Yazıklar Olsun...

Zeynel KOZANOĞLU

Ne söylesem içimdeki öfkeyi anlatmaya yetmez. Yirmialtı yaşında bir adam... Elli yaşında babası ve yirmi yaşında arkadaşı... Bunlar insan adı taşıyorlar ama insan değiller. İnsan gibi giyiniyor, insan gibi konuşuyorlar ama insan değiller. Bunların benzeri bir yaratık yeryüzünde yok.

Yirmi altnda canavar o canavarı öldürmekle yetinseydi, bugünkü üzüntüm bu kadar ağır olmayacaktı. En azından “Bir sütü bozuk gencecik bi cana kıyı” diyerek kahrolacaktım. Ama babası var, işin içinde babası kafası ezilerek, bilekler, kesilerek öldürülmüş körpecik kuzuyu “Gel baba bu cesedi yakalım” diyen oğlunun çağırısına uyan o baba var ya, benim büsbütün yıkılmama yol açtı.

Ve de o yardımcı manyak... bu işin sonunda asla yakalanmak olmasa... Cezaevini boylamak olmasa.. Kendisine yönelebilecek hiç bir zarar tehlikesi bulunmasa... Bu yaratık insan kafası taşımıyor mu? Bir arkadaşı gelse de “Bir eşek yükü odun çaldım, gel bu odunu yakalım” dese bile insan sütü emmiş bir delikanlı “Hadi lan, hırssızlık mala beni niye sokuyorsun?” der, onu tersler.

Oğul o şerefsizliği işledi, babaya düşen görev o canavaarı jandarmaya teslim etmek idi. O arkadaşla düşen görev bu baba oğulu jansarmaya bildirmekti. Peki neden kaçıyorsunuz ciblliyetiz ve akılsızlar. Siz akıllısınız da jaandarma da akıllı olamaz mı?

Sevgili Özgecan Aslan! Canım çocuğum, bütün yüreğimle söylüyorum, keşke sana gelen zaararın bin btei bana gelsydi de sen güzelim geleceğini yaşamaktan alı konulmasaydın. Keşke o canavarlar sana zarar vermeye yöneldiklerinde yedi virgül dörrt değil, yetmiş dört ölçeğinde bir deprem olsaydı da bu yıkıntı yaşanamamış olsaydı. Türkiye Cumhuriyetinin yüzüncü yılına doğru giderken içine düşürüldüğümüz şu duruma bak..

Bir de şırfınrının biri “Amerika’da oluyor, çenenizi kapatın” demiş. Türkiye’nin seksen beş bin camiinde din adamları akşam sabah dürüst kalınmasını öğütlüyor. Yüzleece televizyıon kanalında, binlerce radyoda cüppelisi, takkelisi, sakallısı akşam sabah namustan, ahlaktan dem vuruyorlar.

İnsanların böyle bir kıyım karşısında “Din bu mu?” diye sormaya hakları yok mu?

Nur içinde yat yavrucuğum.

Özgecan Aslan’ın geride bıraktğı ailesine ve sevenlerine baş sağlığı diliyorum.Acılarını paylaşıyorum.