1. YAZARLAR

  2. Ercüment TUNÇALP

  3. Hollanda nasıl başardı?
Ercüment TUNÇALP

Ercüment TUNÇALP

Ortakses
Yazarın Tüm Yazıları >

Hollanda nasıl başardı?

A+A-

Yüzölçümü 42 bin kilometrekare, nüfusu 17 milyon. Konya ilimiz büyüklüğünde ama Avrupa’nın en yoğun nüfusuna sahip. Bu kadar insanın Konya’da yerleşik olduğunu gözümüzde canlandırabilirsek, şaşırmaya şimdiden başlayabiliriz. Zira bu dar coğrafyaya sığdırılmış bir o kadar da sıradışı başarı var…

ABD’den 230 kat, Türkiye’den 19 kat küçük olan Hollanda, dünyanın en büyük 2'nci tarım ihracatçısıdır (ABD’nin ardından). Geçen yıl 94,5 milyar euroluk tarım ürünleri ihracatı gerçekleştirmişler. Bizim gıda ve tarım ürünleri ihracat rakamımız 18 milyar dolar, ithalatımız ise 12 milyar dolardır.   

Avrupa’nın en büyük, dünyanın 3'üncü büyük limanına (Rotterdam) sahipler. 

Dünyanın tarım alanındaki en başarılı eğitim kurumu olan Wageningen Üniversitesi ile övünürler. Bazı ülkeler öğrenci göndermek için yarışıyorlar. Üniversitenin 100’den fazla ülkeden 12 bin öğrencisi bulunuyor. Her dersin laboratuvarı var. Öğrenciler rapor hazırlamaya ve sunum yapmaya mecburlar.

Dersi derste öğrenmek ve ilk günden sahada sorumluluk üstlenmek böyle mümkün oluyor. Ezberin olmadığı yerde de yaratıcılık öne çıkıyor.   

Bu sayede Hollanda’nın büyük bir bölümünde kurulmuş seralarda en gelişmiş teknoloji kullanılıyor (iş gücü düşük). Birçok sera ve tarlada drone ve sürücüsüz traktör kullanımı yaygın. Su kullanımı normalden yüzde 90 daha az. Ülkede pestisit gibi zirai ilaç kullanımı neredeyse sıfıra yakın. Ekili arazilerden dönüm başına alınan ürün rekoltesi, diğer ülkelerde alınandan iki kat daha fazla. (Kaynak: Euronews) 

Sonuçta; tarımsal bilgi zenginliği, ticaret uzmanlığı, kooperatifleşme, Ar Ge, doğru pazarlama stratejileri, sürdürülebilir tarım politikaları, kaliteli ürün, yüksek rekolte, düşük maliyet ve ürün güvenliği başlıkları verimlilikte rakipsiz kalmalarını sağlıyor. Her başlık ayrı bir yazının konusu olabilir. 

2019 Yılı ‘Küresel İnovasyon Endeksi’nde ilk 5 ülke arasında (İsviçre, İsveç, ABD, Hollanda, İngiltere) yer alıyorlar. Türkiye bu endekste 49'uncu sıradadır.    

2019 Yılı ‘Küresel Rekabet Endeksi’nde ilk 5 ülke arasında (Singapur, ABD, Hong Kong, Hollanda, İsviçre) yer alıyorlar. Türkiye bu endekste 61'inci sıradadır.   

Bu kadar küçük bir ülkenin bu sonuçlara ulaşmasında, aşılması gereken çok büyük engeller de vardır. Deniz seviyesi altındaki topraklarını kurtarmak için su ile yaptıkları savaşı kazandılar. Önce kuzey denizine set çektiler. Sonra da ülke topraklarının yüzde 20’sini, bataklıkları kurutarak elde ettiler. En önemli havaalanları Schiphol, deniz seviyesinin 4 metre altında bulunuyor.  

Halâ iklim değişikliği sebebiyle deniz seviyesi yükseldikçe setlerin yetersiz kalma ihtimali vardır ama onların mücadeleyi bırakmaya niyetleri yoktur.  

Hiçbir başarı tesadüfen oluşmaz. Çalışıyorlar ve başarıyorlar. 

En önemli tarımsal ürünü çiçektir ve dünyanın en büyük çiçek üreticisidir. Anavatanı Türkiye olan laleyi meşhur eden ülke olduğunu da söylemezsek olmaz. Peynirde de küresel şöhrete sahipler. Yıllık 732 bin ton üretimlerinin yarısını ihraç etmekteler. Gouda ve Edam en fazla ihraç ettikleri peynirlerdir. İsimlerini aynı adı taşıyan iki güzel kasabadan almışlardır.   

Elbette tarımsal başarıya götüren alt yapıda yaşam tarzlarının da önemli rolü vardır. Örneğin elektrikli trenler yüzde 100 enerjisini rüzgar güllerinden alıyor. Hava temiz, ulaşım maliyeti ise düşüktür. Her kişinin 2-3 bisikleti olup, en yaygın kullanılan araçtır. Ülke genelinde elektrikli otomobil kullanımını teşvik eden hükümet, yaptığı yatırımlarla 50 metre arayla şarj istasyonları kuruyor. Bisiklet yollarını güneş panelleri ile kaplıyorlar. 

İşte bir başlık daha çıkarttık; yenilenebilir enerji hamlesi…      

Doğadaki kaynaklardan elde edilebilen ve doğa tarafından devamlı takviye edilen güneş ve rüzgar enerjisini kullanarak, bir taraftan verimliliği artırırlarken, diğer taraftan da dünyanın geleceğine cüsselerinden fazla katkı sunuyorlar. 

Çok kullandıkları; “Dünyayı tanrı yarattı, Hollanda’yı ise Hollandalılar” sözü özgüvene tavan yaptırıyor. Avrupa’nın en özgür, en güvenilir, en doğal, en tarihi özellikler taşıyan ülkesidir. Nüfusundan fazla turist (19 milyon) ağırlıyor.  

En fazla ziyaret ettiğim ama tekrar tekrar gitmek istediğim bir ülkedir. Bitişik nizam, az katlı, üçgen çatılı, su kanalları boyunca sıralanan Amsterdam evleri de  kendilerine özgü mimarisiyle fark yaratan karakterlerinin bir başka yansımasıdır. Sadece Amsterdam’da 1280 köprü ile süslenen 165 kanal içinde demirlemiş 2500 tekne-ev bulunuyor. Ve bunların sayısı zaman içinde sürekli  artıyor. Varlıklı oldukları halde rutubetli ve minimal yaşamı kabullenmeleri de saygıyı hakediyor. 

‘Ticaret Uzmanlığı’ genel kabul görmüş bir başka özellikleridir. Dünyada non food (gıda dışı) ürünlerinin yüzde 80’i Çin’de üretilir. Ancak toptan ticaretin merkezi Hollanda’dır. Avrupa’nın süpermarket ve yapımarketlerinde görülen non food ürünlerinin önemli kısmı Hollanda’dan dağılır. Sık ziyaretimizin ağırlıklı sebebi de budur. 

Peki satınalmalar neden Çin’den değil de Hollanda’dan ?  

Örneğin 500 adet mangal alacaksınız, Hollandalı şirket Çin’de bir defada 100.000 adet mangal ürettirdiği için oldukça ucuz fiyatlara ulaşıyor. Bu farkı da müşterisi ile paylaşıyor. Bu model, şirkete para kazandırırken perakendeciye de fiyat avantajı sağlıyor. Ve de Çin’deki gibi asgari sipariş şartı yok, ürünleri birçok noktadan toplama zorluğu da yok. Konteyner bazında istediğiniz kadar çeşidi istediğiniz miktarda alma imkanınız bulunuyor, hem de daha ucuza…

Sadece Avrupa'da 24 ülkede ofisi olan, Orta doğuda, Afrika’da ve Güney Amerika’da faaliyet gösteren Avrupa'nın en büyük ihracatçılarından biridir, 30 bin çeşidi yöneten 83 yıllık Koopman…

Hollandalı bira üreticisi Heineken 70’den fazla ülkede 140’ı aşkın bira fabrikasıyla dünyada 3. sırada bulunmaktadır. 

Nüfusumuz bu ülkenin 5 katı iken, topraklarımız tam 19 katıdır. İklim şartlarımız daha uygun, endemik çeşitliliğimiz daha fazla ve dededen kalma yerli tohum avantajımız var. Tarımsal arazilerimiz onların yaşadığı tehditlere açık değil. Senede 3 mahsul aldığımız bölgelerimiz bulunuyor.   

Dolayısıyla, “100 milyon olduğumuzda kendimize yetemeyiz” tezi çürüyor.  

Sadece; onlar ekilebilir topraklarını korurlarken ve suyun içinde yaşamaya razı olurlarken, biz beton sevgimizle en verimli alanlarımızı konut ve fabrika ile dolduruyoruz. Elbette pişman olacağımız günleri sessizce bekleyemeyiz. 

Büyük Atatürk, “köylü milletin efendisidir” sözünü boşuna söylemedi. Sadece bu sözün içini dolduracak gayret gerekiyor. Önce terkedilen tarım arazilerine çiftçinin dönüşü sağlanmalı, sonra da hazine arazileri tarıma açılmalıdır. Ekecek insanı bulamazsak araziler boş kalır. Bu şartlar acilen oluşturulmalıdır.     

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.