1. HABERLER

  2. POLİTİKA

  3. Akşener’den Atatürk’ü anmayan Diyanet’e sert tepki

Akşener’den Atatürk’ü anmayan Diyanet’e sert tepki

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener,10 Kasım'da hutbelerde Atatürk'e yer verilmemesine tepki gösterdi...

A+A-

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu.

Akşener'in konuşmasından satır başları:

"Bugün, bölgemizde yaşanan gelişmeleri, dikkate aldığımızda; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin, varlığının ve bağımsızlığının; nasıl da stratejik bir öneme sahip olduğunu,
bir kere daha görüyoruz.

Doğu Akdeniz'de, Kafkasya'da, Ortadoğu'da, ve hatta, Kuzey Afrika'da olup bitenleri; çok iyi okumak, çok iyi anlamak durumundayız. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, bizim için, sadece kardeş ülkemiz değil; aynı zamanda, Türk Dünyası'nın güney ucundaki yıldızıdır.

Lefkoşa da, büyük Türk coğrafyasının, güneydeki başkentidir. Dolayısıyla; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin, bağımsız ve erkin bir devlet olarak yaşaması için; en başta Türk dünyasının, süreci, samimiyetle sahiplenmesi gerekiyor.

Bu kapsamda; Kuzey Kıbrıs'ın, Türk Devletler Teşkilatı'na, gözlemci üye olmasını, elbette memnuniyetle karşılıyoruz.

Ancak, son teşkilat zirvesine, davet edilemeyişini de, dikkatle takip ediyor; sürecin, bir an önce tamamlanması bekliyoruz. Çünkü bugün; Türk dünyası olarak, Kuzey Kıbrıs Türklüğüne, sahip çıkma vaktidir.

Bu birlikteliği, dünyaya gösterdiğimiz takdirde; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin, tanınması yolunda, ciddi bir atılmış olacaktır.

Bu vesileyle; Buradan, Türk milletinin meclisinden; bir kez daha, Kuzey Kıbrıs Türk halkına, sevgi ve selamlarımızı gönderiyorum.

40 yıldır, Cumhuriyet güneşiyle parlayan, yavru vatanımızdaki, her bir kardeşimin yaşadığı, haklı gururu, yürekten paylaşıyor; Cumhuriyet Bayramlarını, bir kez daha kutluyorum.

Geçtiğimiz hafta; Atamızın ebediyete intikalinin, 85'inci yılıydı.85 milyon Türk milleti olarak; Onun gösterdiği ufka varma vazifemizi, bir kez daha hatırladık.

Onun büyük vizyonunu, bir kez daha anladık. Ve aziz hatırasını, bir kez daha andık… Ancak maalesef; biz milletçe, aynı duygularda buluşurken; bu duyguları, paylaşmayanlar da vardı…

"YAZIKLAR OLSUN!"

Ayrık otları, istikbal zararlıları, ahlak yoksunları da vardı… Atamızın vizyonuna, Cumhuriyetimizin değerlerine, düşmanlıktan beslenen, kirli zihniyetler de vardı…

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, anmaktan gocunanlar; O'na, bir hayır duayı bile çok gören, şuursuzlar da vardı… Diyanet İşleri Başkanlığı, 3 Mart 1924 tarihinde, Atatürk'ümüz tarafından kurulmuştur. Ama buna rağmen; varlığını O'na borçlu, bu önemli kurumumuz; 10 Kasım'daki, Cuma hutbesinde, Atamıza, bir Fatiha'yı bile çok gördü.

Yazıklar olsun! Hâlbuki İslâm kültüründe, vefa vardır. Bir insanın, sahip olabileceği, en büyük erdemlerden biri, vefadır. Sevgiyi, sadakati, yapılan iyilikleri unutmamayı, ve buna göre davranmayı gerektirir.

Yüce dinimiz hakkında, milletimizi aydınlatmakla görevli bir kurumun, sergilediği bu vefasızlığa, elbette tahammül gösteremeyiz.

Çünkü; Devletin memuru olan, Diyanet mensuplarından; Cumhuriyetimizin kurucusuna, saygı beklemek; her bir vatandaşımızın, en doğal hakkıdır.

Nitekim; Diyanet'in başındakiler; Atatürk'ümüze, bir Fatiha'yı çok görseler de; 85 milyon Türk milleti olarak biz; O'nun aziz hatırasını, büyük bir minnetle, hayır dualarla andık. Ayrıca; Diyanet'e rağmen, Cuma hutbesinde, Atatürk'ümüzü rahmetle anan, hocalarımız da oldu.

Allah her birinden razı olsun. Bu vesileyle; Mustafa Kemal Atatürk'ü anmak ve anlamaktan yoksun olanlara; Cumhuriyetimizin, kuruluş ilke ve değerleriyle problemi olanlara; Türk milletinin, Atatürk ve Cumhuriyet sevdasından, rahatsız olanlara; hatırlatmak istediğim bir şey var:

Eğer ki bugün, memleketimizde, ezanlar okunuyorsa; Eğer ki bugün, gökyüzünde, şanlı bayrağımız dalgalanıyorsa; Eğer ki bugün, toprağımızın, malımızın, canımızın, namusumuzun, güvenliği varsa; bunu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e borçluyuz! Ve, ne yaparsanız yapın; Bu borcu unutturamayacaksınız!

Atatürkümüzle, Cumhuriyetimizle olan, derin sevgi, saygı ve vefa bağımıza, asla zarar veremeyeceksiniz! Ne yaparsanız yapın! Biz her daim; Kıskançlıktan, düşmanlıktan, vicdansızlıktan beslenenlerle; Cumhuriyet'i, “reklam arası” görenlerle; 100 yıllık bir tarihi, “cinayet ve zulüm” diye tarifleyenlerle; Atamıza, bir hayır duayı bile, çok görenlerle; 10 Kasım'da, O'nu anmak yerine;

15 Kasım'da, Meclis kürsüsünden, Cumhuriyet düşmanlarını ananlarla; Cumhuriyet karşıtlığına, yüce dinimizi alet edenlerle; Millet düşmanlığına, demokrasiyi paravan edenlerle; mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz! Bunu da böyle bilesiniz!

AK Parti iktidarının, neden olduğu krizler silsilesinden, son olarak; anayasa ve hukuk düzeninin de, payını aldığını görüyoruz… Zaten uzun bir zamandır, hakkın ve hukukun üstünlüğü yerine, güçlünün üstünlüğüne dayanan bir anlayışla, çok tehlikeli bir yere doğru gidiyorduk… Biliyorsunuz önce; “Bu sistem, elimi kolumu bağlıyor.” dendi; sistem değiştirildi.

Kuvvetler ayrılığı, yerle bir edildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin vasıfları, teker teker çökertildi. Devlet geleneklerimiz, harap edildi. Bugün geldiğimiz noktada ise; iktidarın gözü, hukuka dikildi…Biliyorsunuz, Sayın Erdoğan, uzunca bir zamandır, hukuktan şikâyetçi… Hatırlarsınız, Gezi Parkı davasında; Parka inşaat yapılmasını reddeden, Koruma Kurulu'na,

Başbakan sıfatıyla; “Reddi reddederiz.” diyerek, karşı çıkan kendisiydi. Cumhurbaşkanı sıfatıyla; “Anayasa Mahkemesi'nin, kararına uymuyor, saygı da duymuyorum.” diyen de kendisiydi.

Twitter'a getirilen, erişim engelinin, ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini söyleyen, Anayasa Mahkemesi kararına, “Gayri millî karar.” diyerek karşı çıkanlar da; yine Sayın Erdoğan ve yol arkadaşlarıydı….

-Her fırsatta, hukuktan duyduğu rahatsızlığı gösteren, bu zihniyetin; biriktirdiği garabetler dizisinin, sonucunu da; nitekim, geçtiğimiz hafta yaşadık… Can Atalay davasıyla ilgili, hukuk skandalları; 8 Kasım itibariyle; artık bir anayasa krizine, bir devlet krizine dönüştü.

Yargıtay 3'üncü Ceza Dairesi, tıpkı Sayın Erdoğan gibi; “Anayasa Mahkemesinin kararına uymuyorum; saygı da duymuyorum.” dedi.
Üstüne de, el yükseltip; hak ihlali kararı veren, Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında, suç duyurusunda bulundu.

Hatta, o da yetmedi; Hızını alamayıp, millet iradesinin tecelligâhı, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne de, sopa gösterdi. Bu hukuksuzluk karşısında, iktidar tarafından yapılan, ilk yorum ise; kararın, “millîliği” üzerine oldu…"

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.