1. YAZARLAR

  2. Şevket GÖLÜK

  3. Çalışma hayatında emeğin karşılığı
Şevket GÖLÜK

Şevket GÖLÜK

Ortakses
Yazarın Tüm Yazıları >

Çalışma hayatında emeğin karşılığı

A+A-

Karşılıklı hizmet akdine dayanarak, belirlenen ücret karşılığında, işverene ait iş yerinde, üretimi üstlenen gerçek kişilere 'işçi' denmektedir.

Genel olarak ifade edilirse, hukuki münasebetin durumuna göre, değişik kanunlarda işçinin tarifi de farklı olabilir ama genel manada 'işçi', ücret karşılığı emeğini arz eden kimsedir diyebiliriz.

Üretimin ve sanayinin hızla gelişmesi ile eme ği karşılığı çalışan işçi sayıları son yıllarda hızla artmış ve halen artmaktadır. Bu artışın gereği olarak işçi tanımlarının, çalışma şartlarının, hak ve hukuklarının yeniden düzenlenmesi gerekliliği de artmaktadır.

İşçi sınıfını temsil eden ve her ülkenin olmazsa olması olan bu insan gücü ülkelerine sağladıkları katkı ve ekonominin ateşleyici grubu olduğundan tüm ülke ve toplumlar için büyük önem arz etmektedir. Son yüzyıldaki hızla gelişen teknoloji gereği işçi toplumunun da kendisini geliştirmesi ve çağın gerekleri olan araç, gereç ve teknolojik cihazların kullanımını öğrenmesi ve sürekli geliştirerek artırması zorunlu hale gelmiştir diyebiliriz. Şöyle ki teknolojinin gelişimi ile birlikte çağına ayak uyduramayan bir çok meslek (kalaycılık, ayakkabı tamirciliği,...) artık günümüzde kaybolmaktadır.

Ülke üretiminde hak ettiği görevi ve hak ettiği emeğinin karşılığı olan ücretini alabilmesi için işçi toplumu da mesleklerini eğitim süzgecinden geçirerek pekiştirmeli ve öğrenmeye açık olmalıdırlar.

Ülke genelindeki işçi profilini ele alacak olur isek genelde vasıfsız oranın ağırlıkta olduğu görülmektedir. Bunun en büyük sebebi ise yarım bırakılan eğitim hayatlarıdır. Bunun sonucu okumaya ve öğrenmeye kapalı olarak işçi sınıfına dahil olan insanlar artmakta ve bir işte ustalık elde etme yerine işin kolaycılığına kaçılıp ''ne iş olsa yaparım'' denilerek adeta kalıplaşmış bir iş kolu oluşmuştur. Bu konu ve bu iş kolu maalesef ülke ekonomisine bir katkı sağlamamakla birlikte yeni nesil işçi adaylarına da kötü bir örnek olarak çoğalmaktadır. İslâm dinine göre işin ehline verilmesi, her yerde ve hadisede tavsiye edilmiştir.

İslâm dini, yaşanılan toplumda sermayenin de emeğin de yani işveren ile işçinin varlığını tanır. İslam dini, ikisinin de bir arada yaşaması için gereken kuralları koymuştur. Bu konuda Kur'an ve hadislerde ortaya konan temel kural şudur; Emekçi veya işçi, işine bağlılık içinde, hiç bir suiistimale gitmeden ve bütün kabiliyetlerini harcayarak işini en iyi şekilde yapacaktır, buna karşılık işveren yani patron ise, hizmetinin karşılığını işçiye tam olarak ve zamanında ödeyecektir. İslam, bütün meselelerde olduğu gibi, bu hususta da problemi sadece ekonomik olarak ele almamış, onu manevi ve ahlaki esasları açısından da ele almıştır.

Yaşamakta olduğumuz günümüz şartlarında işveren ve işçinin sürekli artış göstermesi neticesinde iş hayatında işçilere yönelik haksızlıklar çoğalmış olup, bunun neticesinde ekonomik değerleri işverenlere göre zayıf olan çalışanların haklarını arayabilmesi için bir araya gelerek oluşturdukları (dernek, vakıf, sendika) sivil toplum oluşumlarının meydana gelmesi kaçınılmaz olmuştur.

Dinimiz islâm, işine özen gösteren ve işverenine iş akdi şartlarına göre hizmet eden işçilerin alın terleriyle kazandıkları ücretlerini en hayırlı kazanç olarak görür. İslam, çalıştığı işyerinde verilen işleri ve görevleri sadakatle yapanın fakire sadaka verenler ve yardım edenler ile bir olduğunu bizlere müjdeler.

Çalışan işçinin işverene kazandırdığı ekonomik değerler ile aldığı ücretler de orantılı olmalıdır. Bu da emek ve ücret dengesi olarak bilinir. Bu denge de işyerindeki verimlilik ve ortaya konan üretimin kaliteli olmasını doğrudan etkiler. Bu etki işçinin çalışma hayatında emeğinin karşılığını almasının önemini bizlere çok açık ve net olarak anlatmaktadır.  

Yukarıda yazmış olduğumuz misaller ve analizler sonucunda İslam, emek sermaye arasındaki ilişkilere yasalar haricinde bir de manevi bir yön vermektedir. Her iki taraf içinde yazılı iş kuralları haricinde manevi kurallarda koymakla çalışma hayatında daimi bir uzlaşma ve hoşgörü ortamı sağlamıştır.

Günümüz çalışma hayatında yazılı iş kuralları haricindeki manevi kurallara işverenlerimizin ve işçilerimizin uyması inancımız gereği de kuvvetli olmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum