Umut Ünal...

Zeynel KOZANOĞLU

 

Umut Ünal…

Bu adı kaç kişi işitti? Soma’da madenci yurttaşıma tekme atan “tekmeci şey” in adını Türkiye gazeteleri ve televizyonları yineleye yineleye kafalarımıza adeta çaktı. Yedi yüz bin liralık saati kolunda Zafer hakkında destanlar yazıldı, köşe yazıları döşendi.

Bu aymazlık sadece günümüze özgü değil. Geçmişte de sözgelimi bir şırfıntı Cumhurbaşkanlığı köşküne karşı çamaşır değiştirmeye kalkışınca bir anda ülkede günün yıldızı haline gelmişti. O zaman şöyle bir kural kendiliğinden oluşuyor.

Elinizden geldiği kadar soytarılık edeceksiniz. Çalma çırpma da dahil milletin avradına sövme de dahil olmak üzere şeytanın aklına gelmeyecek aykırılıkları sergileyeceksiniz… Adınızı ülke çapında duyurmuş olursunuz…

Şimdi biri size “Hülya Avşar’ın kızının adı ne?” deseler… Ya da Nilüfer adlı şarkıcının çocuğu ile ilgili öyküyü anlat” deseler… Ne kadar kolay, değil mi? Peki, şimdi soruyorum. Umut Ünal kim? Umut Ünal’ın hüneri ne? Beni bu yazıyı yazmaya zorlayan sebep ne?

Bin yıl uğraşsanız çıkaramazsınız… Çünkü gazetelerimiz, televizyonlarımız  Umut Ünal ile ilgili haberi ya görmezden geldiler, ya da önemsemediler. Niye önemsemediler. Çünkü Umut Ünal taşralı bir ailenin çocuğu… Ne hüneri olduğunu da izin verin büyük harflerle duyurayım:

“UMUT ÜNAL, GEÇENLERDE DÜZENLENEN TEMEL ÖĞRETİMDEN ORTA ÖĞRETİME GEÇİŞ SINAVINDA KATILIMCI BİR MİLYON ÜÇ YÜZ BİN ÖĞRENCİ ARASINDA TAM PUANLA BİRİNCİ GELEN YAVRUMUZ…”

Olayın büyüklüğünü algılayabiliyor muyuz? Milyonu aşkın öğrenci, ülke çapında bir sınav… Ve aldığı puan tam… Her soruya doğru yanıt vermiş… Çok sık rastlanmayan bir başarı. Yaşadığı yer Çankırı. Köy kökenli bir ailenin tek çocuğu. Anne çalışmıyor. Baba bir kuru yemiş dükkânı açmış. Ailece geçinmeye çalışıyorlar.

Umut Ünal farklı bir çocuk olduğuu henüz ilk sınıflardayken gösterdi. Hangi dershanenin sınavına girdiyse başarısı çıplak gözle görülecek açıklıktaydı. İlgililer ilgilenmediler.  Umut Ünal’ın dayısı da altmış yıl önce elinden tutan bir yetkili çıkmadığı için heder oldu gitti.

Bu çocuk Koç’ların, Sapancı’ların oğlu olsaydı böyle kayıtsız kalabilecek miydiniz Ey gazeteciler, televizyoncular! Akşam sabah plajlarda bacağı çıplak bayan arayan sapık meslektaşlarım!  Kendi ananız, kız kardeşiniz olsa yapmayacağınızı el alemin çocuklarına reva görmeyi iş edinmişsiniz de, merak ediyorum, Umut Ünal adı kulağınıza çalındı mı?

Ve siz Milli Eğitimdekiler! Bakanından Çankırı’da çalışan müdür kılıklı arkadaşa kadar her biriniz… Umut Ünal’ı okutan öğretmenler! Çankırı Milli Eğitim Müdürlüğü binasının tam yirmi iki metre ilerisinde Baba Mahmut Ünal’ın dükkânı var, Çorum Leblebicisi… Doğma büyüme Çankırılıdır. Dükkânın önünden bi geçişinizde sadece “Merhaba!” deseniz, seviyenizden bir şey kaybetmezsiniz. Mahmut Ünal zaten seviyeli biri.

Umut Ünal’ın oturduğu ev yine Milli Eğitim binasından taş çatlasa beş yüz metre ötede.

Baba’yı kutlayabilirsiniz. Çocuğu yüreklendirebilirsiniz. Bu insanlık görevidir.

Çankırı’nın adını duyurdu, diye bir çocuğunuzun heykelini diktiniz. Umut Ünal’ın da hiç değilse kapısını çalsaydınız.

Bu nasıl insanlıktır anlamıyorum. 1955 yılında  öğretmen okulunu bitirmiş, sekseninci yaşın eşiğine kadar gelmiş bir okumuş yazmış kişi olarak şoktayım. Milli Eğitimden hiç kimsenin Umut Ünal için kılını kıpırdatmamış olmasının adını koyamıyorum.

Kimseyi de incitmek istemiyorum ama şaşkınım.