1. YAZARLAR

  2. Bahattin AYHAN

  3. Kırmızı Hatlar ve Kırmızı Barlar Sokağı
Bahattin AYHAN

Bahattin AYHAN

Ortak Ses
Yazarın Tüm Yazıları >

Kırmızı Hatlar ve Kırmızı Barlar Sokağı

A+A-

Bir zamanlar Türkiye’nin ‘’Kırmızı hatları’’ vardı. Özellikle Irak müdahalesi öncesi çok sık gündemde olan konu idi. Bir dizi olumsuz gelişmelerden sonra Türk askerinin başına çuval geçirilerek Kırmızı hatlar kavramı konuşulmaz oldu. Daha doğrusu konuşturulamaz oldu. Hani bir koyup beş alma hesapları vardı ya işte öyle bir şey. Türkiye’nin gelecekteki iç ve dış politikası 1920 lerde çizilmiş ne denmiş ‘’Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’’ söyleyen kim? Günümüzde adına bile tahammül edemediğimiz Yirminci yüzyılın, tartışmasız en büyük lideri M.Kemal Atatürk. Nerde kalmış barış hiç sorguladınız mı? Komşularla iyi geçinme yerini sıfır soruna bırakmış, hemen arkasından komşuların iç işlerine karışma ve sıfır sorun düşmanlık sorununa dönüşmüş. Tablo her geçen gün daha da ağırlaşmaktadır. Konuyu anlatan ileri görüşlü insanların tespitleri ve varsayımları da toz duman içinde yok olup gidiyor. Türkiye’nin gündeminde çözümler değil, çözümsüzlükler var.

İçki satış ve kullanışı derinden derine kısıtlanıyor ve yasaklanacak da. Doğrudur sağlığa ve kişi ekonomisine aşırısı zararlı, hatta ölümcül. Amenna. Yasaklama ile bozuk olan karneyi daha da bozmanın anlamı yok. İhtiyacı olan bir şekilde içkiyi temin edecek ve içecek. İşte İran, içki yasak ama içki kullanımı yer altında, yurt dışında kişileri cezbediyor. Yasak yerine eğitimle bu konu çözülebilir. Her konuda olduğu gibi dini enstrümanları kullanarak gerici uygulamaların anlamını anlamak zor. Hem dini kavramlar siyasette kullanılıyor hem de zarar görüyor. Yasaklarla toplum terbiye edilmeye çalışılıyor. İşler artık zıvanadan çıktı. Bundan mutlu olanlarda var elbette.

Yasakların cazibe çektiği bir gerçek. Birkaç örnek le devam edelim. Ankara’yı birkaç bölgeye böldüler. Bir bölge var ki bira satışı bile yapılmıyor. Mevcut olan alkol satan dükkanlar tahrip ediliyor, sahipleri tehdit ediliyor ve dükkanı kapatmak zorunda kalıyor. Diğer taraftan kısıtlı da olsa alkol satan bölgelerde var. Henüz ikindi vakti sokakta yürüyorum. Arabadan üç genç indi. Aralarında ‘’Off be şurada bir keyfimizce bira içelim, lanet olası mahallemizde her şeyimiz kısıtlı’’ diyerek bara daldılar. Özetle içecek olan bunu bir şekilde içecek. Yasaklarla dikta ve derebeylik yönetimini yaratmanın hiçbir anlamı yok.

İran veya Ortadoğu ülkelerinden, Arabistan’dan Türkiye’ye gelenler var. Hava alanına indikten sonra kişilerin fiziksel görünümleri 180 derece değişiyor. Barlarda, pavyonlarda, zevkte sefada birkaç gün geçirip tekrar yurtlarına dönüyorlar. Tabi bayanlar kapanarak, erkekler şalvar giyerek. Aynı şekilde Türklerde yurt dışına giderek kumar oynuyorlar, bunaldıkları ortamdan uzaklaşıp gönüllerince gezip tozuyorlar. Turist rehberimiz anlatmıştı. Amsterdam’da 40 kişilik bir kafileyi gezdiriyorum. Dikkati çeken destinasyonları bitirdik ve serbest zaman bıraktım. Otobüste bu zaman içinde nerde alış veriş yapacaklarını, gidilebilecek veya merak edilen bir iki yeri anlattım. Bu arada Kırmızı sokaktan bahsettim. İçlerinden birisi ‘’Biz alış veriş yapmayacağız bizi oraya götür’’ dedi. Bende başka gelen var mı diye sordum. Kafilenin tamamı evet diyerek seslendi. Firesiz Kırmızı sokağın yolunu tuttuk. Başka bir olayda ‘’Namazımı kılacağım nerde kılıyım’’ oldu. Bu tür taleplere alışkın olduğumdan, eğer gidilen yerde cami, mescit varsa orayı tarif ederim. Gidenler gider ve kararlaştırılan saatte buluşup turumuza devam ederiz.  Bana olay garip gelmedi nerde olursa olsun Türk kafilelerinin kırmızı merakı var. Türkiye’de ki mahalle baskısı nedeniyle bu merak gittikçe de artıyor. Halk tercihini yapmış durumda. İnanç turizmi için gidilecek yer belli, gezmek, eğlenmek için gidilecek yer belli. Hangi amaçla gidiyorsan, çoğunluk gidenlerin isteklerine uymak zorundasın. Uymuyorsan orada işin ne be kardeşim.

Yeni bir sosyal ortam yaratılırken başka bir ortama da davetiye çıkarılıyor. Normal karşılanan ve günlük yaşantıyla özdeşmiş hal ve hareketler psikolojik baskı veya alınan tedbirlerle yer altına iniyor. Bu da toplumu yaralıyor. Eğer sen modern yaşama karşı isen, olabilirsin. Başkasının yaşamından ve yaşam tarzından sana ne? Aynı şekilde modern yaşamı benimseyenin dini yaşamı benimseyenlerin yaşam tarzından sana ne. Demokrasi, eğer varsa tabi farklı düşünce ve kültürlerin bir arada yaşaması değil mi? Sorunumuz burada. 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.