1. YAZARLAR

  2. Yaşar KARNAP

  3. Neden Anlaşamıyoruz
Yaşar KARNAP

Yaşar KARNAP

Ortakses
Yazarın Tüm Yazıları >

Neden Anlaşamıyoruz

A+A-

Her çalışan gibi ben de yıllık izin hakkımı kullanmaya başladım. Aslında buna izin değil “kendini yenileme süreci” diyorum. Bu süreci bazen sevdiğim insanlarla birlikte bazen kendimle geçirdiğim günler olarak değerlendiriyorum. Bugün de öyle bir gün kendimle baş başa kalıp öz eleştiri yapma fırsatım doğuyor ve aklıma takılan ilk şey ‘neden anlaşamıyoruz’ oluyor.

Ülke olarak anlaşa mamaya 1940’lı yıllarda başladık. 2. Dünya savaşı sonrasında ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketi olan Marshall Planı, 1947 yılında aralarında Türkiye’nin de bulunduğu ülkelere önerildi ve 1948 yılında bu çerçevede ilk borçlanmasını yaptı. 1950 yılında Demokrat Partinin iktidar oluşu ile daha fazla borçlanma karşılığında uçak sanayinin kapatılması bunu izleyen birçok yaptırımla 1960 yıllara gelindi.  Bu süreci uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. ABD’li Yahudi bankacı David Rockefeller’in itiraflarını anlattığı bir yazı dizisinde söylediği söz her şeyi iyi anlatıyor kanısındayım. Rockefeller itiraflarında, “ Türkiye’ye Adnan Menderes zamanında Marshall Yardımı ile el attık.” Bu yardımların doğurduğu sonuçlar anlaşa mamaya başladığımızın ilk işareti olarak tarihteki yerini aldı.

60’lı, 70’li, 80’li yılları anlatmama zaten gerek yok dünyayı kasıp kavuran kapitalist baskıların doğurduğu komünizm akımı hızla yayılırken, kapitalist sistem karşı durmak için milliyetçilik dincilik gibi argümanlarla toplumları ayrıştırıyor hatta bir birleri ile çarpıştırıyor sonuçta darbeler yapıp ülkeleri yeniden dizayn ediyor. Bu dalganın son sahnesi malumunuzdur ki 1980 darbesi ile sonuçlanmıştır. Aslında bu final sahnesi değil sonun gelmesi için yapılan bir hareketti ve bugün bunu çok daha iyi çözümleye biliyoruz.

80 sonrası dizayn edilen yeni siyasi yaşam ülkedeki kapitalist sisteme karşı gelen her kesimi sindirmesi yeni nesillerin daha az özgürlükçü ve daha fazla biat kültürüne sahip olmasını sağladı. 2000’li yıllara kadar bu süreç böyle işlerken toplumun içinde bulunduğu anlaşamama faktörleri çoğaltıldı işin içine terör dahil edildi, din çok daha aktif ayrıştırıcı rolünü üslendi sonuçta 2002 de, tıpkı 1950 de olduğu gibi yine ABD’nin sözcüleri iktidarı ele geçirdi.

2002 den sonra yaşananları hepimiz biliyoruz. Askeriyeyi Ergenekon, Balyoz gibi davalarla parçalayıp yok ettiler. Görevleri tamamlanınca “kandırıldık” deyip kaldıkları yerden devam etmeye başladılar. O davalardaki haksızlıklar sonucu hayatına kıyanlardan tutun itibarı yok olanlara kadar birçok kişinin hayatını karartılar ama ne yazık ki toplum buna bile sesini çıkaramadı. Egemen güçlerin asıl amacının bu olduğunu anlayamadık işin can alıcı noktası burası aslında.

Toplum öyle bir noktaya geldi ki; hükümetlerin uyguladığı politikalarını anlamıyor, çözümleyemiyor. Hadi diyelim ki, uygulanan eğitim sistemi toplumu sorgulama yeteneğinden yoksun olarak yetiştirdi ve ülkenin tarım, hayvancılık sanayi gibi tüm üretim kaynaklarının yok edilip köylünün neden şehirde yaşamaya mecbur bırakıldığını çözümleyemiyor. Ancak insan olma özelliğimizin olmazsa olmazı olan “sevgiyi” anlayamamasına bir anlam vermiş değilim. Kapitalist sistem tüketime dayalı toplum yaratırken var olan sevgiyi de yok ederek sevgisiz, bencil, kimseye tahammülü olmayan toplumlar yarattı. Hiç olmazsa sevgiye, saygıya tahammülümüz olsun bunu terk etmeyin geri kazanılması çok zordur.

Hayallerimiz aynı olmasa da aynı güneşin altındayız. Ben gölgede duruyorum sen güneşin ışığını sırtında hissediyorsun. Sen sıcak diyorsun ben üşüyorum diyorum. Aslında güneşin ikimize verdiği ısı da, ışık ta aynı tek sorun aynı noktadan güneşten faydalanmıyor oluşumuz. Bırak gelelim aynı noktaya ikimizde sıcaklığı, ışığı aynı hissedelim.  Yaşamak durumunda kaldığımız vatanımız aynı. Doğusu, batısı, kuzeyi, güneyi farklı ısıyı güneşten alsa ne olur. Aynı noktada buluştuğumuzda aynı ısıyı alacağız. Bizim güneşimiz Türkiye Cumhuriyetinin tam bağımsızlığıdır. Bu ışık tarımdan teknolojiye kadar olan bağımsızlığı kapsar. Güneşin üzerine düşen kapitalist gölgeyi bertaraf edelim tek yapacağımız şey güneşe aynı açıdan bakmak. Yeni yılda insanların aynı noktada buluşması dileğiyle;

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.