1. YAZARLAR

  2. Ruhittin SÖNMEZ

  3. Varlık fonu, başkan ve vekili
Ruhittin SÖNMEZ

Ruhittin SÖNMEZ

Yazarın Tüm Yazıları >

Varlık fonu, başkan ve vekili

A+A-

2016 yılında kurulan Varlık Fonu’nda Türkiye’nin elinde bulunan bütün değerli varlıkları toplanmıştı. THY, Ziraat Bankası, Halkbank, BOTAŞ, Türksat, PTT, Çaykur, ETİ Maden ve daha niceleri bu fona devredilmişti.

Çünkü nakit paraya ihtiyaç vardı. Bu varlıklar teminat gösterilecek ve nakit para bulunacaktı. Beklenen olmadı.

Türkiye Varlık Fonu Yönetimi A.Ş. (kısaca Varlık Fonu) “özel hukuk hükümlerine tabi bir Anonim Şirket yapısında olan, profesyonel yönetim ilkelerine göre yönetilmek üzere kurulduğu” iddia edilen bir şirketti.

Üstelik Varlık Fonu A.Ş. için özel kurallar getirildi. Fon Sayıştay Yasası'na tabi değil. Denetlenemiyor, hesap verilmesine ihtiyaç yok.

Dahası Kamu Mali Yönetimi, Devlet Memurları Yasası, Harcırah Yasası, KİT'ler ile Fonların TBMM'ce Denetlenmesinin Düzenlenmesi Hakkında Yasa, Kamu İhale Yasası ile Devlet İhale Yasası'nın da bulunduğu birçok yasa da fon ve alt şirketleri için uygulanamıyor.

Fon bir nevi “paralel Hazine” haline getirilmişti. “Örtülü ödenek” gibi denetimden muaf bir yapı ortaya çıktı.

Cumhurbaşkanı baktı hala nakit bulunamıyor, “profesyonel yönetim ilkelerinin” başarılı olmadığına kanaat getirdi.

Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile YENİ bir yönetim belirledi.

Bu işi de “en iyi ben yaparım” kanaatine varmış olmalı ki, Cumhurbaşkanı, AK Parti Genel Başkanı, Başkomutan vd unvanlarının yanına bu defa Varlık Fonu Yönetim Kurulu Başkanı sıfatını da eklemeyi uygun gördü.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Varlık Fonu Başkanı olurken, damadı Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ise Varlık Fonu Başkanvekili oldu.

Doları ve faizleri bu kadar yükselten bunca “beceriksiz ve güvenilmez adamlar” varken, tabii ki yanında her şeyiyle çok güveneceği birine ihtiyacı vardı. Yeteneğine ve sadakatine çok güvendiği sevgili damadını da Varlık Fonu Başkan Yardımcısı yapıverdi.

Damat Berat Albayrak Maliye ve Hazineden sorumlu Bakanlık görevini yapıyordu. Ama herkes O’nu fiili ve en yetkili Başkan Yardımcısı olarak görüyordu. Şimdi de Türkiye’nin bütün değerli şirketlerini bünyesinde bulunduran Varlık Fonunun yönetiminde de Başkanın Yardımcısı oldu.

Tek adam yönetimlerinde hiç şaşırtıcı olmayan bu atamaların ne kadar isabetli olduğunu bugünden itibaren yandaş medyadan izlemeye başlayabilirsiniz.

İç propaganda ile belki halkı ikna edebilirler. Ancak bu atamaların Türkiye’ye borç vermesini beklediğimiz sermayeye güven vermeyeceği kesin.

Bu durumda ancak siyasi maksatlı, yani Türkiye’ye diz çöktürmek için, çok ağır şartlarda yeni borçlar verebilirler. Bu tür şartlara kurumları çalışan bir devlet rıza gösteremez. Sadece bütün kurumları bir kişinin iradesine bağlı rejimlerde mümkün olur.

Varlık Fonundaki Cumhuriyetin bu son değerleri böyle borçlar için teminat gösterilirse… Bütün bu varlıklarımızın kaybedileceğinden endişe ediyorum.

“Düyun-u Umumiye” benzeri bir akıbet, beka meselesi denilen şeyin ta kendisidir.

***

ÇARE OLMAZ..

Hukukun üstünlüğü endeksinde 113 devlet arasında 99. sıraya düşmüşsen… Yıllık 58 milyar dolar cari açık veriyorsan…

Fabrika değil AVM, saray ve konut yapmışsan… 16 senede Marmara Bölgesi kadar tarım alanın ekilip dikilmez olmuşsa.., Eğitim seviyen dünyada son sıralarda ise… Üç günde Şam’a girmeyi hayal ederken 4 milyon Suriyeli ülkemizden içeri girmişse…

Kısaca ekonomide de iyi bir şeyler yapmadan iyi sonuçlar bekliyorsan… Bütün kurumların başına aileden birini getirsen de çare olmayacağını bilmek gerekir.

*********************************

NEYZEN TEVFİK’TEN NÜKTELER

Neyzen Tevfik ilk çıkardığı şiir kitabına da “Hiç” adını vermiştir.

Kendisine memuriyet teklif eden Talat Paşa’ya, “Memur olunca sonunda ne olacağım?” diye sorar.

Talat Paşa memuriyet silsilelerini saydıktan sonra son kademeye gelir ve en son kademeyi şöyle söyler: Hiç.

Neyzen, paşaya döner ve şöyle der: “İşte ben bugün de hiçim!”

***

1904 Hocapaşa Camii’nin tabutluğuna gidip, bir tabutun içine girer, kapağını üzerine örter ve uyur.

Dünya malına zerre tamahı yoktur. Kimseye minneti de yoktur.

“Dünyanın en yüksek tahtına da çıksan, yine aynı g.tle oturacaksın” der.

***

1940’lı yılarda Bakırköy Akıl Hastanesi’nde 21 numaralı koğuş O’na ayrılır. Hem doktoru hem de dostudur ünlü sinir uzmanı Mazhar Osman. İstediği zaman gider, kalır, sonra canı istediğinde çıkar.

Gençliğinde hem Mevlevi hem de Bektaşi dergâhlarında kalmış, pek çok kişiden de feyz almıştır. Ancak hiçbir tarike bağlı kalmamıştır.

Öyle ki; İstanbul’a medrese eğitimi için geldiği yıllarda sarık ve cübbe taşımadığı için medreseden; namaz kılmadığı ve abdest almadığı için de Mevlevihane’den kovulur.

***

Bir gün Neyzen’e sorarlar: “Neyzen, çalarken mi neşelenirsin, yoksa neşeli olduğun zaman mı çalarsın?”

Maliye Bakanı hakkında yolsuzluk dedikodularının dolaştığı bir dönemdir.

Neyzen: “Maliye Vekili değilim ki, çalarken zevk alayım” der.

***

İkinci Meşrutiyet döneminde nazırlığa getirilen bir zat, çok geçmeden yeğeninin vali olarak atanmasını sağlar.

Karşılaştıklarında, Neyzen, “Maşallah, kardeşinizin oğlu tıpkı fasulyeye benziyor” der.

Adam, “Genç yasta vali oldu, neden fasulyeye benzesin?” diye sorar.

Neyzen de verir cevabı: “İşte ben de onun için benzetiyorum ya, fasulye de sırığa sarılarak büyür.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.