1. YAZARLAR

  2. Neşe DİLEKÇİOĞLU

  3. Hayatında biz yok muyuz?
Neşe DİLEKÇİOĞLU

Neşe DİLEKÇİOĞLU

TRT THM Sanatçısı
Yazarın Tüm Yazıları >

Hayatında biz yok muyuz?

A+A-

Eskiden kız istemeye gidildiğinde eğer görücü usülü istenirse, erkek tarafı lafı dolandırmadan yapıştırırdı: 'Biz orta halli bir aileyiz.'

Yani bu kız tarafına, kızınızı oğlumuza verirseniz kendi yağları ile kavrulurlar, fazla bir şey istemeyin, beklemeyin demekti.

Bu 'kimseye muhtaç olmadan yaşarlar ancak, lüks bir hayat süremezler' demekti.

Artık kız tarafının insafına kalmıştı 'verdik gitti' demek.

Öyle ya kız aileleri kızlarını hep mimarlar, mühendisler istesesin ya da 'ticaretle uğraşan bir aileye verelim, evimizde bulamadığı refahı bari kocası yaşatsın' diye düşünürlerdi.

Hele bir de kuyumcu muyumcu istese Allaaah tüm dükkanın bilezikleri kızlarına takılırdı, düğüne gelenlerin şaşkın ve imrenerek bakışları arasında.

Çatıyı tutan bir direk gibiydi orta tabaka aslında.

Şimdi çatı çöktü, orta tabaka diye bir sınıf yok .

Ya çok zenginiz, ya da çok fakir.

Kendi yağı ile kavrulan kimse de kalmadı. 

Kandilimizdeki yağ da bitti, bizler de bittik.

Açlık sınırı maaşları geçti.

Karı koca çalışsanız ay sonu yine açık veriliyor, kıçtaki delik kapanmıyor bir türlü.

Ne mi yapıyoruz?

Bankaların telefonlarda mudilerine ballandıra ballandıra anlattıkları, giderek artan faizleri ile ödemekte zorlandığımız kredilerden çekiyoruz.

'36 ay olursa daha düşük faiz öderiz' diyerek.

Hadi bakalım daha da açıldı mı sana o delik.

Ay sonu maaşlar alındığında elektirik, doğalgaz, su telefon, mutfak masrafları, çocuğun okul masrafları, yol masraflarını çıktığınızda, bankaya kredi borcunu da ödedikten sonra, el elde baş başta.

Eskiden çok sıkıştığınızda ahpaplarımızdan, eş dosttan ay başına kadar borç alırdınız.

Bankanın yerini  faizsiz eş dost akraba alırdı.

Ay başı geldiğinde hesap kitap işleri bittiğinde bir zarfın içinde alınan borcu, 'Hadi çocuğum İsmail amcana şu parayı götür, babam teşekkür etti amca de' derlerdi 

Şimdi öyle borç verecek akrabalar da yok İsmail amcalar da giderek azaldı.

Posta kutularınıza baktığınızda, öyle kokulu mektuplar da gelmiyor artık sevdiklerinizden.

Ödeme faturaları Çin seddi gibi upuzun, rulo şeklinde giriyor şeyimize, pardon hanemize. 

Bankalar bire bir arıyorlar, o işi de kimseye bırakmıyorlar.

Şu tarihte ödemezseniz, maaşınıza icra gelecek. İki aydır kredi borcunuz ödenmemiş görünüyor diyorlar.

Yine eskiden çok sıkıştığımızda bankadan kredi çekmek istersek, gözümüzün, mıçımızın fotoğrafına kadar isterlerdi.

Ödeyecek göz ve döt var mı diye.

İllâ iki memur kefil isterlerdi, kendilerini garanti altına almak için.

Şimdi hayat sigortası yapıp bir de hayatınızı garantiliyorlar.

(Bu hoş hayatımız ilk kez garantili oluyor bu şekilde. Ödeyemedin mi en samimi arkadaşınızla papaz olurdunuz.) 

Dostlarınız kefil olduğunda zamanında ödeyemedyseniz kredi  borcunuzu; Sana güvendim kefil oldum maaşıma haciz geldi.

Yaptığın doğru mu?

Doğru değil tabii. 

Çocuğun bu yıl okul masrafları falan hık mık.

Neyse şimdilerde böyle bir uygulama yok.

Müracaat ediyorsunuz otuz tane kağıda şuraya bir imza,  buraya bir imza, aynı gün tak kredini alıyorsun.

Dostlarınla papaz olmuyorsun, bu tarafı güzel de banka ile papaz oluyorsun.

Borçsuz hayat ve  geçim kalmadı.

Banka borcunu kapatmak için vatandaş müthiş aklını kullanıp, başka bir bankadan kredi çekerek ödeyemediği kredi kartınının borcunu kapatıyor.

Delik kapanmadığı gibi, yama da tutmuyor artık.

Orta tabaka da bu şekilde bitti. 

Geçimin ipi kaçtı.

Arıyoruz  yok.

İp de yok, ucu da..

Hayır yani var da, ipler kimin elinde belli.

Biz niye o ipi hep birlikte tutup sıkıca çekmiyoruz bilmiyorum.

Onların hayatında anladık ki biz yokuz.

Varsa yoksa holding sahipleri, parasına para katan müteahhitler, para babaları var.

Öyle olmasa memurun maaşına, emeklilerin maaşına, onu da geçin işçiye, köylüye, üreticiye, öğretmene bakın. 
Hangisi çalışarak zengin olmuş, sınıf atlamış? Gördünüz mü bir tanesini?

Anamızı şey edenlere bakın bir de.

Deveyi hamuduyla götürdüler. 

Analarımız öylesine mahcuplar ki, el içine çıkamıyorlar.

Öyle evde oturuyorlar.

Bizler ne mi yapıyoruz?

Analarımızın başı önde gezmelerini seyrediyoruz halâ.

Sanırım biz Allah'ın ipine sarıldık. 

O çeker diye bekliyoruz.

Belli ki biraz daha zaman var.

Zamanı gelince...

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum