1. YAZARLAR

  2. Hülya SEZGİN

  3. Çankırılılara selam söyle
Hülya SEZGİN

Hülya SEZGİN

Ressam
Yazarın Tüm Yazıları >

Çankırılılara selam söyle

A+A-

Yıllar öncesiydi. İzmir Mordoğan'da yazlığımızın inşaatı sürüyordu. Bu arada arsayı aldığımızda içinde bulunan ve ev bittikten sonra yıktığımız bir oda bir mutfaktan oluşan şantiye binamızda geçiriyorduk yazlarımızı. Ancak Nasrettin Hoca örneğinde olduğu gibi tek kat yan yana iki bölümden oluşan binamızın kapıları da ayrı ayrı idi.

Yani yattığımız odamızın kapısı ayrı, mutfak banyo ve tuvaletten oluşan bölümün kapısı da ayrı bahçeye açılıyordu. Öyle yapmışlar... İlk bakışta pek sorun yokmuş gibi olsa da öyle değildi. Kapıların kilitli tutulduğu saatlerde ihtiyaç doğduğunda  önce yattığımız yerin kapısını aç, sonra mutfağın kapısını aç ve içeri gir... biraz sıkıntılı bir durumdu. 

Hele bir de durum acilse sormayın gitsin... 

O zamanlar bankada çalışıyorum. Eşim Hikmet ile birlikte yıllık iznimizde çocukları ve rahmetli annemi aldığımız gibi gibi soluğu orada alırdık. Annem babamın tayini ile hep başka başka şehirlerde bulunduğumuzdan çok sevdiği memleketi Çankırı'ya hep özlem duymuş; Çankırı'sı hep gözünde tüter olmuştu.  

Gene bir sabah ben ve çocuklar uyanmıştık,  ancak annem henüz uyanmamıştı. Biz odada, annem de mutfakta çekyatta yatıyordu. Oğlum Serter tuvalete gitmek istiyor. Ama annem uyanmadığı için kapı kilitli giremiyordu. Kapıyı çalıyor “Anneanne... anneanne aç!..” diye sesleniyordu. Ancak annem rüyasında gene burnunda tüten Çankırı'sına bir ahbabını trenle yolcu ediyor ve bir yandan “Çankırılılara selam söyle... Çankırılılara selam söyle...” diyor bir yandan da el sallıyordu. Serter'in “Anneanneeee aç!..” haykırışları annemin ise  “Çankırılılara selam söyle...” diye el sallaması epey bir süre devam etti. Biz gülmekten kırılırken nihayet annem uyanmış, kapıyı açmıştı. Serter'im de koşar adım içeriye dalarak rahatlamıştı...

Hiç unutmuyorum. Hâlâ gülümseyerek anlattığımız bu anımız Çankırı sevdasına güzel bir örnekti.  

Şimdi yaşım ilerledikçe gerçek değerlerimizin, kültürümüzün kıymetini anladıkça ben de Çankırı'ya sevdalanmaya başladım. Hemşehrilerimle daha çok bir araya gelmeye çalışıyor ve memleketimin bir adım daha ileri gidebilmesi için kendi çapımda çalışmalar yapıyorum.  

Geçen yıl İZÇANDER (İzmir Çankırılılar Derneği) in yeni bürosuna  taşınması sırasında dernek yöneticileri ile ve kimi hemşehrilerimle tanışmıştım. Zaman zaman güzel etkinlikler yapıyorlar. Ancak bazı engeller nedeni ile hepsine katılamamanın üzüntüsünü duyuyordum.  

Geçtiğimiz günlerde dernek başkanı Av. İbrahim Yayla telefon etti. “Fuar İsmet İnönü Sanat Merkezi'nde Yaren gecesi düzenleyeceğiz.”dedi. Hemen “Ne yapabilirim?” i düşündüm. Ve “Dilerseniz Çankırı resimlerinin de olduğu bir sergi açabilirim.” dedim. Dernek yönetimi ile görüşmüşler memnuniyetle kabul ettiler...

Sergiden sonra yaren gecesi... Yaren ne demek?   

 “Çankırı ilimize özgü mahalli esnaf Lonca teşkilatı olan Yaren; kardeş, candan yürekten dost, gerçek arkadaş anlamına gelir. Eline, beline, diline hakim, gerçek sanatkar, hile bilmez, eksik tartmaz doğruluğu kendisine rehber edinen Çankırı esnafının, kalfasından, ustasından görerek, dinleyerek, çırağını yetiştirdiği bir disiplin ocağı, bir okuldur.  

Gerçek manada birlik ve beraberliği geliştirmeyi amaçlayan, sazendeler eşliğinde türküler söylenen, sohbetler edilen ve maniler okunan yerdir YAREN...”

Yirmi dört Oğuz boyunu temsil eden 3-8 den oluşan ve uzun kış gecelerinde akşam namazından sonra başlayıp sabah ezanı ile dağılan genellikle Cumartesiyi Pazara bağlayan gecelerde gerçekleştirilirmiş. Girişiyle, çıkışıyla, yemeği ile misafirliğiyle, mahalli halk oyunları ve pratik zeka ile yapılan orta oyunlarıyla hem ders veren, hem eğlendiren bir gelenektir YAREN. Anımsıyorum rahmetli babam da yıllar önce konukları olmuştu...  

 Derneğimiz İZÇANDER de ahiliğe dayanan geçmişi ile Çankırı’mıza özgü Yaren Kültürümüzü İzmir’de tanıtmak ve anlatmak istiyor. Ege bölgemizin kültürü ile Çankırı kültürünü ve insanını bir araya getirerek, birliğe beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde iki bölge kültürünü kucaklaştırmanın gayreti ve gururu içerisinde...  

Toplantıda “Neler yapabiliriz?” i uzun uzun konuştuk, tartıştık. Harika bir gösteri olacak. 4 Ocak Cumartesi günü İzmir Fuar İsmet İnönü Kültür Merkezi'nde saat 19.00 da benim sergi açılışımla birlikte program başlayacak. Haaa... benden duymuş olmayın, gelen konuklara sürpriz hediyelerimiz var. Gençlerimiz geleneğe özgü kıyafetlerle hizmet edecekler. Belki bulursak ben de bindallı giyeceğim. Konuşuldukça daha çok özendim, önemsedim, heyecanlandım. Gece gündüz ha bire Çankırı resimleri yapıyorum. Her resim bittiğinde heyecanla facebook sayfamda paylaşıyorum. Boynum ağrıyor, belim ağrıyor... olsun... Beğeniler, yorumlar geldikçe içim kıpır kıpır oluyor. Yorgunluğumu unutuyorum. Çocuk gibi seviniyorum.  

E geriye ne kaldı... Bu kadar insanın emeği, heyecanı, özenini sizinle paylaşmak... mutluluğumuza ortak olmak değil mi?..

Bekleriz efendim...

Hülya Sezgin [email protected]  

buyuk-cami.jpg
 

eldivanda-koy-evi.jpg

kursunluda-bir-sokak.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum