1. YAZARLAR

  2. Zeynel KOZANOĞLU

  3. Allah bir bacağını almış...
Zeynel KOZANOĞLU

Zeynel KOZANOĞLU

Ortak Ses
Yazarın Tüm Yazıları >

Allah bir bacağını almış...

A+A-

İnsanımız şu saplantıdan kurtulmadıkça, biz iflah olmayız. Bir kimse kazaya uğruyorsa, o kazada bir bacağını yitiriyorsa, ya da adamın evi yanıyorsa, yolda giderken yol çöküyor da yerin dibini boyluyorsa bu kötülükleri yapan Allah mıdır?

Bir başka biçimde dile getireyim... İnsanın başına gelen her türlü kötülüğün, insanın karşısına çıkan her türlü iyiliğin ucunda Allah mı vardır? Yani, siz karda kışta yolda yürürken saçaklardan tepenize kılıç gibi buzu düşüren Allah mıdır? 

Çantamın dibine toplu iğne dökülmüş. Onları farkedemeyince iğnelerden biri canımı acıttı. Şimdi ben bu sıkıntıyı başıma Allahın getirdiğini mi düşüneceğim? Geçen yazımda da anmıştım. Tekerlekli sandalyede gelen bir adamcağızı gördüğünde “Şu Allahın işine bak” diyen benim insanım ne demek istemiş olabilir?

Bu örnekleri yüzlere binlere çıkarmak mümkün. Bu akıl bizi nereye götürür, düşündünüz mü? Yangınları çıkaran Allah ise, trafikte altmışlık yolda yüz altmışla araba süren serseriye kumanda eden Allah ise, evinde rahat uykusunda uyuyan kadını rahatsız etmek için penceresinden içeri bir köpeğin süzülmesi olayının ucunda Allah varsa, peki kardeşim hiç mi aklımız yok? Niye “Olmaz böyle şey” demek gibi bir akıllılık sergileyemiyoruz. Ve benim bu satırlarıma kadar okuduktan sonra da “İşte bu da İslamın dışında biri” diye düşünme kolaycılığına kaçıyorsun...

Gerçek şu efendi... Yeryüzü, gökyüzü ve bütün evren Allahın... Bütün evrende her ne oluyor ve olduruluyorsa, elbette Allahın düzenlemesi iledir. Ve Allahın bilgisi dahilindedir. Ancak anlaşılması biraz zor ama, burada bir ufacık incelik var.

Allah olaylarla tek tek ilgilenmiyor. Sistemin sahibi olarak Allah kuralları koyup insanlığa sunuyor. Altmışlık yolda yüz altmışla gitmeye kalkışırsan arabanın lastik durumuna bağlı olursun... Ya gideceğin yere daha çabuk gidersin... Ya göndereceğim yere daha çabuk gidersin...” diyor. Tren gelirken her hangi bir nedenle tren yoluna düşersen, ya canını yitirirsin, ya da bacağının birini yitirirsin, diyor.

Geçmiş zamanlarda ay tutulmasının ve güneş tutulmasının da ucunda kulağında Allahın varlığı aranırdı. Şimdi artık biliniyor ki, sistemin sahibi Allah bir yol güneş için çizmiş, bir yol da ay için çizmiş. Bu ikisi dönüp dururlarken zaman zaman şu halde, ya da bu halde bulunduklarında biri birini tutmuş olmak gibi bir hal oluşuyor.

Toprağa dünkü fasulyeden birini sapladın mı zıpkın gibi yeşerip geliyor. Geçen yılın fasulyesi kırk yıl toprakta kararıp kalıyor. Derenin yatağına ev kurdun mu, sel gelince alıp götürüyor, çok dalgalı denize ufacık tekneyle açılırsan ya köpek balıklarına yem oluyorsun, ya da  deniz seni geri verinceye kadar aranıyorsun.

Dilimizde “Dünyanın öbür ucu...” diye bir söylem var. Dünyanın öbür ucu yok. Yusyuvarlak tostoparlak dünyanın ucu bucağı mı olur? Adamın biri ülkemizin gururu, yüzümüzün akı bir genç bayan için “Allah bir bacağını almış, daha ne.... “ gibi bir laf etmiş. Elinizi vicdanınıza koyun da değerlendirin... Allah o genç bayan gibi birinin ayağının birini alırken, o geri zekalının boynunu almıyorsa, ben buna nasıl razı olurum?

O serserinin bu edepsizlik karşısında sapa sağlam kalışı bile Allahın evren” in işleyişine asla karışmadığının kanıtı değil mi? Allah Evren’i yaratmış. Bütün kanunlarını koymuş. İnsan adı ile anılan topluluklara da akıl vermiş.

Ormanda adım başına rastladığın mantar var. Sen mantar toplamaya mı çıktın? Allahın verdiği akılı kullanır da mantarın zehirsiz olanını toplarsan ormana girdiğin gibi ayaklarının üzerinde çıkarsın. Aklını kullanmazsan, yine ormanda kalmazsın.

Bu kez birileri gelir. Seni omuzları üzerinde ormandan çıkarırlar.

Olayın anahtarı burada. Türlü çeşitli dengesizlikleri yapacaksın. Dünya savaşı çıkarmanın yanı sıra bin bir insanlık dışı davranışı sergileyeceksin. Gözün onun bunun malında, ırzında olacak... Ondan sonra da “Başıma ne geldiyse Allahtan...” diyeceksin.

Allah büyüktür. Bir sıkıntı başınıza gelmişse hemen Allahtan bilme huyunu bırakın.  21 trilyon lira vurmuş biletinizi eşiniz çamaşır makinesine atıp yıkamışsa bunun suçlusu Allah değil, çocuklarınızın anasıdır. Banyoda yıkanırken hayatınızı yitirdinizse doğalgazı döşeyen ahlâksızda suç arayın.

Dokuz yaşında torununuzu otobüs içinde kaçak olarak beş ülke sınırlarından apışınızın arasında geçirdiyseniz, o çocuk Danimarka’da araba altında ezilip ölmüşse  “Oh oh, şimdi bu sabi bizi öbür dünyada yanına çağırır” diye boş yere sevinmeyin.

Madrabazlık bu... Allaha şirk koşmaktır. Bana inanmıyorsanız bir bilene danışın...

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.