1. YAZARLAR

  2. Ercüment TUNÇALP

  3. Her depoculuk stokçuluk değildir
Ercüment TUNÇALP

Ercüment TUNÇALP

Ortakses
Yazarın Tüm Yazıları >

Her depoculuk stokçuluk değildir

A+A-

Son günlerde soğan depolarına baskınlar yapılıyor. Sebep aşırı fiyat artışıdır.

Fiyat artışının üç sebebi olabilir:

 - Rekolte düşüktür, talebi karşılamaz,

 - Kalite sorunu yaşanır, aşırı çürüme devam ettiği için maliyet artar,

 - Piyasaya sürülmez, yapay şekilde değer kazanması amaçlanır.

Bu sebeplerin üçü de bu sene içinde gerçekleşmiştir, ancak hepsinin payı farklıdır. En düşük payı ise stokçuluk almaktadır.

Nitekim bu seneki hasar, önce küf hastalığı ile başlamıştır. İklim değişikliğinin sonucu olan aşırı yağış ve ıslak malın hatalı depolanması da fireyi artırmıştır. Eğer birisi soğanı sadece spekülatif kazanç elde etmek için bir yere istifliyor ve satmıyorsa, elinde bomba taşıyor demektir.

Soğan her iklim şartlarında ve her depoda muhafaza edilecek bir ürün değildir. Siz onu satacağınız günü beklerken o sizi satabilir. Çürüme ve bozulma riski en fazla olan üründür.

Buna rağmen stokçuluğun cezası vardır ama sapla samanı iyi ayırmak şartıyla…

‘İlerde bulunmayacağı veya pahalılaşacağı düşüncesiyle bazı ürünlerin piyasadan toplanarak saklanması ve istikrarsızlık yaratılması’ suçtur.

Peki böyle girişimler yok mudur ?

Elbette vardır. Hatta daha fazlası da mümkündür. Bunları ‘Fırsatçılar devrede’ başlıklı yazımda ayrıntılı şekilde anlattığım için tekrar değinmeyeceğim.

Ancak depolarda soğan bulunmasa, sadece hasat zamanı (ortalama 2 ay) mutfağımızda soğan olur, yılın kalan zamanında da yokluğunu çekeriz.

Sadece soğan mı ?

Patates, limon, portakal, elma, ayva, armut, bakliyat bütün yıl tüketebildiğimiz tarımsal ürünlerdir. Daha onlarca cins ürün de depolarda beklemektedir.

Uzun yıllar yukarıdaki bütün ürünlerin depolama çalışmalarında bulunmuş bir kişi olarak söylüyorum; elimi sürmediğim tek ürün soğandır.   

Eğer spekülatif kazanç varsa en haşmetlisi için aşağıda bir örnek vereceğim !

Bu örneği, milli servetin korunması açısından şanslı bir ürün olarak sunuyorum.

Adana ve Mersin başta olmak üzere Akdeniz Bölgesinde yetiştirilen bütün limonlar, peri bacaları ile ünlü bölgemiz Kapadokya’da yer alan kayadan oyma doğal depolarda yatıyor.   

Mart ayından Eylül-Ekim ayına kadar iç piyasaya da, yurtdışı piyasalara da buradan sevkediliyor. Bu müddet içinde sadece fiyatı artmıyor, ürünün ağırlığı da artıyor. Depolara geldiği zaman limonun 5 milimetre olan kabuğu 1 milimetreye kadar iniyor. Kabuk incelirken de daha çok sulanıyor ve lezzeti artıyor. Isının ayarlanması için tek kuruş enerji masrafı yapılmıyor.

Bu doğal depoların verimliliği Allah’ın bize bir lütfudur. Zira limon muhafazası için gereken 8 derece ısı ve uygun nem, bu depoların yaz-kış değişmeyen şartlarıdır.

Örneğin soğan depoda fire verirken, limon ise fazlasını sunmaktadır. İkisi de normaldir ve bu fark ürün ile depo özelliklerinden kaynaklanmaktadır.

Tekrar ediyorum; soğanı torbalara konmuş halde en fazla 2 ay süreyle tarlada görme imkanımız vardır. Senenin büyük kısmını depoda istirahat ederek geçirir. Satış işlemi de bu depolardan yapılır. Patateste de durum aynıdır.

Örneğin, yine Kapadokya bölgesinde bir kısım yeraltı depolarında da binlerce ton patates depolanmaktadır.

Geliyoruz fındık depolarına. Şimdiye kadar hiç fındık deposunun basıldığına şahit olduk mu ? Hayır.

Depolar fındık doludur. Bütün dünyaya fındık bizden gidiyor. Çünkü dünya rekoltesinin yüzde 70’i bizdedir.

Normalde spekülatif amaçla bir ürün depolanacaksa bunun öncelikle fındık olması gerekmez mi ?

Döviz arttıkça önce bu malın fiyatının artması beklenmez mi ?

Evet ama bu üretici için değil, yerli görünümlü yabancı ihracatçı için geçerlidir.

Bunun için fiyatlar 12-13 TL ama döviz ne kadar artarsa artsın fındık fiyatı yerinde sayıyor. Üretici için spekülatif kâr değil, normal kâr bile çıkmıyor.   

İşte eğer ‘dış güç’ varsa burada aramak lazımdır. O dış güç ki; “fındık depolarda yatsın, nasıl olsa fiyatı ben belirliyorum” diyor. Hem de gözümüzün içine baka baka !

Fiyatların aşırı artması kadar, enflasyona rağmen yerinde sayması da problemdir. Yoksa ortalıkta üretici kalmayacak !

Çözüm ‘lisanslı depoculuk’tadır. Kanunu çıkalı 13 yıl oluyor ama gelişimi çok yavaştır. Bu konuya en çok ‘fındık’ üzerinden ve sıkça değiniyorum.  

Sistem, depolama imkanından yoksun olan üreticilere ürünlerini sigortalı ve teminatlı olarak saklama imkanı sağlamaktadır. Böylece piyasaya ürün arzının yılın tamamına yayılması, kayıt altındaki ürün hareketlerinin takip edilerek fiyat spekülasyonlarının önüne geçilmesi mümkün oluyor.

En önemlisi de; üreticinin, atmaca gibi bekleyen yabancı unsurların insafına terk edilmesi engellenebiliyor. Zira üreticinin, lisanslı depolara koyduğu fındık karşılığında aldığı ürün senetlerini teminat göstererek uygun fiyatlı krediye ulaşmaları mümkün oluyor.

Peki sorun nerede ?

Sorun, bu günkü lisanslı depo kapasitesinin, fındık üretiminin sadece yüzde 3’ünü misafir edebildiğidir.

Bu konu halledildiğinde; bütün tarımsal ürünlerde aracı üreticiye bu kadar kolay yaklaşamayacaktır. Stokçular da daha kolay izlenebilecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.