1. YAZARLAR

  2. Murat OSKAY

  3. Gündeme dair iki mesele
Murat OSKAY

Murat OSKAY

Platform
Yazarın Tüm Yazıları >

Gündeme dair iki mesele

A+A-

Sevgili okuyucular uzun zamandır işlerimizin yoğunluğu sebebi ile yazmıyorduk, daha doğrusu yazmaya fırsat bulamıyorduk.

Ancak arada bir gözlemlerimizin kayıt altına alınmasının da öncelikle kendim, sonra bir tarihçi geleneği olarak geleceğe dair not düşme açısından önemli buluyorum.

Bu haftaki yazımızda, yerel ve genel siyaset olmak üzere iki konuya temas etmeye gayret edeceğiz.

BAŞBAKAN MERAL AKŞENER

Genel siyasete dair tüm Türkiye'yi ilçe ilçe dolaşan vatandaşın sorunlarını yerinde görerek dinleyen sayın Meral Aksener’in gündemin başat konusu haline gelen Başbakanlık konusuna değinmeden geçemeyeceğim. Meral Akşener’in Başbakanlığa talip olduğunu ifade ettiği TV programı sonrası oluşan gündem, son günlerin tüm yorumcuları, siyasetçileri  ters köşe yapan çıkışı olarak görünmektedir.

Hiç kimsenin aklına gelmediği bir durumda, tam da "Millet İttifakı'nın adayı kim?" yada "kimler olmalıdır" tartışmalarının en göbeğindeki isim olarak bunu ifade etmesi çok yönlü değerlendirmeleri de beraberinde getirmiştir.

Birincisi Millet İttifakı'nın elini rahatlatan bir açıklama olduğu kadar sembolik cumhur adayı vurgusu ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme de kararlı bir vurgu yapmıştır. Hatta bu hususta partili cumhurbaşkanına karşı partisiz ve sembolik bir cumhurbaşkanı seçilmesi konusunda son noktayı koyan, kırmızı çizgi belirten bir açıklama olmuştur. Bu çıkış, muhalefetin parlamenter sistem konusundaki kararlılığı ve samimiyeti açısından tartışmalara son noktayı koymuştur.

Bu noktadan itibaren CHP, Saadet, Demokrat Parti, DEVA ve Gelecek Partisi de bunu hesaba katarak çalışma yapmalıdır. Çünkü Millet İttifakı adına kabul edilmelidir ki en güçlü isim fedakarlık yaparak ve çizgileri netleştiren bir açıklama yapmıştır. Bu süreçten sonra hiç kimsenin partizanca ve ideolojik hesaplar yapmasına müsaade edilmemelidir. Ayrıca Meral Akşener Cumhurbaşkanlığı için adı geçen en güçlü isimlerden en önemlisi olarak yaptığı bu fedakarlıkla Başbakanlık yolunda çok önemli de bir adım atmıştır. Bu ciddi bir risk ve fedakarlıktır. Muhatapları tarafından asla göz ardı edilmemesi gereken bir husustur.

HALKIN BAŞKANLARI VE SOSYAL BELEDİYECİLİK

İkici konumuz ise Millet İttifakı belediyelerin gayet başarılı, tutarlı, ilkeli, şeffaf, hesap verebilir, sosyal politika esaslı çalışmalarına dair bir iki paragraf da olsa söz etmeden geçemeyeceğim.

Gündemi iyi takip eden Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu ve Muhittin Böcek başta olmak üzere Millet İttifakı büyükşehir belediyeleri güncel sosyal yara ne olursa olsun anında çözüm üretmek için çırpınıyorlar.

Yangın, sel, deprem gibi sürekli yüzleşmek durumda olduğumuz çevre ve doğa olaylarına bağlı afetler acil ve çabuk çözüm üretmeyi gerektiren hayati öneme sahip konulardır. Bu hususta hem mücadele, hem yaraların sarılması hususunda büyükşehir belediye başkanları basta olmak üzere birbiriyle koordineli bir şekilde çok hızlı hareket etmekte ve çözüm odaklı çalışmaktalar. En son Manavgat yangınında ne kadar hızlı organize olunduğunu ve bir birine yardımların ne kadar hızlı organize olduğunu sahada bire bir gözlemlemiş bulunuyorum.

İstanbul, İzmir, Ankara başta olmak üzere aynı gün itfaiye ve araç gereç desteğini, gecenin bir yarısı kalabalık bir ekiple gelen İstanbul ekibinin yol yorgunu olmasına rağmen asla dinlenmek istemediklerini acilen sahaya inerek yangınla mücadele etmek istediklerini bire bir gözlemledim.

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek daha yeni tedaviden çıkmış, ölüm kalım mücadelesinden yeni kurtulmuş ve hala ayakta tedavisi devam eden bir durumda olmasına ve doktorlarının yangın bölgesine gitmemesi gerektiğini ısrarla söylemesine rağmen yangın süresince hemen hemen her gün yangın bölgesindeki ekiplerinin başına gitmiş, tüm gelişmeleri yerinde takip etmiş, an be an aksaklıklara müdahale etmiştir. Hatta bundan dolayı yangın sonrası 4-5 gün evde tedavi altına alınmıştı. Sayın başkan, lütfen dikkat ediniz. 'Sağlığınız önemli' diyen yakınlarına ve kurmaylarına cevabı ise anlamlı, manidar ve bir o kadar da duygu yüklüdür.

"Ben ve kardeşlerim ineğin sütü, tavukların yumurtası ile okullarımızı okuduk, bir ineğin, koyunun, keçinin tavuğun bir köylü için ne ifade ettiğini, ne kadar değerli olduğunu bilirim. Mal canın yongasıdır. Ayrıca yangın bölgesini gezerken gördüğüm yanmış buzağılı inek yangın boyunca her gece rüyalarına giriyor. Benilleyerek terler içinde uyanıyor, onun için her gün yangın bölgesinde koordinasyon merkezinin başına geliyor..."

Aynı Muhittin Böcek sabah 05.00'de uyanıyor, kafasına takılan bir konuyu, gördüğü bir aksaklığı yada aklına gelen aciliyeti olan bir talimatı güneşin doğusunu bile beklemeden ya bir genel sekreter yardımcısını, ya bir daire başkanını, ya bir müdürü bir anda arayıveriyor. "İşte halkın içinden, sahadan yetişerek gelenler böyle oluyor" dedirtti. İşte onun için sosyal politika üretmek için, milletin derdiyle dertlenen bir anlayış ve algılamaya sahip olmanız gerekiyor.

Bir diğer mesele ise üniversiteler yüz yüze eğitime geçiyor olmasıyla beraber oluşan öğrencilerin barınma sorunudur. Pandemi dolayısıyla geçen sene yüz yüze eğitim olmadığı için 2 senenin öğrencisi kayıt için geliyor, yüz yüze eğitim elbette ev, apart yurt, barınma sorununu beraberinde getiriyor. Bu sefer Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş, Muhittin Böcek, Tunç Soyer gibi büyükşehir belediye başkanları parklarda yatan, yer bulamayıp okul kaydını yapıp dondurmak zorunda kalan çocukları, ev-yurt aramaktan perişan olmuş ana babaları görüyor ve hemen acil çözüm için bir çok binayı öğrencilerin konaklamasına açıyorlar yada İstanbul ve Antalya gibi doğrudan yurt açıyorlar.

Kısacası ana baba olan herkes için en kıymetli hazinesi evladıdır. Binbir meşakkatle büyüttüğü-okuttuğu çocuğu artık üniversite sınavını kazanmış, okuyacak ve meslek sahibi olma, hayatına yön verme yolunda en önemli ve son adımını atacaktır. Bu çocukları ana-babalar binbir maddi zorluğu aşarak bu noktaya kadar getirmiş fakat barınma sorunu yüzünden ya kayıt sildirecek, ya da kayıt donduracak duruma gelmiştir. Tam bu noktada bu ana babalara ve çocuklarımıza sağlanacak bir barınma imkanı binlerce km yoldan, köprüden, alt geçitten çok çok daha elzem ve önemlidir. Bu çocukların, anne babaların duası emin olun bu başkanlarımıza yeter de artar. Bu dualar inanın en içten dualardır. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ederim.

Kıymetli dostlar artık dünyanın gelişmiş hiçbir ülkesinde belediyecilik söz konusu olduğunda yol, bina, köprü, altgeçit üst geçit yapan müteahhit bir anlayış aklımıza gelmemeli. Belediyecilik kentlilik bilincinin oluşmasındaki tüm faktörlerin en baş aktörüdür. Kültür, sanat, sosyal yaşam, dezavantajlı grupların desteklenmesi, şehir hafızasının doğru ve bilimsel yöntemlerle oluşturulması kısacası vatandaşın sosyal yaşam içindeki tüm ihtiyaçları ile doğrudan alakalı kurumlardır. Bunun içindir ki belediye başkanları yaşadığı kentin sosyal yaşamının içinden gelen, her kesimin yaralarına dokunabilecek, sosyal algıları açık, hızlı ve sonuç odaklı çözüm üretebilen insanlardan olması gerekmektedir. Bunun en güzel ve bariz örneği olarak Muhittin Böcek, Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu’nu yakından takip eden her vatandaş görebilir.

Ne diyelim inşallah şehirlerimiz; Muhittin Böcek, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu gibi yaşadığı şehrin sorunlarını bilen, yaşadığı şehrin insanını tanıyan eski tarihi ismiyle Şehr-ül Emin başkanlara emanet edilsin.

Sağlıcakla kalın, esenlikler dilerim...

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.