Yanlış ve yandaş medyanın zararları...!!!

Hakan TANIM

Bugüne ve son yüzyıla baktığımızda kullanıldığı yere göre  en büyük kitle imha ve yine kitleleri birleştiren silahın iletişim bilimleri, radyo, televizyon, sinema, gazete ve yine günümüzde internet üzerinden yapılan sosyal medya haberleri olduğunu görürüz. Özellikle yazılı ve görsel basının işlevleri dediğimizde; haber verme ve aydınlatma, eğitme, kültürleştirme, mal ve hizmetlerin tanıtılması, etkileme ve harekete geçirme olarak bu işlevleri sıralayabiliriz... Bu aynı zamanda sosyal yaşamın içine girmiş ideolojiler ile  birleşip yaklaşımlar olarak devlet ve medya ilişkileri  olarak karşımıza çıkar.

Bu yaklaşımlar otoriter, liberal, komünist ve toplumsal yaklaşım olarak 4 yaklaşım olarak ayrılmıştır.

Devleti yönetmek balans ayarı ister... Bu kaçınılmazdır. Çünkü bu silahları olumsuz şekilde kullanmak kitleleri harekete geçirir ve zora sokar. Devlet bu yüzden kontrolü her zaman elinde bulundurmak zorundadır... Fakat bu bugünkü gibi yandaş ve yalaka olarak ortaya çıkan havuz medya denilen kavram olmadan yapılmalıdır. En basit örnek olarak bunu 24 Haziran'da yapılan milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı başkanlık seçiminde hep birlikte yaşadık. Söz hakkının olmadığı toplumlarda yarar tek taraflıdır. Medya siyasete karışıp yanlı yayın yaptığında kitleleri kutuplaştırır ve bu toplum olarak hiçbirimize fayda getirmez.Olayların ve fikirlerin tartışmasının yapılmadığı sistemlerde tek tip ve tek adam sisteminin görüşü zorla empoze edilir. İsterseniz bu yaklaşımlara bir göz gezdirelim. 

Otoriter Yaklaşım: İktidarın tek elde toplandığı, monarşik ve faşizan yönetimlerin yaklaşımıdır. Burada merkez devlettir. Herşey devletin kontrolü altındadır. Otoriter yaklaşımlarda medyanın tek görevi iktidara yardımcı olmaktır. Siyasi otoriteye karşı hiçbir şekilde eleştiri yoktur yada çok azdır. Bu sistemde sansür esastır. Resmi devlet politikaları dışında başka yayın olmaz.

Okuduğunuzda hiç yabancı gelmiyor değil mi? Maalesef basının şu anki durumu budur. Oysa ki eleştiri ve eşitliğin dozunda yapıldığını öğrendiğimizde daha 3 gün önce McKinsey olayında medyanın eleştirilere kucak açmasıyla nasılda yanlıştan dönüldüğünü gördük.Bir diğer yaklaşım...

Liberal Yaklaşım: Her görüşün bir arada toplandığı yaklaşımdır. Fakat Liberal yaklaşımın fazlaca özgürlüğü halkı zora sokar. Tam kutuplaşma yaratır... İfade özgürlüğü neden vardır ya da sınırları ne olmalıdır halen tartışılmaktadır. Bana göre ise herkes fikrini söyleyebilmeli ve orta yol her zaman bulunmalıdır.

Komünist Yaklaşım: 20 yy.da Karl Marx'ın komünizm doktrinine uygun olarak ortaya çıkan komünist yaklaşım kitle iletişim araçlarının bir toplumda işlevleri o toplumun siyasal ve ekonomik felsefesi ile belirlenir. Bu yaklaşıma göre basın yayın araçlarının işlevleri başlangıçta devrimin başarıya ulaşmasına, daha sonraları ise; bu düzenin yayılmasına ve sürdürülmesine katkıda bulunmaktadır.Komünist yaklaşımda da sansür esastır. Bana göre bu yaklaşım otoriter yaklaşımın sol versiyonudur...

Toplumsal Sorumluluk Yaklaşımı: Elindeki gücü medya kendisi ve para için kullanır. Bu hem ekonomik hem siyasi olarak bölünme yaratmıştır. Büyük şirketlere paranın olduğu güce karşı tutum hep yanlı olmuştur. İnsanlara sürekli rasyonel haberler verilir. Özel yaşam kalmamıştır. Herşeyin önüne kamu yararına ibaresi konmuştur. Bu muammadır..

Bu 4 yaklaşımdan çıkan sonuç toplumuzu yakından ilgilendirmektedir. Ben şahsen şu anda otoriter yayın yaklaşımının yaşandığını ve bunun ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti Devletine fayda getirmeyeceğine inananlardanım.

Oysa ki basın ve medya belli yükümlülükleri yerine getirmelidir. Bilgilendirici, dengeleyici ve nesnel olmalıdır... Eğitime ve kültüre önem vermelidir.

Yukarıda da dediğim gibi devletin işi hiçte kolay değildir... Çünkü devlet yönetimi anlayışı hassastır denge ve balans ayarı ister... İşte burada görev reyting kaygısı olmayan siyasilere düşmektedir. Haberler objektif olmalıdır. Tüm olaylar periyodik olarak süslenip püslenip milletin önüne sunulmamalıdır.

Bunun aksi hükümetlere ve iktidarlara belli dönemde rahatlık getirse de  beraberinde kaosu da getirir.

Ülkemiz ve devletimiz herşeye rağmen mali açıdan özerk, her tarafa ve görüşe yayın götürebilen bir yayın politikası izlemelidir.Ulusalcılık ön plana çıkarılmalıdır. Çok seslilik güzeldir. Fakat reklama göbekten bağlı olunmamalıdır...

Bu anlayış tarzını benimsediğimizde iyi eğitim ve sağlam alt yapısıyla beraber bilinçli  bir toplum  yetişmiş olur. Herkes birbirine saygıyı ve hoşgörüyü öğrenir... Huzursuzluk yaratanlar daha çabuk tespit edilir ve toplumun oto kontrolü ile kısa zamanda yok edilir...

Ülkemizde eğitim ve yayın politikalarının paralel olduğu bilinçli ve ne istediğini bilen nesillerin yetiştiği yayın politikası anlayışı dileklerimle....