VATANDAŞ VE SEÇMEN OLARAK TÜRK KADINI

Turgut ALBAŞ

Türkiye Cumhuriyetinde 1930 yılından itibaren çıkarılan bir dizi kanun ile önce Belediye seçimlerine katılma, sonra köylerde muhtar olma ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanınan kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakları, 5 Aralık 1934’de Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile tanındı.

Türkiye'de kadınlar seçme ve seçilme hakkına birçok Avrupa ülkesinden bile yıllar önce sahip oldu. Fransa ve İtalya’da kadınlara 1946’da, İsviçre’de ise  1971’de seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır.

Bugün itibariyle “Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi” (ADNK) ‘ya göre Türkiye’nin nüfusu 77.695.904 kişidir. Bunun cinsiyete göre dağılımında ise erkeklerin sayısı 38.984.302 kişi Kadın sayısı ise 38.711.602 kişidir.

“Aktif Nüfus” olarak tanımlanan 15-64 yaş grubunda ise erkekler 26.601.724, kadınlar ise 26.038.788 kişidir.

TUİK resmi verilerine bakıldığında Türkiye’de yaşayan her iki kişiden biri kadındır!

Konuya seçmen boyutunda bakıldığında ise daha ilginç bir tablo ortaya çıkmaktadır. Yüksek Seçim Kurulu resmi web sayfasındaki verilere göre en son olarak 30 Mart 2014 tarihinde yapılan Mahalli İdareler seçimlerinde toplam seçmen sayısı 52.695.832 kişi ve bunun cinsiyete göre dağılımında ise erkek seçmen sayısı 25.991.075, kadın seçmen sayısı ise 26.704.757 kişidir. Bir başka ifade ile kadın seçmen sayısı erkek seçmen sayısından 713.682 kişi fazladır.

Bir de Türk kadının TBMM’de temsil edilmesi ile ilgili duruma bakalım.

Kadınların ilk defa oy kullandıkları TBMM 5. dönem seçimleri 8 Şubat 1935 yılında yapıldı ve 17 kadın milletvekili ilk defa meclise girdi. Ara seçimlerle bu sayı 18’e ulaştı. Bu seçimlerde TBMM’deki üye sayısı 444 kişi olduğuna göre kadınların TBMM’de temsil oranı %4’dır.

Son dönem olan 24. dönemde ise TBMM’de yer alan kadın milletvekili sayısı ise 76 kişidir. Toplam Milletvekilli sayısı 550 olduğuna göre genel nüfusta erkeklerle eşit sayıda ve seçmen sayısında ise 713.682 kişi daha fazla olan kadınların TBMM’de temsil oranı %14’dır.

Önümüzde 7 Haziran 2015 Milletvekilliği genel seçimlerine 99 gün kaldı!

Türkiye maalesef halen özellikle Güneydoğu Anadolu’da çocuk gelinlerin varlığı, berdel evliliklerinin devam ettiği, son bir yılda kadına şiddetin %1400 arttığı ve ülkeyi yönetenlerin kadına bakış açısının şaşı olduğu bir ülke konumunda.

Yazımın başlığında ve muhteviyatında ifade olarak her ne kadar “Kadın” ifadesini kullandıysam da esasen benim günlük hayatta hitabım “Hanım” ve/veya “Hanımefendi” ‘dir. Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında da ne hikmetse “Kadın” tabiri kullanılmaktadır.

“Hanım” kelimesinin nerden geldiğine dair rivayet olunan bilgiyi sizlerle paylaşarak yazımı tamamlamak istiyorum.

Söylenir ki, bir gün Cengiz Han, tüm hanlarını toplamış, sağ yanına da eşini oturtmuş; Cengiz Han hanlarına “ Ben Hanlar Hanı Cengiz Han, hepinizin hanıyım” , eşini de göstererek “Bu da benim HAN IM” demiş.

           İşte erkeklerin “eşim” anlamında söyledikleri “hanım” kelimesi oradan geliyormuş… Ne kadar insanca değil mi? Kadının adı var yeri de ve saygınlığı da, işte özlediğimiz Türk ailesi tablosu…Ya şimdi?