1. YAZARLAR

  2. Hülya SEZGİN

  3. Abla neden azaldık?
Hülya SEZGİN

Hülya SEZGİN

Ressam
Yazarın Tüm Yazıları >

Abla neden azaldık?

A+A-

Resme sevdalanalı beri pek çok festivale, çalıştaya, sergilere katıldım. Hızımı alamadım ben de farklı belediyelere düzenledim. Hayalim Güzelbahçe'mizde de bu güzelliğe aracı olmaktı. Sevgili başkanımız Mustafa İnce'nin oluru ile hevesle kolları sıvadım.
01/08 Eylül günleri arasını kararlaştırdık. Belli bir bütçemiz olduğundan 12-15 sanatçı arkadaşımı davet edecektim. Ama insanlık hali son dakikada ya engelleri çıkarsa diye 25 arkadaşıma davet gönderdim. Ve sevildiğimi bir kez daha anladım. Çünkü hepsi “Seve seve geliriz.” demişlerdi. İyi ama bütçemiz yeter miydi? Biliyorum ben onlara çok lüks olmayan bir yer de ayarlasam hiç biri şikayet etmez. “Yeterki gönlümüz hoş olsun.” derler. Sevgi, dostluk ön plandadır bizim aramızda. Buna güvenerek Yüksek Teknoloji Üniversitesi Öğrenci Yurdu'nu ayarladık konaklama için.

Kosova, Bulgaristan, Gürcistan, Rusya-Ural, Azerbaycan, Kazakistan ve Türkiye'nin çeşitli illerindendi gelecek arkadaşlarım. Döndüklerinde çalıştıkları üniversitelere ve resmi kurumlara katalogumuzu götürdüklerinde yurdumuzun ve Güzelbahçe'mizin tanıtımı yapılmış olacaktı. O yüzden katalog yapmamız gerekli idi. Defalarca yazışarak ve telefonlaşarak katalog bilgilerini topladım ve basın müdürümüz Çağlayan Bilgen'e ulaştırdım.

Sıra gelmişti boya, fırça, tuval gibi eksiklere... Arkadaşlarımın hepsine tek tek sordum “Hangi renkleri kullanacaksınız? Kaç numara fırça istersiniz? Tuval boyları ne olsun?” Hepsini tespit ettim. Bir ev badanası bile yapılırken kaç oda ne renk boyanacak, ne kadar malzeme gerek hesaplanır. Konu resim olunca ressamların tercih renkleri ve tarzları ön plandadır. Resimlerin değerli olabilmesi için boya iyi olmalı. Kemeraltında'ki kırtasiyede tam üç saat tek tek seçtim.
Her şey tamamdı. Artık Mordoğan'dan yazlıktan dönme zamanım gelmişti. Açılışa bir hafta kala döndüm İzmir'e. Tatilimden  önce gelir benim için bu görev.  Çünkü söz vermiştim ve herşey mükemmel olmalıydı.

Mordoğan'da bayram temizliği yaparken belim tutulmuştu. (Çalıştaydan sonra gittiğim doktor çekilen MR sonucu kasta yırtılma ve fıtıklaşma olduğunu söyledi, ilaç verdi.) Çok ağrım vardı...
Ama olsun, havaalanına karşılamaya ben gitmeliydim. Çünkü beni tanıyorlar. Dil bilmiyorlar.
Gelip de beni göremezlerse korkarlar, panik olurlar. Zorlanarak da olsa bekledim ayakta. Neyse onları gördüğümde acımı unutuverdim. Sevinç içinde sarıldık birbirimize. Gelenlerden Svetlena Parisheva, Irına Simikov, Veygenia Litvinova Rusya-Ural sanat üniversitesinde hoca. Rufina Sharipova ise Kazakistan Cumhurbaşkanlığı'nın kadrolu ressamı...

Gelen canlardan Ethem Baymak Kosova'da bu yılın ressamı seçildi. Ülkemizde ve dünyada çok tanınan değerli bir ressam ve şair. Yıllar önce Güner Ümit'in Çakıfelek adlı yarışma programına konuk olmuş Ethem. O zamanlar Bosna savaşı gündemde. Bir tablosu açık artırma ile 750.000 Mark'a Yani 400.000 ABD Doları civarı satılmış ve bedeli Bosnalı savaş mağdurlarına bağışlanmış. Ertesi gün paraları ağzına kadar dolu koca iki valizle getirmişler televizyona. Zırhlı araç ve korumalarla bankaya yatırmışlar. Yani şu an dünyada yaşarken tablosu en pahalı satılan ressam Ethem Baymak. Henüz rekoru elinden alınamadı.

Lela Geleishvili, Levan Silazadge, Vladimer Asatiai ve  Marina Elizishvili ise Gürcistan Tiflis Üniversitesi'nde profesörler ve otobüsle tam otuz saat yolculuk yaparak geldiler Tiflis'ten. Kıyamam onlara, canlarım benim. Tanınmış ressam Azerbaycanlı Nevai Metin  ve İlgar Akbarov ise uçakla geldi. Sağ olsunlar geçen yıl Azerbaycan'da harika ağırlamışlardı bizi. Onlar Türkçe biliyorlar. Kazakistanlı Olga Eren ise Mersin'de bir Türk iş adamı ile evli. Yani bizim gelin. Mükemmel Türkçe konuşur. Kızım gibidir. Kamber Kamber Bulgaristan'da kültür müdürü ve çok iyi bir ressam. O da Türkçe biliyor. O benim Kamber ağabeyim...

Ankara'dan Gültekin Serbest ve İzmir'den Mustafa Ali Kasap ise ünü yurtdışına taşmış değerli ressamlarımızdan. Gültekin tavuskuşlarını eski duvarhalıları gibi nakşeder adeta tabloya. Onun her tablosunu ben çaktırmadan ipek halı sever gibi severim. Mustafa Ali ise  efelerin ressamı. Efeleri çoşturur tablolarında...
Doç.Fatih Başbuğ Nevşehir Üniversitesi resim bölümü başkanı idi. Akdeniz Üniversitesi'ne yeni tayin oldu. Göreve daha doğru dürüst başlayamadan soluğu burada aldılar  kendi gibi çok iyi ressam olan eşi Zuhal ile. Yedi yaşındaki kızlarını anneanneye bırakıp, ikibuçuk yaşındaki oğlu Buğrahan'ı bırakacak yer bulamayınca yanlarında getirmişler. Sekiz gün boyunca maşallah gıkı bile çıkmadı Buğrahan'ın. Ethem dedesi onu hep omzunda gezdirdi. Onunla güreşti. Annesinin tuvallerine astar boya attı. Kedilerle, köpeklerle oynadı. Hepimizin sevgilisi, maskotumuz oldu...
 
Sekiz gün boyunca Yaka Mahallesi pazaryerinde, Yelki semt evinde ve Belediye binamızın bahçesinde bol bol resim yaptık.

Yazdığım programa göre 1 gün çalışma 1 gün gezme idi. Sabah konaklama yerinde kahvaltı, öğle yemeği saat 12.00 de ve akşam yemeği saat 18.00 de idi. Saatlerde hiç sapma yapmadık. Gürcü prof. Vladimer Olga'ya demiş ki “Hülya hanım bize çok yemek yediriyor. Biz resim yapmak istiyoruz, o hadi yemeğe diyor. Korkuyorum yoksa bizi kesecekler mi?”  Ben de Olga'ya dedim ki “Yarın sabah elimde bir tartı ile gelip hepinizi tek tek tartayım da iyice korksunlar.” Birkaç gün sonra Birkaç arkadaş dönmek zorunda kaldılar. Kahvaltıda Nevai soruyor bana “Abla neden azaldık.” Nevai hiperaktif çocuk gibi. Yerinde duramaz. Hep şakalar yapar. Dedim ki “Yaramazlık yapanları hep kestim. En tombul sensin diye seni sona sakladım.”

Nevai çok unutkan. Gittiği her yerden arkasını ya ben, ya Olga, ya da Svetlena toplar. Öyle ufak tefek şeyler de değil; ya profesyonel fotoğraf makinası, ya pahalısından cep telefonu, ya da tablet bilgisayarıdır unuttukları. Arada bir “Ben senin annen miyim Nevai?” diye kızıyorum ona. Bir gün Bakü'de iki arkadaşı konuk gelmiş Nevai'ye. Onları lokantaya götürmüş. Yemek bitmek üzere iken bir telefon gelmiş ve ayrılmak zorunda kalmış. Giderken hesabı ödemiş ve arkadaşlarına beklemelerini söylemiş. O sırada saat 14.30 imiş. İşini halletmiş, arabasına binmiş, evine yollanmış. Saat 19.30... bir telefon... arkadaşları diyorlarmış ki  “Biz seni hâlâ bekliyoruz...” Kaç kez gittiğimiz yerden geri döndük bir şeyini unuttuğu için... Ah Nevai ah!..

Neşe Üçer eğitimini Floransa'da almış çok iyi bir ressam. Asiye Aytan ise pek çok yerde sergi açan ve mor begonvilleri ile hayranlık uyandıran harika bir ressam. Funda Açıkgöz yaptığı muhteşem kapı resimlerinin yanında iyi bir de seramikçi. Erzurum Atatürk Üniversitesi araştırma görevlisi Serpil Akdağlı ise Batum'daki sergisinden evine uğramadan buraya geldi gene söz verdi diye. İzmir şube başkanı olduğum Femin Art Kadın Sanatçılar Derneği genel başkanı Şükran Üst de erken ayrılmak zorunda kalmıştı. Çünkü onun da katılması gereken önemli bir toplantısı vardı.  
Bir gün Ödemiş, Tire ve Birgi'ye gezmeye gittik. Eski osmanlı mimarisi şirin evlere bayıldılar. Bol bol fotoğraf çektiler. Ulucami'yi gezdik. Aydın bir kişi olan cami imamı bizi caminin tarihi ile ilgili bilgilendirdi.

Gene bir gün Ürkmez'e denize gittik. Bizim kızlar genelde Rusya'da yaşadıklarından güneşe, denize hasretler. Ben böyle bir davet yaptığımda hemen soruyorlar “Hüla bizi denize götürcen mi?” Yolluk yaptırdığım köfte ekmeklerin yanına üzüm, incir de aldık.  Hava da güzeldi akşama kadar eğlendik. Güldük, şakalaştık. Şoförümüz Özgür zaten bizden biri olmuştu artık. Dönüşte açıyordu TSM çalan bir radyo... Oooo süper... hep birlikte başlıyorduk fasıla... Elbet ertesi gün benim ses kısık!..

Sekiz gün boyunca öyle keyifli idi ki ortamımız.  Elli resim yapılır umuyordum, birbirinden güzel tam seksenaltı resim çıktı ortaya. Gültekin ile birlikte tek tek vernikledik, astık... Gültekin'in de belinde rahatsızlık var. Ona rağmen beni yalnız bırakmadı. Funda'ya “Hülya benim kardeşim. Onu yalnız bırakamam, yardım etmem gerek.” demiş. Sağ olsun benim can kardeşim o. Güzel bir sergi ve plaket takdiminden sonra belediyemize hediye edildi resimler. Yeni yapılan sanat merkezimizde sergilenir diye umuyorum bu değerli resimleri...

Başka bir yerde, başka bir çalıştayda birlikte olmak üzere gözlerimiz nemli yüremiz sevgi dolu vedalaştık canım arkadaşlarımla bir bir. Sanatın birleştirici gücü bir kez daha arkada güzel anılarla kendini göstermişti...

Hülya Sezgin/[email protected]

ethem-dede-001.jpg

mistafaali.jpg

olga-001.jpg

toplu-resim.jpg

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum