Ülkemizde üniversite gerçeği...

Faruk YÜCER

Bir ülkenin kalkınması, salt okur-yazar oranıyla değil; bilimle, kaliteli eğitimle ve ilmi zihniyetle olur.

Bu gerçek, birkaç meczubun dışında herkes tarafından kabul görür.

İlmin merkezi üniversitelerdir. İleri gitmiş ulusların üniversiteleri, başarı sıralamasında ilk onun, ilk yirminin içindedir.

Bu tesadüf değildir elbet. Hani hep demiyor muyuz ‘Hiçbir başarı tesadüfi değildir.’ diye… Yine kendini ispatlamış üniversitelere baktığımızda, akademik kadrolarının da mükemmelliği görülür. Bu kurumlarda özgür düşünce, eleştirel  bakış, pozitif değerlendirme esastır.

O  halde liyakatin değil de, emre itaatin esas alındığı, ipotekli beyinlerle gelişme,ilerleme olmuyor. 2008/2009 Akademik Yılın üçılışında, en yetkili makam: ’Üniversiteler eleştirel aklın, özgür düşüncenin yuvası olmalı. Her türlü SİYASİ MÜDAHALEDEN KESiNLİKLE UZAK TUTULMALIDIR. İdeolojik  yaklaşımlar bizi bir yere götüremez.’ diyor.

Bu görüşün altına imza atmayan var mı? Yok elbet. Olması gereken tam da öz, veci, ifade edilmiş.

Sözler güzel de peki ya uygulama?

Bugün gelinen nokta nedir?

Bu soruya cevap arayalım.

Ülke gündemindeki Boğaziçi Üniversitesi olayını, bir tarafa bırakıyor genele bakıyorum.

Bugün bir şeyler ters gidiyor. İlimde, fende, teknikte, teknolojide, ortalarda yokuz.

Niçin bu durumu sorgulamıyoruz? Aslında yukarıda yetkilinin sözleri uygulansa, bugünden farklı olmaz mıydık?

Son verilere göre devlet ve vakıf 209 Üniversitemiz var. Nicelik bakımından tamam, ya nitelik ne durumda?

Rakamlarla tahammül sınırınızı aşarsam lütfen hoşgörünüz.

US News Global; bilimsel yayın, atıf gibi 13 kategoride, 86 ülkenin 1500 üniversitesini mercek altına alıyor ve 39 bölüm inceleniyor.

Buna göre BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ 197. sırada, Fizik bölümünde ise ilk 100’ün içinde. ODTÜ 453, İTÜ 486. sıradalar.

Yukarıda ifade ettim, İlk sıralardaki üniversiteler hep gelişmiş ülkelere ait.

Türk insanı geri zekalı mı? Haşa böyle bir iddiamız kesinlikle yok. Tam tersi Türk insanı zekidir. Bakınız, dünyayı kasıp kavuran Corona belasına karşı umut olan aşıyı icat eden Almanya’da Türk; Amerika’da kimya Nobel ödülünü alan Türk. Bunlar Türkiye’de bu  başarılara imza atabilirler miydi? Buna "evet" diyemiyoruz maalesef.

Rektör ilim irfan yuvası üniversiteyi tüm birimleriyle yöneten kişi.

Buyrun! Ülkemizde 68 Rektör'ün hiç yayını yok!

71 Rektör de 0 (yazı ile sıfır) atıf. Yani hiçbir yazısına, görüşüne başvurulmamış. İlmi değer yok ki başvurulsun.

Demek ki liyakata pek önem vermiyoruz.

Eski milletvekilleri, eski bakanlar, eski aday adayları, eski başkanlarla bu iş olmuyor.

Elin gavuru fikri, zikri, inancı, milliyeti, ne olursa olsun, donanımlı insanları teşvik ediyor, onlara her türlü imkanı  sağlıyor, sorumluluk vererek başarıyı yakalıyor.

Biz de Müslümanız. Ülkenin yüzde doksan dokuzu, Müslüman diye öğünüyoruz. Öyleyse İslamiyet, illa da "yandaş, candaş, kandaş kişiler, ne kalibrede olursa olsun iş başına getir mi diyor! İşine gelmeyeni de terörist, anarşist, illet, zillet, ilan et, yetmiyorsa üniversite kapılarına kelepçe vur" mu diyor.

Yok, hayır! Öyle demiyor. Yüce İslam bakınız ne emrediyor: NİSA SURESİ 58. AYET: "Emanetleri mutlak ehline veriniz, insanlara adaletle hükmediniz". (İnanmıyorsanız Diyanet’in Tefsirine bakınız)

İşte kesin emirde hem liyakat, hem adalet var.

Bizde ne var siz söyleyin…

Ülkemizi, insanımızı seviyoruz. Ve olumsuzlukları gördükçe üzülüyor, hatta kahroluyoruz.

Üniversitelerimiz böyle, ya öğrencilerimiz ne durumda?

Geleceğimiz göz bebeğimiz, gençlerimiz iyi eğitim alamıyor, yarınlara umutla bakamıyor.

TÜMA, Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırma, Devlet ve Vakıf  toplam 188 Üniversitede 35 bin 715 öğrenci ile anket yapıyor. Çocukların yüzde 70’inde "gelecek kaygısı" var.

Her yıl ortalama 100 bin öğrenci yurt dışına çıkıyor. Ve yüzde 78’i ülkeye geri dönmek istemiyor.

Ne acı değil mi? Çok değerli yöneticilerimiz! Lütfen bu meseleye bir el atın artık.

"Okuyanı gördükçe beni afakanlar basıyor, okuyan yoldan çıkıyor" diyen bir zihniyetle; (Bunu diyen bir Hoca şu anda  da bir üniversitede yönetici. Gözü aydın olsun(!) ülkede kitap okuma oranı yüzde bir) atacağı her adımda, siyasi  otoritenin işaretini bekleyen tutsak beyinlerle, kaç yıl iktidar olursanız olun, ne eğitimde ne kültürde bir adım başarı  kazanamazsınız!

‘İrfan ehline ayandır, Arif olmayana davul çalsak nafiledir.’