1. YAZARLAR

  2. Murat YAZAN

  3. Alice Harikalar Diyarında
Murat YAZAN

Murat YAZAN

platform
Yazarın Tüm Yazıları >

Alice Harikalar Diyarında

A+A-

Yaşadığımız pek çok şeye anlam verememeye başladım… Hatta yavaş yavaş gerçeklik duygusundan kopmaya başladığımı düşünüp endişeleniyorum. Televizyonu her açtığımda, sosyal medyada olup bitenlere baktığımda bu duygum daha da pekişiyor. Ülkeyi uzun zamandan beri yönetenler “enkaz devralmak”tan söz ediyor mesela. Tarım politikalarının, eğitimin, ekonomi yönetiminin sil baştan yapılacağı, geliştirileceği falan anlatılıyor. Kendime dair şüpheye düşüyorum… Ben mi yanlış biliyorum diye… Sanki seçimlerden bir dönem önce başka bir parti, başka bir anlayış ülkeyi yönetiyormuş da haberim yokmuş gibi…

Televizyonu açıyorum, karşıma ülkenin yöneticisi çıkıyor… Kanal değiştiriyorum, yine o. Başka kanala geçiyorum ama o yerli yerinde duruyor. Yaklaşık yirmi kanal gezdikten sonra yöneticinin hala bana bakıp konuştuğunu görüyorum. Matrix filmi gibi. İmkansız hiçbir şey yok. Her tuhaflık normal ve kabul edilebilir.

Bedelli askerliğe önce karşı çıkıyorlar. Sonra karşı çıkmaktan vazgeçiyorlar. Bir daha karşı çıkıyorlar ve sonunda 15.000 liraya iş halloluyor.

Garip adamlar ortalıkta geziniyor. “Ulema” oldukları iddia ediliyor. Bazıları tarikat şeyhiymiş… Yıllarca istedikleri ortamı bulup ağızlarına geleni söylüyor, insanları dinden soğutuyorlar, birisi kadınlarla tuhaf danslar falan ediyor ve bunlara göz yumuluyor. Sonra birden bire bir kısmı hapse atılıyor, Diyanet İşleri daha önce yokmuş da bugün var olmuş gibi “Dini çıkarına alet eden bu şahıslardan uzak durun” diyor…

“Eyy Avrupa”mız var… Öfkelenince ormanda on kaplan gücünde oluyoruz ama Avrupa ekonomik sopanın ucunu gösterince hapse attığımız gazetecileri falan hemen tahliye ediyoruz. Ama hukuk devletiyiz (!)…

Rus uçağını düşürüp “Eyy Rusya” diyoruz, sonra Rusya “kanka”mız oluveriyor. Matrix bile halt etmiş!

Bu aralar Amerika ile “papaz” olduk. Dolar fırladı gitti, birçok şirket iflas noktasında. Birkaç güne kalmaz papazı da yollarız, olan bu arada batan şirketlere olur…

Şu “dış mihraklar” oldum olası bitemedi. Dönüp “biz ne halt ediyoruz” diye hiç bakmadık. Ülkenin ekonomisi ve sanayisi sağlam temellere oturtulmuş olsaydı onlar “dış mihraklar” değil, “müttefiğimiz, partnerimiz” olacaklardı… Ama biz sürreal (normal/gerçek dışı) yaşamayı tercih ettiğimiz için oldum olası yolumuza aynı gözle bakıyoruz.

Bir de iktidarı beğenip durmadan oy veren bir kitlemiz var. Her seçim sonrası balkon konuşması bekleniyor, sokaklarda meşaleli bayraklı konvoylar. Zannedersiniz Girit Adası’nı Yunanistan’dan geri almışız… Pardon Yunanistan bizim adalara konuyordu değil mi ? Yine sürreal düşünmeme hatası yaptım…

Her şey o kadar normal dışı, tuhaf ve akla aykırı sürüyor ki, solucan deliğinden geçen ve boynunda çalar saat asılı bir tavşanın çalışma odamda belirip benimle konuşmasını “normal” karşılayacak kıvama geldim. Bilim kurgu, fantastik filmler ve kurmaca öyküler benim için artık vaka-i adiye… Sıradan…

Onlar da neymiş?

Ben Türkiye’de yaşıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum