1. YAZARLAR

  2. Murat YAZAN

  3. Emeklilikte yaşa takılanlar
Murat YAZAN

Murat YAZAN

platform
Yazarın Tüm Yazıları >

Emeklilikte yaşa takılanlar

A+A-

8 Ekim 1999 yılında çıkarılan 4447 sayılı yasa ile bir gecede milyonlarca çalışanın emeklilik hayalleri yıllarca ileriye ötelenmiş, çalışan, primlerini düzenli olarak ödeyen ve emekliliğe hak kazanmış kimselerin, yaş gerekçesiyle emekliliklerinin önüne set çekilmiş ve emeklilikte yaş sınırı getirilmiştir.” diye başlıyor Emeklilikte Yaşa Takılanlar Derneği EYT-DER bir açıklaması.

Yeniden Aydınlanma Derneği çatısı altında gerçekleştirdiğimiz “Emeklilerin Sorunları ve Emeklilik Sorunu” adlı çalışmamamızda çeşitli şehirlerde anketler düzenleyerek veri topladık. Ankete katılanlar arasında EYT mağdurları da vardı ve talepleri dosyada yerini aldı. Dosyayı dikkate alan İYİ PARTİ Genel Merkezi bu konunun üzerine giderek yasa teklifi verdi. Ancak Emeklilikte yaşa takılanlar, bu kez de Akp ve Mhp’ye takıldılar.

Söz konusu yasa mevcut iktidardan önce hayata geçti. Sorun daha önce yaratılsa da sorunu çözme şansı mevcut iktidarın elindeydi ancak bütçeyi gerekçe göstererek birçok insanı mağduriyetten kurtaracak kararı almaktan çekindiler.

4447 Sayılı yasa adeta “maç oynanırken kuralların değişmesi” demektir. Bu kanunla devlet “güvenilir olma” vasfını tartışmaya açmış, vatandaşlarına “sen yaşamını planlıyorsun ama ben bir anda tüm planlarını alt üst edebilirim” mesajını vermiştir.

Mevcut tabloya ülkemizde ortalama yaşam süresinin 70 yıl olduğunu düşünerek bakmanın doğru olacağını düşünüyorum. Diyelim ki bugün 20 yaşında çalışmaya başladınız. Aralıksız çalışarak priminizi ödeseniz de emeklilik için 60’lı yaşları beklemek zorundasınız. Yani yaşamınızı idame ettirmek ve gelir elde etmek için 60 yaşınıza kadar çalışacaksınız. Tam 40 yıl!

Eğer hayatta kalır da yaşı doldurarak emekli olmayı başarırsanız önünüzde ortalama 10 yılınız olacak…

Konunun çerçevesini çizdikten sonra farklı bir açıdan,  uzmanlık alanım sosyoloji üzerinden bakmayı tercih ediyorum.  

Toplumların temel ihtiyaçlarından biri “güvenlik”tir. Bu sadece can ve mal güvenliğini, yaşam güvenliğini de kapsar. Toplumun yaşam güvenliğinin muhatabı da devlettir. Bu güvenlik karşılıklı, simbiyotik bir ilişkidir ve vatandaşına güven vermeyen devlet, vatandaşından kendisine güven duymasını bekleyemez. Çoğu insan belli bir yaştan sonra yaşamını emeklilik sonrasına göre planlar. Çocuklarını evlendirmiş, verimli çağlarında uzun bir çalışma hayatından sonra dinlenmeyi hak ettiklerini düşünmeye ve buna göre plan yapmaya başlamışlardır. 1999’dan önce tek kriter prime esas günü doldurduktan sonra emekli olmak iken o tarihten sonra iki kriteri yerine getirmek gerekli oldu. Hem prim gününüz dolacak hem de yaşınız.

Devletin varlık nedenlerinden biri sahip olduğu topraklar üzerindeki vatandaşlarının haklarını koruyup gözetmektir. Vatandaşının hakkını gasp eden, “maç oynanırken kuralları değiştiren” bir devlet belki kısa vadede bütçesini rahatlatır ancak uzun vadede toplumun güvenini, dolayısıyla devletle toplum arasındaki sadakat ilişkisini tehlikeye atar. Yaratılan mağdur yığınları devletin harcamalarını ve savurganlıklarını haklı olarak sorgulamaya başlarlar. “Benden esirgediğiniz emekli maaşlarını makam araçlarınıza, saraylarınıza, muhtarları hacca götürmeye harcıyorsunuz” deme hakkına fazlasıyla sahip olurlar!

Halen sağduyunun galip geleceği konusundaki umudumu sürdürüyorum. Umarım iktidar gerekeni yapacak, emeklilikte yaşa takılanların sorunlarını çözmek için gereken adımları atacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.