1. YAZARLAR

  2. Prof. Atila BİTİGEN

  3. Gettolaşma - Yabancılaşma
Prof. Atila BİTİGEN

Prof. Atila BİTİGEN

platform
Yazarın Tüm Yazıları >

Gettolaşma - Yabancılaşma

A+A-

Her şehrin kendine has yapısı ve kültürü vardır. Müziği, mimarisi, gelenek ve adetleriyle bu şehirler kendi kimliğini oluşturur. Dışarıdan göç alan şehirlerin bu kimliğini koruması için göç eden kişilerin içinde bulundukları şehirle bütünleşmeleri ve entegre olması gereklidir. Bunun içinde bir süreç oluşması gereklidir. Ancak gettolaşma sebebiyle göç eden bireylerin göç ettikleri şehirle bütünleşmeleri ve entegrasyonu mümkün olmamaktadır. Şehrin kültürüne uyum sağlamaya direnmekte ve deyim yerindeyse kaosa yol açmaktadırlar. Mesela bugün İstanbul’un şehir kimliğinden bahsetmek mümkün müdür? İstanbul’da kendi hemşerilerinin oluşturduğu mahallede yaşayan bir kişi İstanbullu kimliğini reddetmekte ve salt "Erzurumlu, Tokat’lı, Ağrı’lı" kimliğiyle yaşamayı seçmektedir.

Türkiye’de kırdan kente göç olayının genel olarak 1950’li yıllardan itibaren başladığını görmekteyiz. Ülkemizde kırdan kente göçün etkisiyle oluşan kentleşme Batı Avrupa’nın aksine sanayileşme ile paralel bir şekilde gerçekleşmemiştir. Türkiye’de hızlı kentleşme daha çok tarımda makineleşme, kır işsizliği gibi sebeplerden dolayı gerçekleşmiştir. Bu yüzden şehirlerimiz “sanayileşmesiz şehirleşme’’ veya “çarpık şehirleşme’’şeklinde diyebileceğimiz bir akıbete uğramıştır. Bunun sonucunda düzenli altyapıya sahip olmayan, sağlıksız ve hukuki olmayan gecekondulaşma yaşanmış ve şehirler işsiz ve eğitimsiz yığınlarla dolmuştur. Bunun yanı sıra şehirlerimizde ki bunun etkisini İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa gibi yoğun göç alan şehirlerde açıkça görmekteyiz, bir “gettolaşma’’ yaşanmıştır.

Bu şehirlerde kentin kimliğini yansıtan ve yaşatan kırsal nüfus mevcuttur.Ancak bu şehirler de maalesef hızla kimliksizleşmektedir.Gettolaşma şehirleri kimliksizleştirmenin yanı sıra geniş ve ciddi bir konu olan ekonomik savaşa ve güvenlik sorunlarına da yol açmaktadır. Ülkemizde halkın dilinde polisin giremediği mahalleler olarak adlandırılan yerler büyük oranda gettolaşmanın olduğu yerlerdir. Büyükşehirlerde mafyalaşma ve çeteleşmenin ana üsleri getto bölgeleridir. Gettolaşmanın önüne geçmek için göç eden kişilerin şehre uyum sağlamaları ve entegrasyonu için sosyolojik ve psikolojik olarak bu kişilere profesyonel destek sağlanması gerekmektedir. Bunun için ciddi bir kaynak ve program oluşturulmalıdır. Sağlıklı ve ‘’kimliğe’’sahip şehirler oluşturabilmemiz için çözülmesi gereken en önemli problemlerden birisi budur.

Kentte toplumsal kesimler arası iletişimin kopuk olması nedeni ile birebirine yabancılaşmış kendi gettolarında yaşayan siyasetin kutuplaştırıcı dili nedeni ile uzaklaşan sosyal gruplar yaşamaktadır. Kaynaşma bütünleşme ve adaptasyon için iletişim yollarının açık olması saygı tolerans ve hoşgörü iklimine ihtiyaç vardır. Siyasetin kutuplaştırıcı dili düşman kamplar yaratıyor önyargılar perçinleşiyor iletişimi sosyal bütünleşme ve kaynaşmayı geciktirmektedir. Nevzat Tarhan tarafından bu katmanlar arası iletişimsizliğe toplumsal afazi diye tanımlamaktadır. Toplumsal ilişkilerin bozulması toplumsal afaziyi ortaya çıkarır. Bu yolla bir grup diğer bir etnik grupla, bir cemaatin başka bir cemaatle bağlantısı bozularak etkisiz hale getirilebilir. Kasıtlı olarak yapıldığında bir toplumu savaşsız olarak istenilen bir şekle getirilebilir.

Ailede tek tip çocuk istemek gibi toplumda da tek tip insan istemek, o toplumda farklı düşünen, sorgulayan, radikal çıkışları ve keşfedici özellikleri olanlara da zarar verir. Bu durum da insanın üst yeteneklerini engellediği için toplumsal iletişime zarar verir. O toplumda zeki sorgulayan dâhileri elimizle yok etmiş oluruz.

Aşırı kültürel tutuculuk kendi kültürünü yok eder. Bu tutuculuk nedeniyle tarihte pek çok kez yok olma eğilimleri ortaya çıkmıştır. Kendi kültürünü korumak için topyekûn küreselleşmeye karşı çıkmak, kendi kültürlerini kodlarına aşırı derecede sarılmak da küreselleşmenin oyununa gelmektir. Küreselleşme artıları ve eksileri olan, teknoloji ve iletişim çağının getirdiği, dünyanın elektronik bir köy haline gelmesi sonucu ortaya çıkmış bir kavramdır. Teknolojinin kullanımına karşı çıkarak kültürü korumak mümkün değildir. Her kültürün ana çizgileri vardır. Bunlardan vazgeçilmez ama bazıları değiştirilebilir. Hedefleri, idealleri, ülküleri olan toplumların afaziyi aşması daha kolaydır (Nevzat Tarhan).

Çatışmaların büyük ölçüde anlaşmazlıklardan, anlaşmazlıkların büyük bir kısmının haksızlıklardan kaynaklandığını söyleyebiliriz. Öyle de olsa çatışma ve savaşların bazen iletişimsizlikten kaynaklandığına hükmedebiliriz. Bu durumda insanların hayatını karartan çalışmalara sürüklenmeden önce, yapılması gereken öncelikli şey, verimli ve doğru iletişim kanallarının kurulmasına çalışmak olmalıdır

Ülkemiz kültürel temelde ayrışma siyasal arenada ise rekabet yarışı bilek güreşi acımasız devam ediyor. Siyaset dili kutuplaştırıcı olunca seçmen kitlesi buz tutuyor geçirgenlik azalıyor yenilenme çözüm olmadığı için kısır çekişme kayıkçı kavgası gibi devam ediyor. Ayrıştırma değil birleştirme, kutuplaştırma değil barış hoşgörü diline ihtiyaç var. Mücadele haklar çıkarlar temelli rasyonel olmalı daha fazla özgürlük refah adil paylaşım daha yaşanabilir çevre adil hukukun üstün olduğu çağdaş bir gelecek için olmalı. Bu ise gettolarımızdan çıkıp kaynaşarak ön yargılardan arınıp saygılı hoşgörülü ve medeni bir dile yeni bir siyaset diline ihtiyaç var.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.