1. YAZARLAR

  2. Abdullah ALAGÖZ

  3. Hayali ümmet sosyolojisi Türk milletini bu coğrafyadan siler
Abdullah ALAGÖZ

Abdullah ALAGÖZ

YAD
Yazarın Tüm Yazıları >

Hayali ümmet sosyolojisi Türk milletini bu coğrafyadan siler

A+A-

AKP’nin iktidara geldiği günden beri emperyal güçlerin finansıyla kurulan ve Ortadoğu’yu cehenneme çeviren ihvan öğretisini ülkemizde uygulamaya koymaya başladı. Milliyet fikrine karşı amansız düşmanlığı ile tanınan bu öğreti saiklerinin ülkemizdeki temsilcisi AKP; Türk’e ait ne varsa ona savaş açarak, sulandırarak toplum nezdinde itibarsızlaştırarak işe başladı.

Türk devletinde Türk kelimesine savaş açarak işe başladı. Herkesin bildiği uygulamaları burada bir daha yazmayacağım. Ancak Kıbrıs’ta başlayan Türk’e karşı ihanet oyunlarına Ermenistan’la dostlukla devam etmeye çalıştı. Üniter devleti sulandırmak teröristlerle izdivaç kurmak, Kuzey Irak ve Suriye’nin kuzeyi ile devam eden ihanet oyunları artık ülkenin yakın geleceğini tehlikeye atar noktaya getirmiştir.

Türkiye’de Türk’ün egemenliğini kırmak adına sınır kapılarını kevgire çevirdi. Başta Suriyeli sığınmacılar olmak üzere 2019 resmi rakamlarına göre 3 milyon 613 bin sığınmacı bulunmaktadır. Kayıtlara geçmemiş Suriyeli nüfusu ise yaklaşık 1 milyon 500 bin civarındadır. Bunların dışında Afganistan, İran ve Afrikalı nüfusunda 1 milyon 500 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 2019’un Şubat ayında gerçekleşen Budapeşte Süreci 6. Bakanlar Konferansı’nda yaptığı açıklamada, Türkiye’de Kasım 2018 itibariyle son 8 yılda doğan bebek sayısının 405 bin 521’e ulaştığını öne sürdü. Bu rakam sadece resmi kayıtlı Suriyeliler için geçerlidir. Tahmini rakamlara göre doğurganlığın üst seviyede olduğu 7 milyonluk bu kitlede her yıl yaklaşık 850 bin çocuk dünyaya geliyor. Bu demografik tirendin on yıllar sonrasını düşünmek bile uykularımızı cehenneme çevirmeye yetmiyor mu?

Güney illerimizde PKK tehdidi devam ederken birçok güney ilimiz ile birlikte vatan sathındaki illerimizde nüfusumuzun azınlığa düşürülmesi bu beyler için yeni sosyolojinin gereği kabul edilmektedir.  Aşağıdaki tablo beyleri neden ürkütmüyor? Yoksa Ümmet sosyolojisi bunu mu gerektiriyor.

SURİYELİ NÜFUSUN EN YOĞUN OLDUĞU İLLER

ŞEHİR                  Nüfus                Suriyeli Sığınmacı Nüfusu                  Suriyeliler Nüfusun %kaçına Denk Geliyor

KİLİS                    142 BİN                         115  BİN                                            %80.60

HATAY               1.61 MİLYON                    428 BİN                                            %26.56

GAZİANTEP         2.03 MİLYON                438  BİN                                            %21.58

ŞANLIURFA            2.04  MİLYON             435  BİN                                            %21.37

MERSİN                  1.81 MİLYON               201 BİN                                            %11.08

 

Suriyeli sığınmacıları kapıların açılması ve ona paralel olarak Suriye topraklarının %36’sinin PKK’ya verilmesi başka bir oyunun servis edildiğini göstermektedir. Ümit Özdağ bakın ne diyor. “Emperyalizmin Suriyelilerin Türkiye'de kalmasını istemesinin birinci nedeni, Suriye'nin kuzeyini PKK'ya vermek istemesidir. İkinci neden ise, gelecek on yıllarda Türkiye'de bir Kürdistan kurmak için çıkarılacak iç savaşta Suriyeli sığınmacılardan istifade etmektir.” Bu ihanet oyunlarını Türk evladı ne zaman görecektir? Yoksa İhanet şebekesi bu coğrafyayı bize Endülüs yaptıktan sonra mı anlayacaklar?

SIRA

ŞEHİRLER

SURİYELİ NÜFUSU

İL NÜFUSU İLE KARŞILAŞTIRMA

1

İstanbul

548 bin 125

%3,64

2

Gaziantep

448 bin 603

%21,11

3

*Hatay

437 bin 894

%27,2

4

Şanlıurfa

428 bin 111

%21,03

5

*Adana

238 bin 234

%10,73

6

Mersin

202 bin 914

%11,18

7

Bursa

175 bin 860

%5,87

8

İzmir

146 bin 112

%3,38

9

*Kilis

115 bin 911

%81,32

10

Konya

108 bin 828

%4,93

11

Ankara

93 bin 738

%1,70

12

*Kahramanmaraş

92 bin 129

%8,1

13

Mardin

87 bin 576

%10,56

14

Kayseri

79 bin 810

%5,74

15

Kocaeli

57 bin 504

%3,02

16

*Osmaniye

51 bin 195

%9,58

17

Diyarbakır

33 bin 248

%1,92

18

Malatya

28 bin 507

%3,58

19

Adıyaman

26 bin 25

%4,17

20

Batman

22 bin 414

%3,74

.

.

.

.

.

.

.

.

79

Tunceli

54

%0,06

80

Artvin

35

%0,02

81

Bayburt

25

%0,03

Stratejik sınır illerimizde Türk nüfusunun azınlığa düşürülmesi ümmetçi sosyolojinin bilinçli bir hamlesi olduğunu unutmayalım. “Bizden ayrılan ümmetten ayılmış olur” sözü de bu sosyolojinin gereğidir.

Ekonomik krizdeki bir ülkenin kendi memuruna, emeklisine 100 TL fazla zam yapmamak için çırpınırken sığınmacılar için 38 milyar dolar harcamasının rasyonel bir açıklamasını kim yapabilir? Topluma entegrasyon için hiçbir çaba gösterilmezken toplumun dokusunun ortadoğulaştırılması çabası; ümmetçi zihniyetin karıştır ve yenibir toplum oluştur teorisinin icabı olsa gerek.

Sığınmacılarla birlikte Türk milletinin alım gücü düşmüş, fakirleşmiş, devletin imkanlarını nitelikli şekilde alamayacak hale gelmiştir.

Gelen kitlenin modern hayattan habersiz olması, yazılı kuralları hiç tanımaması ve kontrolsüz şekilde vatan sathına dağıtılması toplumsal olaylara da yol açtı ve daha büyük kırılmalara da önümüzdeki süreçte sebep olacaktır.

Bir yandan iktidarın kuralsızlığı hayat tarzına dönüştürmesi diğer yandan gelen sığınmacıları kontrolsüz güce dönüşmesi Türk milletinin geleceğini tehlikeye atmıştır. Sığınmacılar sorunu ülkenin beka sorunu halini almıştır.

Türk milleti sosyolojisi etrafında insanların entegrasyonunu sağlama ümidimizi de yitirdik. Zir Türk aidiyeti mevcut iktidarın hedefindedir. Peki, bunun yerine ne konulacak sorusunun cevabı da belidir.  Realiteyle bir bağı olmayan hayali ümmetçilik ile bu boşluk doldurulmaya çalışılmaktadır.

Eğitim konusunda yine sığınmacılarla ilgili bir faciayla karşı karşıyayız.  0-14 yaşları arasında yine resmi kayıtlara göre 1 milyon 400 bin çocuk bulunmaktadır.  Kayıt dışı sığınmacıları hesaba katarsak bu sayışı yaklaşık 2 milyon 500 bini bulur. Bu çocukların yarısından fazlası okula gitmemektedir. Okula gitmeyen be çocukların toplumdaki varlığı sizi ürkütmüyor mu? Başta Nizip ili olmak üzere birçok ilçemizde Suriyeli nüfusu yüzde 80’lere çıkmıştır. O il ve ilçelere daha ne zamana kadar Türk ili ve ilçeleri diyeceğiz? Yoksa başımızı kuma gömerek görmemezlikten mi geleceğiz?

Siyasal ümmetçilik ideolojisine uygun yapay bir sosyoloji yaratma peşindedir. Sergilenen sosyolojik yapı Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine savaş açarak kurulmaktadır.

Eğer bugün Türk’e Endülüs yapılmak istenen bu kahpe oyuna dur diyemezsek korkarım yarın azınlığımız gündeme geldiğinde dizlerimizi dövmeye başlarız.

Karşılaştığımız sığınmacılar olgusu adeta göçler tarihi gibi dip dalgası olan ve birçok komşumuzun nüfusundan fazla bir olgu olduğunu kabullenmek zorundayız. Türk milletinin bu devasa olguyu bünyesine katması, onu sindirmesi mümkün değildir.

Yakın gelecekte en büyük beka sorunumuz olarak karşımızda durmaktadır. Emperyal güçler Suriyeli sığınmacılarla birlikte bölücü Kürt hareketini birlikte organize ettiklerinde -ki senaryonun saikleri aynı güçlerdir.- Türk devleti milletiyle de bu kasırganın altında boğulur.  

İktidarın ABD ile Suriye’nin kuzeyinde birlikte hareket etmeye başlaması bize Kuzey Irak oyununu hatırlatmaktadır. Maalesef aynı oyunlara iktidar gelmektedir. Eğer Suriye kuzeyinde bölücü bir yapıya bu sefer destek verilirse dışardan PKK, içeriden sığınmacılarla ülkeyi felaketin eşiğine getireceklerdir.

Evet; ya bu ülkeyi ikinci bir Sevr sürecine sokacağız ya da bize bu coğrafyayı Endülüs yapanlara inat Türk’ün milli refleksiyle bu coğrafyada yeniden Ergenekon’dan çıkışı sağlayacağız.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.