1. YAZARLAR

  2. Nurettin BÖLÜK

  3. Günahkârlık duygusu ve din...
Nurettin BÖLÜK

Nurettin BÖLÜK

ortakses
Yazarın Tüm Yazıları >

Günahkârlık duygusu ve din...

A+A-

İnsanlar toplu, düzenli, huzurlu bir hayat sürmek için belli kurallar içinde yaşamak gerektiğini tecrübeler ışığında öğrenir. Doğuştan itibaren yaşadığı kültür dairesi içinde töre olarak adlandırılan kurallarla beraber yaşar, büyür. Kimse ona doğrudan kural öğretisi yapmaz. Ailede ve içinde bulunduğu toplumda bu kuralları benimser, içselleştirir uyulması gereken ahlaki bir değer olarak kabul eder.

Düşünen insan bu ahlaki değerler bütünlüğünde hayatını tanzim eder, uygulama ve yaşantısını ona göre yapmaya çalışır.

Kendini dinî inanç değerleri içinde bulunca, o değerlerin katı kurallarına da uyum sağlamaya çalışır. İrdeleyen insan dini kuralların topluma, insanlığa yön vermede daha güçlü bir kurum olduğunu görür. Dinin, bizim için İslam (bütün İlahi dinler İslam üzeredir.) ahlakının topluma yön, düzen, huzur vermedeki etkisini hisseder.

Din denilince ilk akla gelen ahlaki değerlerdir. İnananların bu değerlere sıkıca uyması istenir. Töredeki iyi-kötü kavramlarının yanına artık sevap - günah kavramları da girer.

Dindeki yasaklama, daima bir ahlaki değeri korumak içindir. İşte bu ahlaki değerleri korumaya gayret edenler, dünya ve ahirette mükafatlandırma, bozanlar ve uymayanlar da cezalandırma uygulanacağı kesin dille ifade edilir. Dinin emrettiği ahlaki değerlere uyanlar sevap alırken, uymayanlar ise günah işlemiş olurlar.

Ahiretin varlığına, sevap- günah, ödül-ceza kavramlarına inanan insanlar; suç işlememeye dolayısıyla günahkâr olmamak için dine, dinin emir ve yasaklarına uymaya yönelirler.

Günah, dinî bakımından suç sayılan davranışlardır. Genelde kötü davranışlar, kabahat, vebal, suç bu tanım içine girer. Günahkarlık ise günah işleme halidir.

Günahkâr İlahi emirleri ihlal ettiğini, Tanrıya karşı hata işlediğini kabul eder. İşte bu kabul, suçluluk duygusunu oluşturur. Bu duygu dinî kabulden olduğundan günahkarlık duygusu meydana gelir.

Günah ve duygusu kişiyi etkilediği gibi toplumu da etkiler. Kişi yaratıcıyla uyumsuzluk içinde olduğunu, cezalandırılacağını hisseder. Korku duyar. Bu durumdan ancak yaratıcıdan af dileyerek kurtulacağını, O’nun merhametinin yüksek olduğunu bilerek; Allah’a daha çok yaklaşma ihtiyacı hisseder ve dinî kurallara daha çok uymaya çalışır.

Bazen bunun tersi de olabilir. Günahkâr kişi kendini iyi motive edemezse, dine ve değerlerine tepki ve inkâr söz konusu olur, bunalıma girer, inkâr ederek günahkarlık duygusundan kurtulmaya çalışır. Ateist dediğimiz Allah’ı ve dini inkâr edenlerin bir kısmı, günahkarlık duygusunu yenemeyenlerdir. Bunlar, inkârı çıkış yolu kabul ederek rahatlar o duygudan sıyrılır fakat tam kurtulamaz. Kafasında bir soru işareti hep vardır.

Doğrusu, günahkarlık duygusunu ortadan kaldırmanın yolu, tam teslimiyetle yaratıcıya ve dine bağlanmakla olur. Kişi yaratıcıya tövbe eder. Suçluluk, pişmanlık, günahkarlık duyguların siler, yaratıcıya yaklaştığı, tövbesinin kabul olduğu inancıyla; olumlu tepkiler gelişir, rahatlama olur, huzur bulur. Günah sayılan uygulamalardan artık kaçınacağı için hem kendisi hem de toplum huzur bulur.

Günahlar küçük ve büyük günahlar diye ayrılır. Genelde işleyenin sadece kendine zarar vereceği topluma zararı olmayan davranışlar küçük günah olarak adlandırılır. Bunlar çoğunlukla Allah hakkına giren günahlardır. (İbadetlerden uzak kalma, içki içme, mecburi yalan söyleme gibi)

Büyük günahlar ise Allah’a şirk koşma (Allah’ın af etmediği günah Nisa/48) Milletin malını yeme, faiz yeme, hak olan savaştan kaçma, iffetli kadına iftira atma, adam öldürme gibi)

Hem kul hakkına hem de Allah hakkına giren günahlarda vardır ki hem kulun hem de Allah’ın affı gerekir. (Hırsızlık, adam öldürme gibi)

Küçük günahlar, ayetlerde kesin şekilde ceza belirtmez. Büyük günahlarda belirtir.

Nisa 31. ayet: Eğer size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi değerli bir yere koyarız. Ayet gayet açık. İnsanın yapı itibariyle günahsız olamayacağını, günah işleyebileceğini belirtmekte, toplumun genel yapısını bozmayacak olumsuz davranışları, büyük günah işlememek şartıyla Allah, Müslümanların tövbe etmeden de af edeceğini müjdelemektedir.

Büyük günahlarda ayetlerde ceza hükmü vardır. Mesela Nisa suresi 14. ayette: Kim de Allah’a ve peygamberine itaatsizlik eder ve sınırlarını aşarsa Allah onu, devamlı kalacağı bir ateşe sokar, onun için alçaltıcı bir azap vardır.

Allah Gafur-ur Rahimdir. Yani merhamet edenlerin en merhametlisidir. Kullarının dünyada da ahirette de iyiliğini ister. Bu sebeple tövbe dileyen kullarının tövbesini kabul eder. Tek şartı vardır. Kullarının kendisini ortak koşmadan tanımasıdır. Nisa suresi 48. ayetten bunu anlamaktayız. Ayet: Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bundan başkasını dileyen kimseler için bağışlar. Allah’a ortak koşan kimse büyük günah işleyerek iftira etmiş olur.

Tövbelerimizin kabulü dileği ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.