1. YAZARLAR

  2. Halil KONUŞKAN

  3. İyi de eşbaşkan efendi…
Halil KONUŞKAN

Halil KONUŞKAN

YAD Genel Başkanı
Yazarın Tüm Yazıları >

İyi de eşbaşkan efendi…

A+A-

İŞİD’in saldırıları sonucu zor durumda kalan Kobani bölgesi için HDP eşbaşkanı Selahattin DEMİRTAŞ, Türkiye’nin ağır silahların sınırdan geçişine izin vermesini talep ediyor ve eğer Azeriler zor durumda kalsaydı böyle olmayacağını Türkiye’nin Azerilere yardım edeceğini söylüyor. Ona göre Türkiye ayırım yapmayacaksa Suriye Kürtlerine yardım etmeliymiş…

 

İyi de eşbaşkan efendi!

 

Öncelikle Türkiye Irak Türkmenlerine, Suriye Türkmenlerine ve Azerilere sizin talep ettiğiniz şekilde bir destek hiç vermedi. Azerbaycan’a iki helikopteri bile çok gördü. Kıbrıs Türkleri hariç dış Türklere askeri ile silahlı destek yapmadı.

 

Karabağ, Çeçen, Kosova ve Bosna-Hersek savaşlarında mağdur durumda kalanlara silah gönderildi, askeri eğitim verildi.

 

Siz kendinizi Türk olarak kabul etmiyorsunuz, Çeçen, Arnavut ve Boşnakları da Türk olarak kabul etmiyorsunuz. Ama Türkiye onlara yardım etti.

 

Tarih boyunca kafkaslardan ve balkanlardan gelen göçmenlere ve Birinci Körfez savaşı sonrasında Saddam’dan Türkiye’ye kaçan Kürtlere de sınırlarını açtı. En son Suriyelileri ülkemize kabul etti.

 

En mühimi ise Türk milleti Afgan, Filistin, Çeçen, Arnavut ve Boşnak kardeşleri için meydanlara indi, psikolojik destek verdi.

 

Şimdi aynı desteği niye Kobani’den esirgiyor? Hiç düşündünüz mü?

 

İyi de eşbaşkan efendi!

 

Biz sadece Kürtlere değil bütün mazlumlara kucakta açarız, her türlü yardımı da yaparız. Diyelim ki, Kobani’ye yardım ettik. O zaman Türk halkı, benim bayrağımı yakan, askerimi şehit eden, belediye otobüslerini kundaklayan, öğretmenlerimi katleden, daha siz bu beyanatı vermeden bir kaç gün evvel Türk askerini taş yağmuruna tutan, siz bu beyanatı verdiğinizin akabinde üç polisimizi şehit eden ve hali hazırda Türk milletine her türlü hakareti yapan bölücülerin kontrol ettiği Kobani’ye niçin yardım edildiğini sorgulamayacak mı?

 

İyi de eşbaşkan efendi!

 

Biz ayrımcılık yapmayalım hatta Kürtler için pozitif ayrımcılıkta yapalım da siz bölücü söylemlerinize devam ederken mali özerklikten bahsederken, Ağrı’da heykelleri indirmekten dem vururken bu ayrımcılığı hangi akla hizmet ederek uygulayacağız, bunu millete ve tarihe nasıl açıklayacağız?

 

İyi de eşbaşkan efendi!

 

Madem bizden yardım isteyecek kadar sıkıştınız, niye yediğiniz kaba etmekte ısrarcısınız? Niye 12 eylülün hatalı Kürtçe konuşma yasağı kalkalı çok olduğu halde, bunu Türk milliyetçileri dahil kimse tasvip etmediği halde, sözde çözüm süreci adı altında andımız kaldırıldığı halde, “Ne mutlu Türk’üm diyene!” tabelaları kaldırıldığı halde, belediye binalarına Kürtçe isimler astığınız halde, televizyonlarda Kürtçe yayın yapıldığı halde bütün bunlar ve fazlaları ile yetinmeyip alınan tavizlerin pkk’nın dağa çıkması ve silah zoru ile alındığı tezini işleyip halen milleti bölmeye niye devam ediyorsunuz?

 

İyi de eşbaşkan efendi!

 

Diyarbakır sokaklarında Ermeniler lehine gösteri yaparken, ülkede ki bütün azınlık psikolojisi içinde olanları etrafınızda toplarken, Türkiye’nin düşmanları ile işbirliği içine girerken, Türk milleti ile kader birliği içinde olabileceğinizi, Türkler olmadan iyot gibi açıkta kalacağınızı hiç düşündünüz mü?

 

İyi de eşbaşkan efendi!

 

Keşke! Siz de bazı kültürel haklarınızın ihlal edildiğini düşündüğünüzde, bazı haksızlıklara uğradığınızı düşündüğünüzde –ki bu haksızlıklara Türkler de uğradılar- Bulgaristan’da ki Türkler gibi silahsız bir hak arama yoluna gitseydiniz. Biz de o zaman sizden evvel Kobani’ye yardıma koşsaydık?

 

Misak-ı milli sınırları içinde olan bitene taraf olsaydık. Siz de seksen milyonluk büyük bir devletin mensubu olmanın gururunu ve güvenini yaşasaydınız. Kendinizi ayrı millet saysanız dahi keşke kalleşlik yapmasaydınız, arkadan vurmasaydınız, ocaklara ateş salmasaydınız, elektrik çalmasaydınız, Gebze-Harem minibüslerinde hırsızlık çeteleri kurmasaydınız, uyuşturucudan rant elde edip mafya kurmasaydınız biz de size saygı duysaydık.

 

Keşke tek başına kalınca veya güçsüz olduğunuzda köpekleşen ama etrafınıza üç-beş kişi topladığınızda zalimleşen bir yapı sergilemeseydiniz bizde size sempati besleseydik.

 

Ama olmuyor, eşbaşkan efendi bu şartlarda insan fıtratı gereği şirrete sevgi duymayı engelliyor.

 

Şimdi, tarihi kırılmadan bahsediyorsunuz. Kardeş ise kardeşliğin günü bugün demeye getiriyorsunuz.

 

İyi de eşbaşkan efendi!

 

Keşke, kardeş olmanın kıymetinin bilseydiniz, kardeşlik hukukunun gereğini yapsaydınız.

 

Keşke Karabağ işgaline karşı bizimle birlikte meydanlarda olsaydınız, keşke Ermenileri haklı bulan beyanatlar sizlerden gelmeseydi, keşke Yunan elçiliğine sığınmak durumunda kalmasaydınız, keşke Kürtçe’nin eğitim dili olmasını savunurken İran’da da Türkçe’nin eğitim dili olması gerektiğinden bahis açsaydınız, keşke Doğu Türkistan’da ki zulme en azından cümlelerin arasından değinseydiniz.

 

Yarın İŞİD’in bize de vuracağını o zaman sizin ön saflarda olacağınızı söylüyorsunuz.

 

İyi de eşbaşkan efendi!

 

İŞİD Türkmenlere saldırırken sizi göremedik, gayya kuyusuna mı girmiştiniz?

 

Keşke, Irak’ta Amirli’de Türkmenler kuşatıldığında sizden bir ses işitseydik, bir yardımınızı duysaydık, keşke Tel-Afer’e karşılıksız yardıma gitseydiniz, size yardım ederiz ama silahlarınızı bırakın demeseydiniz.

 

Merak etmeyin, bizim dünyada düşmanımız çok ama düşmanlarımızın bazıları Gazi Osman Paşa’nın kılıcını kendisine geri verebilecek kadar mert düşman olabiliyor, bize saygı duyan düşman olabiliyor. Biz bu saygıyı beşbin yıllık mücadelemiz ile elde ettik.

 

Kendi kuyunuzu kendiniz kazdınız, şimdi kendiniz kuyudan çıkınız, kendi kefeninizi kendiniz yırtın. Biraz utanmanız arlanmanız olsun da kanını döktüğünüz Türk’ten yardım istemeyin.

 

Zira namert düşmana da dosta da ihtiyacımız yok!

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.