1. YAZARLAR

  2. Ruhittin SÖNMEZ

  3. Başardın mı be kardeşim?
Ruhittin SÖNMEZ

Ruhittin SÖNMEZ

Yazarın Tüm Yazıları >

Başardın mı be kardeşim?

A+A-

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan konuşmalarında söyledikleriyle muhalefeti de kimseye bırakmıyor.

“Yolda kimi bulursan meclis üyesi yapmayacaksın. İşi bileni alacaksın. İşi bilenlerle beraber eğer bir belediye meclisi, imar komisyonları oluşursa o zaman dikey mimari değil, yatay mimari şehirlerimizde yer alır.

Hep konuşuyoruz, Safranbolu evleri, Beypazarı... Peki, şimdi yeni yeni Safranbolular oluşturabiliyor musun? Mesele bu, bunu yapmamız lazım. TOKİ olarak bu işin savaşını 16 yıldır veriyorum. 860 bin konut yaptık.

Peki, ‘Başardın mı be kardeşim’ dersen, inanın başaramadım.

Bu cümlelerden ilkinde daha önce de ifade ettiği gibi, “yatay yerine dikey mimari ile şehirlerimize ihanet edildiğini” itiraf ediyor.

Ancak her zaman ki gibi sorumlu başkası, burada belediye meclisi, imar komisyonları..

Belediye Meclislerini işi bilenlerden seçmeyen iradenin bizzat kendisi olduğunu göz ardı ediyor.

İkinci cümlede ise şehircilik açısından örnek gösterdiği Beypazarı Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş’ın eseri. Mansur Yavaş ise AKP’li değil, CHP adayı.

Bunu nasıl söyleyebildi diye düşünmeyin, muhtemelen AKP Belediyelerinden bir örnek bulamamıştır.

Üçüncü cümle samimi itiraf ve özeleştirinin zirvesi: Peki, ‘Başardın mı be kardeşim’ dersen, inanın başaramadım.

Yorum sizin.

***

ŞU PARA VAR YA NELERE MUKTEDİR?

Tayyip Erdoğan 17 senedir Türkiye’nin, ondan önceki yaklaşık beş sene de İstanbul Belediyeciliğinin tek sorumlusu.

Erdoğan anlatıyor, bakın bu yıllarda kapitalizm neler yapmış?

“Denizlerimizin kenarlarında, orman alanlarımız, buraları betona, toprağa çevirme gayreti içinde olanlar var. Ya şu para var ya, nelere muktedir. Bu kapitalizm nelere muktedir.

Orman morman ne var ne yok kesiyor, atıyor, götürüyor. ‘Oraya ben bir dikey mimari yapayım, malı götüreyim’. Yapılan bu.

Doğa şöyle olmuş, böyle olmuş umurunda değil. Bize de örnek veriyor, Manhattan şöyle. Ya bırak, batsın senin Manhattan’ın. Bizim medeniyetimizde ne diyor, ona bakalım, ona göre yapalım. Sanki orada yaşayanlar çok mutlu. Değiller.

Çevre Şehircilik Bakanıma da söylüyorum. Kimsenin gözünün yaşına bakma. Yıkmaksa yıkacağız. Ama daha önce bu müsaadeyi almış, orada yapacak bir şeyimiz yok, hukuken bitirmişler bu işi. Ama böyle bir şey olmamışsa kesinlikle müsaade yok.

Tüm belediye başkanlarıma, TOKİ’ye, özel sektör mensuplarına sesleniyorum. Gelin ne olur, ülkemizi katletmeyelim.

***

ŞEHİRLERİMİZİ VAHŞİ KAPİTALİZME TESLİM EDENLERİ CEZALANDIRIN

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yukarıdaki sözlerini okuyup, şaşkın şaşkın bakmayın. Koskoca Cumhurbaşkanı söylüyorsa bir bildiği vardır.

Paranın gücünü, kapitalistlerin hiçbir değer tanımaz insanlar olduğunu en iyi O bilir. Çünkü Türkiye’nin en zenginlerini yaratan veya daha önceden olanları sindirerek yanına alan O’dur.

Maslak’ta gökdelenler yaparak yeni bir Manhattan yaratırken, “Mashattan” gibi isimler koyanların bizim medeniyetimizden ne kadar kopuk insanlar olduğunu en iyi O bilir.

Sadece Maslak değil, İstanbul’un bütün yüksek rantlı arazilerini dikey mimari ile donatıp, halkımızı gökyüzünü göremez hale getiren, şehrin hava akımlarını kesip, doğal dengesini bozanları da en iyi O bilir.

***

Sevgili vatandaşım! Siz önemli memleket meselelerini kafanıza takmayın. Sizin yapacağınız tek şey var:

Siz her işi bilenin gösterdiği, işi bileni seçeceksiniz, onlar da işi bilenleri işe alacak..

Böylece sizler ahrette beratınıza kavuşur, Cennette yatay mimarili ev alırken, onlar da bu dünyadaki gökdelenlerde mutsuz olarak yaşayacaklar.

Ne mutlu size.

***

Ey halkım! Şehirlerimizi vahşi kapitalizme teslim edenleri tekrar seçerek, bütün bu ihaneti yapanları cezalandırın, yoksa gerekeni Sayın Cumhurbaşkanı yapar.

Nasılsa metal yorgunluğu yaşayan belediye başkanlarını görevden alır ve/ veya yaptıkları gökdelenleri yıkar.

Ha.. Bu arada “Atı alanlar Üsküdar’ı geçmişse” yapacak bir şey yoktur.

**************************************

NİŞASTA BAZLI ŞEKER

Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ), artık herkesin bildiği gibi, sağlık için çok zararlı bir şeker türü. Normal pancar şekerine göre 7 kat daha zararlı.

Türkiye NBŞ ile 2001’de Kemal Derviş’in çıkarttığı Şeker Kanunu ile tanıştı.

Avrupa'da kişi başı nişasta bazlı şeker tüketimi 1-1,5 kilo... Türkiye'de ise 6 kilo civarında! 

Türkiye’nin üçte birinin şeker hastası olması tesadüf değil. NBŞ kalp, alzaymır, kanser, astım, şişmanlık gibi bir çok sağlık bozukluğuna da sebep oluyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan çok önemli bir müjde verdi:

“2001 yılında NBŞ kotaları yüzde 10 olarak belirlenmişti. Biz bunu geçtiğimiz yıl yüzde 5'e düşürmüştük, şimdi de yüzde 2.5'e indiriyoruz. Böylecemilletimizin nişasta bazlı şeker kullanımını düşürmüş oluyoruz" dedi.

Dilerim bu ilk adım olur, NBŞ kullanımı tamamen yasaklanır. Bilim adamları bu kotanın da kaldırılması ve NBŞ kullanımının yasaklanmasını tavsiye ediyor.

Türkiye’de en az başarılan şey devletin denetim görevidir. Kota azaltılmış olmakla beraber üretimin ve tüketimin kontrol edilebileceğindenkuşkuluyum. En iyisi tamamen yasaklanmasıdır.

NBŞ kota indirimi keşke şeker fabrikalarımız satılmadan önce olsaydı.

Şeker fabrikalarının satışından sonra NBŞ kotasının düşürülmesi içimde bazı vesveselere sebep olsa da, şimdilik kararın keyfini sürmek istiyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.