, TBMM’de görüşmelere katılan ve bu konuda basına açıklama yapan Çeviköz’ün söylemi tam bir skandaldır. Bilgi notununun dağıtımını üstlenen Çeviköz’ün, bilgi notunu yazmadığı gibi okumadığı da anlaşılıyor.

yalim-09-001.jpg

Çeviköz’e hatırlatalım; Türkiye, BM’ye verdiği 02 Mart 2004 tarihli nota ile Akdeniz’deki Kıta Sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge doğu sınırının 32° 16’  18’’ D boylamından geçtiğini deklare etti. 2011’de KKTC ile Kıta Sahanlığı Antlaşması imzalayan Türkiye, bu durumu 25 Nisan 2014 tarihli Resmi Mektup ile BM’ye iletti.

yalim-10-001.jpg

13 Kasım 2019 tarihli Resmi Mektupla Türkiye-Mısır orta hattını BM’ye ileten Türkiye, 27 Kasım 2019’da Libya ile imzaladığı Mutabakat Muhtırası ile Türkiye-Libya orta hattını belirledi. Libya ile belirlenen orta hat 27 Şubat 2020 tarihli Resmi Mektup ile BM’ye iletildi. Türkiye, Akdeniz’de Kıta Sahanlığı ve MEB ilan etmiştir. Ancak 80 bin kilometrekarelik Türk Kıta Sahanlığı ve MEB, Yunanistan, Libya ve Mısır’a terk edilmiştir.

yalim-11.jpg

TÜRKİYE’NİN 3 MİLİN ÖTESİNDE EGEMENLİK HAKKI VARDIR !...

Ünal Çeviköz, Türkiye’nin Adalar(Ege) Denizi’nde 3 milin ötesinde egemenlik hakkının olmadığını, 3 milin ötesindeki ada, adacık ve kayalıkların Türkiye’ye ait olmadığını iddia ederek orta hat kuralını uygulamamızı istiyor (S.8,P.4-S.9,P.2,3,4-S.11,P.2,3).

yalim-12.jpg

Türkiye, Md. 16 ile Tüm Adalar Üzerindeki Haklarından Vazgeçmiş Değildir. Lozan Barış Antlaşması’nın 16. maddesi, “Türkiye, … egemenliği işbu Antlaşma’da tanınmış adalardan başka bütün öteki adalar üzerindeki her türlü haklarından ve sıfatlarından vazgeçmiş olduğunu bildirir; … bu adaların geleceği, ilgililerce düzenlenmiştir ya da düzenlenecektir.”

Md. 16’nın Lâfzı, Hükmün Toptan Feragat olarak Değerlendirilmesine Engeldir. Md. 16/1’in son tümcesi de Türkiye’nin sahillerinden itibaren üç milin dışında kalan bütün ada, adacık ve kayalıklar üzerindeki egemenlik haklarından vazgeçmediğini göstermektedir. (Prof. Dr. Sertaç Hami Başeren, Ege’de Temel Sorun-Ali Kurumahmut, Ankara 1998, S. 103,104)

Prof. Dr. Sertaç Hami Başeren ve Ali Kurumahmut’un da belirttiği gibi Türkiye Lozan Antlaşması’nın 16. Maddesi ile 3 milin ötesindeki egemenlik haklarını saklı tutmuştur. Türkiye, 04 Ocak 1932 Türk-İtalyan Sözleşmesi ile 3 milin ötesindeki egemenlik haklarını bütün dünyaya deklare etmiştir. Ayrıca Türkiye, 1996 Kardak Krizi’nde 3 milin ötesindeki egemenlik haklarına sahip çıkmıştır. Doğu Kardak Kayalığının sahillerimize olan mesafesi 3,6 mil, Batı Kardak Kayalığının mesafesi ise 3,8 mildir.

yalim-13.jpg

Ünal Çeviköz, 3 milin ötesinde olan Kardak Kayalıkları üzerinde Türkiye’nin egemenlik hakkının olmadığını yani Kardak Kayalıklarının Yunanistan’a ait olduğunu iddia ediyor. Kardak Kayalıkları Krizi sırasında Dışişleri Bakanı Deniz Baykal, Dışişleri Müsteşarı da Onur Öymen’di. CHP’li Baykal ve Öymen Kardak Kayalıklarının Türkiye’ye ait olduğunu bütün dünyaya deklare ederken aynı partide CHP’li Ünal Çeviköz, Kardak Kayalıklarının 3 milin ötesinde olduğu için Yunanistan’a ait olduğunu iddia ediyor. Çeviköz, Yunan Milletvekili mi?

MARATHİ ADASI’NIN YUNANİSTAN’A AİT OLDUĞUNU İDDİA ETMEK VATANA İHANETTİR !...

Ünal Çeviköz, Aydın İl sınırları içinde bulunan Marathi Adası’nın Yunanistan’a ait olduğunu ve işgal altında olmadığını iddia ediyor (S.8, P.5).

yalim-14.jpg

Marathi Adası’nın işgal altında olduğu Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun görevden ayrıldıktan sonra  Ağustos 2016’da Marathi Adası’nı ziyaret etmesiyle ortaya çıktı. Önce Yunan basınında yer alan haberler daha sonra Türk basınında da yer aldı. 

yalim-15.jpg

Bu gelişmeler üzerine Marathi Adası’nın bize ait olduğunu gösteren Resmi Gazete ile birlikte Birleşmiş Milletler Cenevre Ofisinden temin ettiğim belgeleri basınla paylaştım. Belgeler, Gazeteci Sn. Özlem Gürses tarafından Sözcü Gazetesi’nde manşetten yayınlanarak kamuoyuna duyuruldu.

yalim-16.jpg

Marathi Adası’nın işgali konusunun CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından gündeme getirilmesi üzerine, AKP Hükümeti’nin borazanı Star Gazetesi uydurma bir haber yayınladı. Haberde Sn. Kılıçdaroğlu hedef alınarak, “Bu ne Marathi Kemal Bey! Oku Kılıçdaroğlu oku; Marathi değil Gürmenli” başlıklarına yer verildi.

yalim-17.jpg

Star gazetesinin Patmos(Batnoz) Adası’nı Marathi Adası(Yunan) diye yutturmaya çalışarak büyük bir sahtekarlığa imza attığını belgeleyerek basınla paylaştım.

yalim-18.jpg

Ünal Çeviköz’ün bilgi notunda Star gazetesindeki söylemlerin benzerini kullanması ve dolaylı bir şekilde kendi Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu hedef alması büyük bir talihsizliktir. Aydın Marathi Adası’nın Türkiye’ye ait olduğu dönemin CHP Hükümeti tarafından Milletler Cemiyeti (League of Nations)’ne tescil ettirilmiştir.

25 Ocak 1933 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Türk-İtalyan Sözleşmesi’nin 1. Maddesinde Volo(Çatal-ada) gibi iki isimli olan adalar özellikle belirtilmiştir. Anılan maddede Marathi Adası sadece tek isimli olarak yazılmış, Marathi (Gürmenli-ada) olarak yani iki isimli olarak yazılmamıştır.

Resmi Gazetenin ikinci sayfasında yayımlanan sözleşmenin 6. Maddesinde de “Yüksek Âkit Taraflar, işbu itilâfnamenin metni ile ona merbut haritalar arasında mutabakatsızlık hudusunda metnin muteber olacağında müttefiktirler” yazılıdır. Bu ifade, daha sonra ortaya çıkması muhtemel sahte haritalara karşı önlem olup metnin esas alınacağını belirtmiştir.

Sözleşmenin Milletler Cemiyeti’ne tescilinden sonra Lozan Antlaşması’nın tarafı olan İngiltere tarafından 1939’da basılan haritaya, anılan sözleşme çizilmiştir. Haritada,  Marathi Adasının, 12 Ada deniz sınırlarının dışında ve Türk Adası olduğu açıkça gösterilmiştir.

yalim-19.jpg

1939 İngiliz haritasına ilave olarak 1943 tarihli İngiliz haritası ile 1951 ve 1957 tarihli Amerikan haritalarında da, Marathi Adası’nın, 12 Ada deniz sınırının dışında ve Türkiye’ye ait olduğu açıkça gösterilmiştir.

yalim-20.jpg

Çok sayıdaki belge ve bilgiye rağmen Marathi Adası’nın Yunan Adası olduğunu söylemek vatana ihanettir.

GİRİT ADASI’NIN DÖRTTE ÜÇÜ İLE ETRAFINDAKİ 14 ADA TÜRKİYE’YE AİTTİR !...

Girit Adası’nın hukuki statüsü hakkında basına yaptığım açıklamalarım Çeviköz tarafından eleştirilmiş ve Türkiye’nin Girit Adası ve etrafındaki adalar üzerinde herhangi bir hakkı olmadığı iddia edilmiştir (S.11, P.4,9) (S.12, P.1,2). Ancak, Çeviköz’ün eleştiri ve iddiaları doğru değildir.

Birinci Balkan Savaşı’nın sonunda 17/30 Mayıs 1913 tarihinde imzalanan Londra Antlaşması Md.4’e göre, sadece Girit Adası Balkanlı Müttefik Devletlere (Yunanistan, Bulgaristan, Karadağ ve Sırbistan) verilmiş, Girit Adası’nın etrafındaki 14 Ada ile adacık ve kayalıklar Osmanlı Devleti’nin egemenliğinde kalmıştır.     

yalim-21.jpg

yalim-22.jpg

Lozan Antlaşması’nın 12. Maddesi ile 17/30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması’nın 5. Maddesi, 1-14 Kasım 1913 Atina Antlaşması’nın 15. Maddesi ve 13 Şubat 1914’te Yunan Hükümeti’ne tebliğ edilen karar teyit edildi. 14 Kasım 1913 Atina Antlaşması Md. 15 ile Osmanlı Devleti ve Yunanistan, 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması hükümlerini 5.Maddesi de dahil olmak üzere uygulayacakları konusunda anlaştı.

Böylece, 17/30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması’nın hükümleri kapsamında antlaşmanın 4. Maddesi de bir kez daha teyit edilerek, sadece Girit Adası Balkanlı Müttefik Devletlere (Yunanistan, Bulgaristan, Karadağ ve Sırbistan) verildi, Girit Adası’nın etrafındaki 14 Ada ile adacık ve kayalıklar Osmanlı Devleti’nin halefi olarak Türkiye’nin egemenliğinde kaldı. 

1923 Lozan Antlaşması ve Atatürk dönemi sonrasındaki süreçte Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ, Girit Adası üzerindeki haklarından fiilen feragat etti. Anılan dörtte üçlük pay aslına rücu ederek Türk toprağı oldu.

yalim-23.jpg

İŞGAL EDİLEN ADALAR VE KAYALIKLAR TÜRKİYE’YE AİTTİR !...

Çeviköz, bilgi notunda, “Basında belirtilen listelerde yer alan tüm ada-adacıklar National Geospatial-Intelligence Agency (USA) kayıtlarında Yunanistan'a ait gözükmektedir. Öte yandan gazetelerimizde yer alan haberlerde adaların İzmir, Aydın ve Muğla illerine bağlı olduğu ileri sürülmektedir. Böyle ise bu adalara ilişkin kayıtların Milli Emlak ve/veya Tapu Kadastro'da bulunması gerekir. Bu yoksa yersiz ve yalan beyanda bulunuluyor demektir. Dışişleri Bakanlığı'nın İngilizce web sayfasında bu ada ve kayalıklar Yunanistan'a ait değildir denmektedir ama o ada ve kayalıklar Türkiye'ye aittir de denmemektedir.” ifadelerini kullanmış (S.8, P.6,7) (S.9, P.1).

1923 Lozan Antlaşması’na taraf olan İngiltere tarafından 1939 yılında yayınlanan haritada Yunan işgali altında olan adaların, 12 ada deniz sınırının dışında ve Türkiye’ye ait olduğu açıkça gösterilmiştir.

yalim-24.jpg

1947 Paris Antlaşması ile 12 adanın egemenliği İtalya’dan alınarak Yunanistan’a verildi. 1947 Paris Antlaşması’na taraf olan ABD tarafından 1957’de yayınlanan haritada da Yunan işgali altında olan adaların, 12 ada deniz sınırının dışında ve Türkiye’ye ait olduğu açıkça gösterilmiştir.

yalim-25.jpg

1923 Lozan Antlaşması’nın 15. Maddesine ek olarak konulan haritaya baktığımızda, Lozan Antlaşması’nda verilmeyen ve altı kırmızı çizgi ile çizilmeyen 18 Türk Adası ve 2 Türk Kayalığı’nın Yunanistan tarafından işgal edildiği açık bir şekilde görülmektedir.

yalim-26.jpg

Lozan Antlaşması’na ekli harita ile İngiliz ve Amerikan haritalarında işgal edilen adaların Türk egemenliğinde bulunduğu görülmektedir. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 15 Ocak 2020’de CNN Türk TV’de, söz konusu adaların bize yani Türkiye’ye ait olduğunu söyledi. Eski Savunma Bakanı İsmet Yılmaz da TBMM’de 2015’de yaptığı konuşmada Yunan işgali altında olan adaların, Lozan ve Paris Antlaşmalarına göre hukuken Türkiye’ye ait olduğunu belirtti.

yalim-27.jpg

İşgal edilen ada ve kayalıkların tapuları İzmir, Aydın ve Muğla illerinin tapu dairelerinde muhafaza edilmektedir. Ayrıca, ada ve kayalıkların bize ait olduğunu gösteren belge ve haritalar da Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı’nda mevcuttur.

Yunanistan’ın, Adalar(Ege) Denizi’nde, Türkiye’ye ait adaların bir kısmını 90’lı yılların ikinci yarısından itibaren yerleşime/iskana açtığı ve feribot seferleri düzenlediği bilinen bir konudur. Ancak fiili işgal 2004 yılında başlamıştır. CHP Milletvekili Onur Öymen’in 26 Kasım 2004 tarihli soru önergesine cevap verilmedi. Böylece Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül, Türk adalarına Yunan bayrağı dikildiğini ve adaların fiilen işgal edildiğini zımnen ve hukuken kabul etti.

yalim-28.jpg

Yunanistan’ın, AKP İktidarı döneminde, 2004 yılında iskana açtığı Küçük Çuha Adası henüz işgal edilmemiştir. Başbakan Bülent Ecevit, Dışişleri Bakanı İsmail Cem ve Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu, Yunanistan’ın Plati Kayalığını 1999 yılında iskana açmasını engellemiştir.

yalim-29.jpg

Ecevit Hükümeti’nin iskana açılmasını engellediği Plati Kayalığı, Erdoğan ve AKP İktidarları döneminde 2006 yılında iskana açıldı ve 2020’de de işgal edildi.

yalim-30.jpg

Çeviköz, tıpkı Çavuşoğlu’nun yaptığı gibi iskan ile işgal kavramlarını birbirine karıştırarak Erdoğan ve AKP Hükümetlerini aklamaya çalışıyor (S.8, P.4).

Bu kadar bilgi ve belgeye rağmen, işgal altındaki ada ve kayalıkların Yunanistan’a ait olduğunu iddia eden Çeviköz’e ne denir onu da milletimizin takdirine bırakalım.

KAZANDIRICI ZAMAN AŞIMI ALEYHİMİZE KULLANILABİLİR !...

Çeviköz’ün, kazandırıcı zaman aşımı konusunda basına yaptığım açıklamaları anlamakta zorluk çektiği anlaşılıyor (S.10, P.4). Kazandırıcı zaman aşımı (acquisitive prescription), iç hukuktan uluslararası hukuka aktarılan bir kavram olup, başlangıçta bir hakka dayanmamakla birlikte bir ülke parçası üzerinde sürekli ve etkin egemenlik haklarını kullanan devletin belirli bir süre sonunda bu ülkeye sahip olmasını hukuksal açıdan kabul etmektedir.  Türk Medeni Kanunu Madde 712’ye göre olağan kazandırıcı zamanaşımının süresi 10 yıldır. Adaların kazandırıcı zaman aşımı ile mülkiyet altına alındığını gösteren üç somut örnek vardır.

Birinci Örnek; Uluslararası Hakem Mahkemesi’nin 1928 tarihli Palmas Adası Kararı’dır. ABD ile Hollanda arasında uyuşmazlık konusu olan davayı inceleyen mahkeme, Palmas Adası’nın, üzerinde aktif egemenlik uygulaması yapan Hollanda’ya ait olduğuna karar vermiştir.

İkinci Örnek; Uluslararası Adalet Divanı’nın 1953 tarihli Minquiers ve Ecrehos Adaları Kararı’dır. Fransa ile İngiltere arasında uyuşmazlık konusu olan davayı inceleyen divan, Minquiers ve Ecrehos Adalarının, üzerinde aktif egemenlik uygulaması yapan İngiltere’ye ait olduğuna karar vermiştir.

Üçüncü Örnek; Uluslararası Hakem Mahkemesi’nin 1998 tarihli Zuqar ve Hanish Adaları Kararı’dır. Eritre ile Yemen arasında uyuşmazlık konusu olan davayı inceleyen mahkeme, Zuqar ve Hanish Adalarının, üzerinde aktif egemenlik uygulaması yapan Yemen’e ait olduğuna karar vermiştir.

Yunanistan işgal ettiği 18 Türk Adası ve 2 Türk Kayalığı üzerinde 2004’den itibaren 16 yıldır egemenlik uygulaması yapıyor. 10 Yıllık zaman aşımı süresi geçmiştir. Erdoğan ve AKP Hükümetleri 16 yıldır Yunanistan’a bir tek nota bile vermemiş, Yunanistan’ın egemenlik uygulamasını ve işgalini önlemek için TSK’ya Hükümet Direktifi vermemiştir.

Konunun Uluslararası Hakem Mahkemesi veya Uluslararası Adalet Divanı’na götürülmesi halinde Türkiye’nin davayı kaybetme ihtimali çok yüksektir. Görüldüğü üzere, Erdoğan ve AKP Hükümetleri kendilerinden sonra gelecek hükümetlerin mahkemeye başvurma hakkını da ellerinden almıştır. Yunanistan’a 1947 Paris Antlaşması ile egemenliği devredilen ada sayısı 14’tür. Yunanistan, Menteşe Adaları bölgesindeki 18 Türk Adasını işgal ederek ada sayısını 14+18=32’ye çıkarmıştır. Sorunun diplomasi yoluyla çözülmesi en uygun hareket tarzıdır. Ancak sorun diplomasi yoluyla çözülemezse kuvvet kullanılması kaçınılmazdır.

ÇEVİKÖZ, ADALAR HAKKINDA SORU ÖNERGESİ VERİLMESİNİ İSTEMİYOR !...

Ünal Çeviköz, partisinin milletvekillerinden Ege adalarıyla ilgili herhangi bir soru önergesi verilmemesi gerektiğine” işaret etti. Çeviköz, “Bu konuda soru önergesi vermemiz iktidarı sıkıştırmaktan çok, bizi zor durumda bırakabilecek bir durum oluşturmaktadır” dedi. CHP’li Çeviköz, Dışişleri Bakanlığı’nın Ege Adaları konusundaki önergelere uluslararası hukuk çerçevesinde Türkiye’nin durumuna zarar vermemesi için yanıt vermeyeceğini dile getirdi.

AKP Hükümeti’ni denetleme yollarından birisi soru önergesidir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçiş ile birlikte Meclis’in etkinliği azalmıştır. Çeviköz, soru önergesi verilmesini engelleyerek AKP Hükümetinin tamamen denetimsiz kalmasını istiyor. CHP Milletvekillerinin, adaların işgali konusunda soru önergesi vermelerinden Ünal Çeviköz ile birlikte Yunan Hükümeti de rahatsız. Yunanistan’ın Ankara Büyükelçisi Loukakis, 2016’da CHP Genel Merkezi’ne gelerek, “Lütfen, CHP adalar konusunu gündeme getirmesin. CHP, ekonomiyi eleştirsin, eğitimi eleştirsin ama adalar konusunu eleştirmesin. Bu talep hükümetimin talebidir.” dedi.

Sn. Kılıçdaroğlu ve CHP Milletvekilleri, Yunan Hükümeti’nin bu taleplerine ve telkinlerine boyun eğmeyerek vatan topraklarına sahip çıktı. İYİ Parti Genel Başkanı Sn. Meral Akşener ve İYİ Parti Milletvekilleri de vatan topraklarına sahip çıkıyor. Daha önceleri MHP Milletvekilleri de soru önergesi vererek adalarımıza sahip çıkmıştı.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Ünal Çeviköz’ün adalar hakkında gündeme getirdiği tamamen yalan ve toplumun kafasını karıştıran iddiaları yukarıda sunulan bilgi ve belgelerle tamamen çürütülmüştür. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, bakanlık internet sitesinde ve basın üzerinden cevap veremediği konuları bilgi  notu haline getirerek Çeviköz üzerinden servis ettiği anlaşılmaktadır.

Çeviköz’den cesaret alan Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias da Türkiye’nin 3 milin ötesinde egemenlik hakkının olmadığını iddia etmiştir. Türk basınında küstah bakan olarak tanımlanan Dendias ile Çeviköz arasında hiçbir fark yoktur.

yalim-31.jpg

Yunan Başbakanı Çipras’ın dahi savunamadığı konuları Çeviköz’ün savunması dikkat çekmektedir. Çeviköz’ün hem AKP Hükümeti’nin hem de Yunan Hükümeti’nin sözcülüğünü yaptığı ve her iki hükümet tarafından kullanıldığı açıkça görülmektedir.

Çeviköz’ün tamamen yalan iddialarına itibar edilmemelidir. Vatan topraklarına sahip çıkmak milli bir görevdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.