1. YAZARLAR

  2. Ercüment TUNÇALP

  3. Gelir dağılımında bozulma sürüyor
Ercüment TUNÇALP

Ercüment TUNÇALP

Ortakses
Yazarın Tüm Yazıları >

Gelir dağılımında bozulma sürüyor

A+A-

TÜİK, hane halkı tüketici harcamaları araştırmasına pandemi nedeniyle 2020-2021 yıllarında ara vermişti. Üç yıllık aradan sonra 2022 yılı verileri açıklandı.

En yoksul yüzde 20’lik gelir dilimi içindeki hanelerin, toplam hane halkı tüketiminden aldığı pay 2022’de 2019 yılına göre yüzde 9’dan yüzde 8.08’e düşmüştür. En zengin yüzde 20’lik gelir diliminde yer alanların tüketimden aldığı pay ise yüzde 36.37’den yüzde 37.38’e çıkmıştır.   

En zengin yüzde 20’nin bir altındaki yüzde 20’lik gelir diliminde yer alan hanelerin tüketimden aldıkları pay da, yüzde 22.89’dan yüzde 23.69’a yükselmiştir.

Peki tam ortadaki yüzde 20’lik gelir diliminde durum nedir ?

Hanelerin toplam tüketimden aldığı pay yüzde 18.07’den yüzde 17.40’a düşmüştür. Yani yoksullaşma buradan itibaren başlamaktadır. Zenginleşme veya mevcudu koruma ise en yukardaki yüzde 40 için geçerlidir.

Bir başka araştırmanın sonucu :

İstanbul Planlama Ajansı tarafından aylık olarak gerçekleştirilen İstanbul Barometresi Araştırması’nın Mayıs 2023 raporu yayımlandı. Rapora göre; Mayıs ayında katılımcıların yüzde 24.3’ü bazı ödemeleri yapamadığını ve borca girdiğini, yüzde 11’i aslında geçinemediğini, yüzde 40.4’ü kıt kanaat geçinebildiğini, yüzde 24.1’i ise geçinebildiğini ve kenara para koyabildiğini belirtti. Mayıs ayında katılımcıların yüzde 30.1’i Türkiye ekonomisinin iyileşeceğini belirtirken, yüzde 31.6’sı değişmeyeceğini, yüzde 38.2’si ise kötüleşeceğini belirtiyor. Katılımcıların geleceğe dair umutlarını 10 üzerinden puanlamaları istendiğinde; İstanbulluların geleceğe dair umudu 4.2 olarak ölçülüyor. 

Yeni net asgari ücret 11.402 TL oldu. Türk İş’in Mayıs ayına ait bildirdiği açlık sınırı ise 10.360 TL idi. “İyi ya, açlık sınırı geçilmiş” diyerek rahatlayanlar varsa, onlar için açıklamamıza devam edelim. Haziran ayında açlık sınırının ne kadar arttığını 30 haziran günü öğreneceğiz ama henüz yeni asgari ücret ele geçmemiş olacak. Bir ay sonrasında ise Temmuz ayına ait açlık sınırı açıklanacak ve ilk zamlı asgari ücret o zaman cebe girecek. Diyelim ki; iki ay üst üste açlık sınırı yükselmesine rağmen hâlâ asgari ücreti aşmadı veya eşitlenmedi…

Ağustos ve eylül aylarında ne olacağı çok açık belli değil mi ?

2024 Ocak ayı sonuna kadar yine açlık sınırı altında kalan asgari ücreti görmeye devam edeceğiz. Yani piyasada fiyat düzeyi artmaya devam ederken, gelir düzeyinin sabit kalmasıyla gelir dağılımının daha da bozulduğuna şahit olacağız.

Refah payı mı ?

Satınalma gücündeki düşüş sürerken, refah payından söz edilebilir mi ?

Ücretlerde yapılan düzeltme; satınalma gücünde gerçekleşen kaybı telafi etmediği gibi birikimli olarak sonraki dönemlere de taşınmasına sebep oluyor.

Nasıl mı ?

Emekçinin yaşadığı enflasyon resmi enflasyonun çok üzerindedir. Zira bu grubun harcamalarında, gıdanın ağırlığı resmi enflasyonda esas alınan orandan en az 20 puan daha fazladır. Böyle olunca da enflasyon oranı ile ücret artış oranı eşitlenememektedir. Örneğin Mayıs ayında yıllık enflasyon yüzde 39,59 çıkarken, gıda enflasyonu yüzde 52,52 çıkmıştı. İşte emekçinin enflasyonunu yukarı çeken gıdadaki bu orandır. Bunun emekliler, memurlar ile bütün alt ve orta gelir grupları için de aynı şekilde gerçekleşeceğini söyleyebiliriz. 

Piyasadan ilginç bir örnek daha vermek isterim. Fıstıklı baklavanın tek diliminin ambalaja girdiğine ilk defa şahit oldum. Bir hafta önce dilimi (1lokması) 21 TL (89 cent) idi. Başka bir ifade ile 4 kişilik bir ailenin tadımlık alacağı 4 dilim baklavanın fiyatı 3.5 dolardı. Yani TL kazanan vatandaş ile 7 kat fazla gelire sahip ABD vatandaşının dolar cinsinden ödeyeceği tutar hemen hemen aynıdır. Kilograma 27 dilim girdiği için kilosu  24 dolara gelmektedir. Açıklandığı gün (20 Haziran 2023) 482 dolar karşılığı olan asgari ücret, yine aynı günkü fiyata göre sadece 20 kilo baklava almaya yetiyordu. Aradan 1 hafta geçince asgari ücret 443 dolara indi ve bununla da 18.5 kilo baklava alınabilecek hale geldi. İlk yeni ücretin ele geçeceği 1 ay sonraki durumu bilemiyoruz ama henüz aradan 1 hafta geçmişken yukardaki sahneyi net olarak görebiliyoruz. İşte bu sebeple düşen satınalma gücünü kalıcı olarak en iyi ifade eden olay, bu yeni satış şeklidir. Aynen 20-50 gramlık ambalajlarda satılan et ve süt ürünleri gibi. Bunlar karın doyurmak için değil nefsi köreltmek için yapılan alışverişlerdir.     

Asgari ücret artışı, fiyatları da tırmandıran bir kısır döngüdür. Emekçinin ücret tutarı artarken ilk anda talep enflasyonunu, sermayenin de mali yükü artacağından maliyet enflasyonunu tetiklemesi kaçınılmazdır.

Sonuç olarak; yukardaki araştırmalardan çıkartılacak netice, nüfusun yüzde 70’inin reel olarak gelir kaybına uğradığı ve bunun sıkıntısını çektiğidir…

Elbette bu sadece yüzde 70’lik gelir grubunun sorunu da olamaz. Zira iş dünyası ürettiklerini sadece tepedeki yüzde 30’luk dilime satmıyor. Hele gıda perakendecileri, çoğunlukla  alt ve orta gelir grubu müşteriye sahip olduklarından yüzde 70’lik dilime göre hesap yapmaya mecburlar…

Birkaç hafta önce, “Ekonomik güven endeksi şaşırtıyor” başlıklı yazımda diğer  olumsuzlukları da belirtmiştim. Nitekim Tüketici Güven Endeksi haziranda 6 puan düşerek 85.1’e geriledi. 100’den küçük olması kötümser durumu ifade eden TGE’nin neredeyse tüm alt endekslerinde de önceki aya göre gerileme yaşandı. 

Bir ülkede yüksek enflasyonla olan mücadele kazanılamamışsa; gelir ne kadar hızlı koşarsa koşsun, fiyatlara yetişmesi mümkün olamaz.

Tedavüldeki en büyük baknotumuz olan 200 TL, 14 yıl önce piyasaya çıktığında 130 dolara karşılık gelmekteyken (kur 1.53 TL), bu gün 8 dolara karşılık gelmektedir (kur 25.72 TL). İşte esas sorun buradadır…        

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.