1. YAZARLAR

  2. Bahrem YILDIZ

  3. ERMENİ HEZEYANI
Bahrem YILDIZ

Bahrem YILDIZ

Ortak Ses
Yazarın Tüm Yazıları >

ERMENİ HEZEYANI

A+A-
Son günlerde Ermeni soy kırımı iddiaları,  bu meyanda konferanslar, Avrupa arenasında Ermeni Diasporası sermayesinin propogandaları yoğunlaşmış ve bu eylemler ülkemizde de yansımalarını bulmuştur. Nedense ermenilerin doğuda yaptığı özellikle Taşnak çetelerinin katliamından bahsedilmiyor. (Birinci Ermeni kalkışması)
 
Osmanlı Rus  savaşı sırasında Çarlık Rusyası nın tahriklerine kapılan Ermeni Çeteleri Rus askeri üniformsı ile Erzurum tabyalarına kadar gelmiştir. Ünlü yurtsever Anadolu kadınları Nene Hatun önderliğinde bu tabyaları Rus üniformalı Ermeni çetelerinin elinden almıştır. Dikkat edin Ermeniler en büyük katliamını Kars, Ağrı, Muş,  Bitlis, Van ve siirt bölgesinde Kürt ve Türk halkına karşı yapmıştır.
 
Techir olayına gelince;  Osmanlı onları yurt dışına değil, o dönemde Osmanlı sınırları içinde bulunan Suriye ve Ürdün bölgesine göndermiştir. Kurtuluş Savaşı döneminde Fransız üniformalı Ermenilerin Klikya bölgesinde özellikle Haçin Maraş, Ayıntab (Antep) ‘ta yaptığı katliamın göz ardı edilmesi  çok ilginçtir. Bunun yanı sıra ikinci Ermeni kalkışması olarak kabul edebileceğimiz faşist taşnak çetelerinin devamı olan Asala katliamını nasıl gözardı ediyorlar anlamakta güçlük çekmiyorum. Zira amaç TC düşmanlığıdır. Bu dönem üçüncü kalkışma dönemi, tabi bu dönemin özelliği kültürel dezenformasyon denemesi.. Bu sadece ermeni meselesinde değil Çanakkale savaşıyla da bağlantılı yürütülüyor. Emperyal sistemin AKP goygoyculuğu yapmasının ana nedenlerinden biride budur.
 
Dikkat ederseniz Hınçak Ermeni örgütlenmesi bu olaylara yoğun bir şekilde katılmamıştır. Hatırlarsanız techirin önemli nedenlerinden biri olan Kumkapı olaylarıdır. Bunun yanı sıra bu kalkışmalar neden Anadolu’ nun diğer illerinde fazla görülmemektedir,  zahmet edip bakmazlar. Kastamonu, Tokat, Kayseri bölgelerinde de Ermeni nüfusa rağmen, Hatta Kurtuluş savaşı döneminde Sakarya savaşı öncesinde Kastamonu ve Sinoplu ermeni kadınların gönüllü olarak Kastamonu ‘da kurulan hastaneye 300 civarında yatak ,yorgan ve yastık dikmelerinden neden bahsetmezler. Bizlerin Anadolu'da Ermenilerle bir sorunu olmamıştır. Yurtsever Ermenilerin gözardı edilemeyecek kadar çok olduğunu görmemek mümkün değildir. Anadolu’lu bir çok Ermeni’nin ben Ermeni asıllı Türküm dediğini nedense anlamazdan gelme gafleti içindeki bu hainler, sadece Türkiye Cumhuriyeti’ni açmaza düşürmek amacındadırlar. Bu yüzden de  emperyalist amaçlarla, hemde Osmanlıcılığın tavan yaptırılmaya çalışıldığı bir dönemde ısıtıp sürmelerindeki sırrı çözmek zor değildir. Kaldı ki bir dönem Ermeni cemaati liderlerinden Kastamonu’ lu Ermeni Kegan Karabetyan'ın bu konulardaki duyarlılığını anlamalarını beklemek biraz safdillik olur.
 
Uluslar arası sermayenin bir parçası olan Ermeni diasporosu ‘ nun beslediği bu hainlere verilecek daha çok cevap var ve bunu ileriki bir dönemde yazacağım.
Hatırlarsanız bir emperyalist uşağı sırf Nobel ödülünü almak için ;Türkler bir buçuk milyon Ermeni’yi katletti demişti. Oysaki o dönemde Anadolu’daki Ermeni nüfus bir buçuk milyon civarındadır. Kaldıki bu dönemde onaylanamayacak tehcir eylemi elbette vardır. Tehcir sırasında gerek beslenme gerek salgın hastalıklar yüzünden özellikle yaşlı ve çocuk ölümleri çoktur. Tehcir günün şartlarında tartışılması gereken bir stratejik olaydır. Tehcir sırasında ölenlere oh iyi oldu diyebilecek bir kültüre sahip olmamız düşünülemez elbette. Üzülmemek elde değildir. Peki nerdeyse 2000 yıl birlikte yaşamış bu iki halkı nasıl edip birbirina düşman ettiler. Elbette burada ilk akla gelen İngilizler ve Fransızlardır ve tabi onlar tarafından Anadolu’ya gönderilen misyonerlerdir. Aslında her iki halkın kendi aralarında bir çıkar çatışması yoktur. Suni çatışma yukarda adı geçen emperyalist ülkelerin çabalarıyla yaratılmıştır. Amaç ta zaten yıllar süren savaşlarla yıpranmış zayıf düşmüş devleti bitirmek için son darbeyi vurmaktır.
 
Kaldı ki bu girişim Balkanlarda başarılı da olmuştur. Trakya’ daki Bulgar mezalimi hala hafızalardadır. Çatışmalarda ölenler olmuştur. Ancak bu çatışmalarda ölenler karşılıklıdır. Kurtuluş Savaşı döneminde Anadolu ‘nu bir çok yerinde Ermeni kalkışması denemelerine neden ermeni nüfusu yüz vermemiştir. Neden o ihanet çemberi içersinde yer almak gibi bir gaflete düşmemişlerdir. Nedeni belli ve açıktır. Anadolu Ermenileri emperyalist sistemin bu işi kaşımalarının nedeninin Ermeni sevdası değil, Ermeniler üzerinden Anadolu’da başlayan bağımsız bir cumhuriyet kurma girişimindeki Türklere, başlattıkları bu kavgada engel olmaktır ve bunun bilincinde olan Anadolu Ermenileri oyuna gelmemişlerdir. Tabi ufak tefek bazı eylemler olmamıştır diyemeyiz. Özellikle büyük Ermenistan Cumhuriyeti hayalleri kuranlar, İngiliz ve Fransızların tahrikleriyle küçükte olsa bir kalkışma denemesine girişmişlerdir. Benzer olay Doğu Karadeniz bölgesinde yaşayan Rum nüfusa yeni Pontus devleti sözü verilerek  tahrik edilmiş ve onların kalkışması sağlanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti bu iddialara karşı Osmanlı arşivlerini açmakta ısrar ederken neden Ermenistan arşivlerini açmaktan hala kaçınmaktadır. Ermeni politikacıları dahi bazı şeyleri kabul ederken AB ve ABD neden her şeyi inkar yoluna gitmekten vazgeçmemektedir.
 
Elbette bunun önemli iki sebebi vardır. Bunlardan biri oy potansiyelleri,  diğeri de Ermeni Diasporo ‘su sermayesidir.
 
Ermeni Diasporo’ sunun okuttuğu vatandaşlık bağı ile sözüm ona ülkemize bağlı ve bu sermayenin gücü ile profesör olmuş bir zavallıda Almanya’da hala bu ihanetini sürdürmektedir. Kaldı ki bu sözüm ona profösör ün dedesi de Ermeniler tarafından katledilmiş ve toplu mezarlara atılmıştır Kars bölgesinde. Çıkarı için kendi yurduna ve atalarına ihanet eden bu öğretim üyesi bozuntusuna ne demek gerekir  ?
 
Yeni bir duyum da Çankaya Köşk ‘ünün  Ermenilere verilmesi meselesi. Böyle bir şey olabilir mi ?  Olur ama sonuçları ne olur. Ermeni Diasporosuyla gizli kapaklı yapılan anlaşmalar, Ermenilere toprak verebilme girişimleri herkes tarafından, en azından birazda olsa gündemi takip edenler tarafından bilinmektedir. Azınlık vakıflarına peşkeş çekilmek istenen yerler, mahkemelerde uygun ortam bulma amacıyla sürüncemede tutulmaktadır. Amaç kocaman bir yalan olan Ermeni soykırım iddiasının 100 yılında Ermeni Diasporo ‘suna bir nevi sus payı, daha açıkçası rüşvet vermektir. Eh rüşvet ve yolsuzluğun tavan yaptığı bir dönemde ve toplumun duyarsızlaştırıldığı bir süreçte, emperyal sistemin çıkarlarına uygun bir eylem göstermeleri şaşırtıcı olmayacaktır. Meselenin aslına erdiğimizde, bu soykırım yalanının emperyalist sistemin her nisan ayında temcit pilavı gibi dayatmasının sebebi ülkemizi sürekli tehdit altında tutmaktır.
 
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz.: Ermeni Soykırımı diye bir şey yoktur. Gerek İngiliz, gerek Fransız, gerekse Çarlık Rusya’sı tahrikleriyle Türklere saldıran Ermenilerle, ülkesini savunan Türklerin çatışması ve haliyle kayıpları vardır. Zamanın şartlarında olayların Anadolu’ ya da yayılması ihtimali ve İstanbul’da yapılan Ermeni eylemlerinin ve konjoktürün zorlaması ile tehcir olayı gündeme gelmiştir.. İşte bu esnada var olan ölümleri soykırım diye adlandırmalarının sebebi genç Türkiye Cumhuriyeti’ni baskı altında tutmak ve emperyalist emellerini dingin tutmaktır. Bu emperyalist sistemin ve onun maşası durumundaki Ermeni diasporo’sunun hezeyanından başka bir şey değildir.
 
Kaldıki bu ülke de bizim Ermenilerle hiçbir sorunumuz yoktur. Lozan Antlaşması ile çöpe atılan Mondoros Mütarekesi ve Sevr Antlaşmasının hayalleri ile yaşamak isteyenler buyursun yaşasınlar. 
 
                                                                                                                        
Önceki ve Sonraki Yazılar