1. YAZARLAR

  2. Murat YAZAN

  3. Gezi, Sarı Yelekliler ve toplumsal hareketler
Murat YAZAN

Murat YAZAN

platform
Yazarın Tüm Yazıları >

Gezi, Sarı Yelekliler ve toplumsal hareketler

A+A-

Toplumsal hareketler ve kitlelerin talepleri (devrimler dışında) Sanayi Devrimi ile başlar. Bürokrasisi güçlenen devletler ve devlet yönetiminde kendisine yer açmaya çalışan kitleler, sivil toplum örgütleri talep ve beklentilerini ifade ettikçe işler sokağa yansır. Devlet sokakta yasal kolluk gücünü ileri sürer, talep eden sivil halk da kalabalıklarını.

1900’lerin başlarında İngiltere ve İrlanda madencilerinin büyük protestolarıyla başlayan olaylar sivil toplumun aydınlanma sürecini başlattı. İnsanlar ve kitleler dâhil olamadıkları devlet mekanizmalarına “dertlerini ifade etme” şansına sahip olmak için “topluluk” olmaları gerektiğini kavradılar. Londra sokaklarında tek kişinin bağırması kimseyi ilgilendirmezken binlerin toplanması haber değeri taşıyordu ve devlet bir şekilde onları muhatap almak zorunda kalıyordu. Bazen uzlaşma yoluyla muhatap alındılar bazen de gaz bombaları ve coplarla… Her iki durumda da sesleri duyuldu, duyuruldu. Sosyoloji de tam bu zamanda doğdu. Toplulukların hareketleri, beklentileri ve tepkileri bu bilim dalına ihtiyaç üretti.

Toplumsal hareketlerin başlangıcı sınıf temelliydi. Düşük ücret alan, insani yaşam şartlarından uzak kalan insanlar ayaklandılar. Üretim araçlarına sahip sermayedarlar ile “emek” sahipleri, üretilen üzerindeki haklarını tartışmaya giriştirler. Bu dalga Ekim Devrimi’ni üretti. Rusya, Sovyetler Birliği oldu. Bu yöntemle hakların alınabildiğini gören kadınlar bu kez kendi hareketlerini ürettiler. Feminizmin kökleri de meydanlarda atıldı. Erkeklerin yarı parasını alan ve yönetimde sözü geçmeyen kadınlar meydanlara döküldüler. Onların da fedakârlıklar ve can kayıplarıyla meydanlarda istediklerinin bir kısmını elde ettiğini gören zenciler ırk ayrımına karşı protestolara başladılar. Sınıf temelli hareketler cinsel ayrımcılık karşıtı hareketlere dönüştü, o da ırkçılık karşıtı hareketlere. Devlete sesini duyurmanın yolu meydanlardan geçiyordu.

Protesto kültüründen sadece protestocular yararlanmadı elbette. Protestoculara gerçek mermi kullanan devletler eleştirilmeye başlayınca “plastik mermi” icat oldu. Göz yaşartıcı gaz bombası atan silahlar, biber gazları, basınçlı su sıkan araçlar. Milyarlarca dolarlık bir sektör devletlerin kullanımına sunuldu. Aynı sektör gaz maskelerini, kendi ürettikleri gazlara karşı özel ilaç ve karışımları üretti. Hem devletlere hem göstericilere hizmet verdiler. Kazanan her zaman büyük şirketler ve küresel kapitalizm oldu.

Devletlerin meydanlarda yıkılması “sınıf temelli toplumsal hareketler” döneminde kaldı. Artık “yeni toplumsal hareketler” olarak adlandırdığımız süreçteyiz. Bu toplumsal hareket türünün özelliği harekete her sınıf ve sosyoekonomik grubun dâhil olması ve taleplerin farklılaşması. Tıpkı Gezi direnişinde olduğu gibi. Taksim Gezi deneyimi bize çok şey öğreten önemli bir süreçti. Meydana toplanan insanlar polisin attığı biber gazı bombalarına maruz kaldı. Bir işçi atılan gaz bombasını yakalayıp sokakta yaşayan evsiz bir çocuğa verdi, o da bombayı su dolu damacanaya attı. Bu sırada bir LGBT üyesi yaralanan bir şirket CEO’sunun yarasına pansuman yapmakla meşguldü. Hiç birinin beklentisi diğeriyle aynı değildi ancak ortak yanları devlete seslerini duyurmaktı. İktidarın aradan yıllar geçmesine rağmen Gezi’ye düşman olmasının ardında da bu yatar. Hiçbir kesim iktidardan memnun değildir ve verecek mesajları vardır.

Bu durum bize has değil. “uygar” dediğimiz Avrupa devletleri de bizim iktidar gibi protestocu sivillere şiddet içerikli müdahalede bulunuyorlar. Devletler güç gösterme ihtiyacı duyarlar. Hepsi evin zorba babası olmak durumundadır. Kendilerine biçilen rol budur ve iktidar hangi kanattan olursa olsun tepki değişmez. Devletin hangi kıtada olduğu değil, kendine biçtiği tanım önemlidir.

Sarı yelekliler hareketi bir süre daha devam edecek, en geç bir haftaya bitecek. Bu tür toplumsal hareketlerin ömrü bellidir. İstedikleri vergi indirimlerini kazanacaklar, akaryakıt fiyatları düşecek.

Devletler tüm bunları “düşmanlaştırmaya” çalışacaklar. Her zaman olduğu gibi. Ancak insanların da çıkacağı meydanlar her zaman var olacak. 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum