İstanbul İl kongremiz bildiğimiz nedenlerle seçim sathına girdiğimiz bir süreçte gerçekleşti. AKP iktidarının muhalefetin halkla iletişimini koparmak için her türlü entrikaya başvurduğu bir süreçte kongreyle uğraşmak bir parti için çok zor bir süreçtir. Böylesi bir süreci de yaşadık. Oysa seçimlerden sonra demokrasi şöleni içinde kongremizi zaten yapacaktık.

İstanbul il başkanlığına Genel başkan yardımcısıyken atanan ve adeta ateşten gömlek bir görevi üstlenen Saltuk Buğra Kavuncu; kısa sürede yeniden İstanbul’u teşkilatlandırarak partide kurumsallaşma adına büyük çabalar sarf etti. Ve bilinen gerekçelerle kongreye gidildi.

İstanbul İl kongresi bu açıdan bizler için hem ümit verici sonuçlara sahne oldu hem de maalesef eski evimizden getirdiğimiz bazı hastalıklardan hala kurtulamadığımızı da göstermektedir. Ümit vericidir. Zira partimizin ortaya çıkış hikayesi parti içi demokrasi temeline oturuyordu. Bunu gerçekleştirdik. Demek ki iktidarın iki ayağımızı bir pabuca sokarak bizleri yürüyemez hale getirme çabasına rağmen demokrasi kültürü noktasında Genel Başkanımızdan en ücra köşedeki üyemize kadar aynı duygulara sahip olduğumuz da ortaya çıktı. Şölen içinde bir seçim mega şehir İstanbul’da gerçekleşiyor...

Evet, eski evimizdeki hastalıklarımız da maalesef bir türlü bırakamıyoruz. 'Demokrasi' diyoruz ama demokrasiyi nedense içselleştiremiyoruz. Var olan şartlarda bir kongre gerçekleşiyorsa sonucunda kim kazanırsa kazansın kazanan İstanbul örgütümüz ve partimizdir. Hal böyleyken sonuçta birlik ve beraberlik fotoğrafı verilmiyorsa bu yanlış bir tavırdır. Ben kazanırsam demokrasi tecelli etti diyeceğim, kazanmasam dünyanın sonu… Böylesi arkaik bir mantık demokrat insanların mantığı olamaz Olsa olsa bilindik bir yerin mantığı ancak olabilir.

Bunları neden mi yazıyorum? Zamam zaman Genel Merkezimizin politikalarını eleştirdim. Oysa burada Genel merkez görevini yapmış, İstanbul il örgütü partiyi seçime götürmüş ve delegeler bir adayı seçmiş. Delegenin de iradesine saygı göstermeyip başka bahaneler aramak her şeyden önce demokrasiyi içimize sindirememektir. Eğer böylesi tavırlar devam ederse bilin ki bu tavırlar İYİLER HAREKETİ'nin tavrı değildir, demokrasiyi özümseyememektir ve iyi niyetten kopuk hareketlerdir.

İYİLER HAREKETİ, egosunu aşmış 'biz' duygusuyla hareket eden insanların erdemli hareketidir.

Bu vesile ile bu kongredeki demokrasi şölenimize gölge düşürebilecek ve bizleri hizipleşmeye götürebilecek hiçbir harekette prim verilmemelidir. Açıkça böylesi bir ruh haline mensup olanlar kaybeder.

Bu duygularla seçilen il başkanımıza ve yönetimine başarılar diliyorum. Kaybedeni olmayan bir kongre olmuştur. Yarından itibaren el ele vererek İstanbul’da genç ve donanımlı başkanımızla zafer yazmaya hazırlansın teşkilatlarımız.