1. YAZARLAR

  2. Murat YAZAN

  3. Ah şu vatandaşlar
Murat YAZAN

Murat YAZAN

platform
Yazarın Tüm Yazıları >

Ah şu vatandaşlar

A+A-

Özellikle yandaş kanalların haber bültenlerinde sokağa çıkma yasağı sonrası toplanan, halay çeken, maske takmayan, sosyal mesafeyi ihmal edenler “bilinçsiz vatandaş, duyarsız vatandaş vs.” olarak suçlanıyorlar. Bakalım durum böyle mi?

Çoğunuzun içinden görüntüler ve yorumlar üzerine aynı şeylerin geçtiğine eminim. Benim de aklımdan geçmiyor değil. Ama çok şeyi de gözden kaçırıyoruz.

Yandaş medyanın bu propagandasının ardında “devlet her şeyi yapıyor, vatandaş bozuyor” mesajı verilmeye çalışılıyor. Peki, durum böyle mi?

Salgının en başında umre ibadetinin ertelenmemesi, umreden dönenlere geçişlerde ateşleri yüksek çıkmasın diye belirti gideren ateş düşürücüler verildiği haber portallarında yer aldı. Yalanlanmadı. Bildiğiniz bir yalanlama varsa benle paylaşmanızı rica ederim. Yani salgının pimi bilinçli olarak çekildi.

Toplumsal davranışlardan, sosyoloji biliminden haberi olmayanlar bir Cuma akşamı, saat 22:00 sularında sokağa çıkma yasağının 24:00 itibarıyla başlayacağını söylediler, insanlar doğal olarak hafta sonu için alışveriş yapmaya çıktılar. Arbede yaşandı. İçişleri Bakanı istifa etti, istifası Cumhurbaşkanından döndü.

Sokağa çıkma yasakları hafta sonlarına yayıldı. 20 altı ve 65 üstü için devamlı yasak ilan edildi. Yasak ilanı zulme dönüştü, 65 üstü için de zulüm sürmekte. Sokakta maske takmadı diye vatandaşın ağzına mikrofon sokan, hadsizce hesap soran muhabirler ve efendileri bugüne kadar maske takmayan Cumhurbaşkanına tek eleştiri getiremedi.

12 kişilik minibüslerden indirilen, sayısı otuzlara varan yolcuları gördük.

“Vay duyarsızlar” dedik.

Hepsine toplamla 60.000 liraya varan cezalar kesildi.

Sabahın köründe durup dururken minibüse ölüm pahasına doluşup işe gitmeniz için ya deli olmanız gerekir, ya da ÇARESİZ!

Almanya’da yaşamadığınız için beş aylık maaşlarınız hesabınıza yatmamıştır. Ya da Kanada ve Fransa Başbakanlarının dediği gibi; “evlerinizde oturun, geçiminizi sağlamak bizim işimiz” dememiştir ülkeyi yönetenler.

Kuru bir “evde otur” lafı durmadan söylendi.

Nasıl oturacak? Bütün kötü yönetime rağmen işi halen varsa zaten o işe gitmek zorundalar. İşlerini kaybettilerse ya da çalıştıkları işletmeler kapandıysa iş aramak durumundalar. Evde çocuklar ekmek bekliyor. “İhtiyaç sahiplerine 1000 lira dağıttık” dediler. 1000 lirayla kendileri 3 ay geçinsinler de görelim. “Devlet bankaları kredi musluklarını açtı” dediler. Devlet bankaları vergi borcu, sgk borcu olanlara ya da sicili bozuk olanlara tek kuruş vermedi. Bu borçları olmayanların zaten gücü vardı, arkasında durulması gerekenler bu borçlara sahip olanlardı.

“Evde kal” derken özelleştirilen telekomünikasyon ve internet şirketleriyle “abonelerin borçlarının ötelenmesi ve hizmetlerinin kesilmemesi için toplantılar yapılmadı, iktidar “tanrısal” gücünü özel sektöre gösteremedi. İnsanlar evde kaldı, paraları olmadığı için faturalarını ödeyemedi, telefonları ve internetleri çatır çatır kesildi! Evde, duvarlarla baş başa kaldılar.

İktidar bütün esnafı, kobileri, çalışanları salgınla baş başa bırakarak saydamlaştı, ortadan kayboldu. Sadece sokağa çıkma yasakları ve Sağlık Bakanı’nın arkasına saklanıp devleti “yönetememeye” devam etti.

İhtiyacı olmayanlar da sokağa çıkmadı mı? Çıktı! Ancak ülkeyi yönetenler yönettikleri ülkenin toplumsal dinamiklerine çok yabancılar.  

Bir sosyal bilimci olarak diyorum ki; “Diş macunu tüpünü sıkıp bir anda kapağını açarsanız içi boşalır ve geri sokamazsınız. Halay da çekerler, gece vakti piknik de yaparlar. Çünkü sizler aldığınız yanlış kararlarla sokağa çıkmayı “kutsamış” oldunuz. Sokağa çıkan herkes kendini kahraman olarak görüyor.

Salgının tıp ayağı devam ediyor ancak daha önceki yazılarımda da ifade ettiğim gibi “sosyal bilimciler” süreçte daha aktif yer almalı. İnsanların evde kalmalarını, maske takmalarını, sosyal mesafe kurallarını gözetmelerini istiyorsanız “bilenlere” danışacaksınız. Danışmazsanız sonuçları sandıkta güzelce görürsünüz.             

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.