Ulaklar

Neşe DİLEKÇİOĞLU

Bu tezgahı daha önce Suriye'de gördük.
Suriyeliler, Deaş eliyle korkutularak yerlerinden yurtlarından edilerek göçe zorlandılar. Onların boşalttığı yere de PYD(PKK) yerleştirildi. Suriye'den kaçanlar nereye geldiler peki?
Tabi ki Türkiye'ye.
Eli silah tutacak gençler şimdi sahillerimizde, denize girip, keyifle nargile çekmiyorlar mu?
Çekiyor.
Vatan hasreti çekiyorlar mı peki?
Elbette hayır!
Her an bayramların dışında da gidip görme sonra da geri dönme imkanları da var.
Geri döndüklerinde Deaş tehdidi; Esad tehdidi veya savaş durumları var mı?
Yok!
Türkiye'ye gelme nedenleri, hem ekmek elden su gölden; refah içinde yaşamları, hem de bir gün Türkiye'nin demografik yapısı bozulduğunda, daha çok da ışık hızında doğurduklarında,  kendi vatan toprakları olur düşüncesi olabilir mi?
Olur tabii..
Peki boşalttıkları yerleri kimler dolduracak o zaman?
Onu BOP'cular ve ABD biliyor.
Biz de biliyoruz.
Suriye'den çıkarken bir avuç denilen öfkeli Deaşcılar nereye sürüldüler? 
Kimin yarattığı, kullanıp attığı canilerdi bunlar?
Uyuyan hücreler neredeler?
Şimdi bir soru:
Afganistan'da 20 sene bir avuç Taliban'ı ellerinde ilkel silahlarla neden yenemediler?
Taliban'ı da yaratan da tıpkı Deaş gibi, aynı el.
Yumurta gibi birbirine kim tokuşturdu, kim kırıldıysa anında terk etti.
Emperyalizmin acıması olur mu?
Henüz Afganistan'da işleri bitmedi korkulan ve aslında İslam'da olmayan Taliban, Afganları korkutarak yerlerinden yurtlarından ediyor.
Görüntüler korkunç.
Yakaladıklarını sanki kendileri değilmiş gibi anında infaz ediyorlar ve görüntüleri anında dünya medyasına servis ediyorlar.
Filmi başa sararsak aynen Libya, Irak, Suriye gibi değil mi ki?
Kendi içinden gibi görünen iş birlikçileri, paralı askerleriyle ülkeyi kaosa sürükleyerek ele geçirmek.
Üstelik kendi yarattığı, 'diktatör sosuna' buladığı, daha sonra da: "Özgürlük götürüyoruz(!)" 'Arap Baharı' denen BOP öncesi ayartıcı savaş-demokrasi oyunları ile bu dediği işgali dünyaya haklı gösteriyor gibi. Algının ve korkuyla beslenmesi görüntülerle çok rahat yaşama geçiriliyor. Afganlı kaçıyor, Taliban bisikletle ve güle söyleye; oynaya zıplaya mazlum coğrafyayı, ona daha da fazla zulmetmek üzere ele geçiriyor. Oradan da bu 'kukla emperyal piyon ve taşeron Taliban' İslam coğrafyasına, özellikle de Türk uluslarına sistem dayatmak, kendine biçilen rolü oynamak isteyecektir.
Neden bu kadar meraklıyız İslâmlar olarak, diktatörlere?
Dinimiz, hoşgörüyü, paylaşımı emreden; hatta düşmanını bile affet diyen bir din değil mi? 
Cahil bırakılarak yönetilecek bir ülke, gerçek dinini bilmeyen, Allah'ın kelamı yerine, Peygamber sıfatı vererek, dinden çıkan insanları Kur'an'ı rehber göstererek nasıl sorgulamaz, nasıl anlayamaz? 
Gelelim din adına: "Şeriat isteriz!.." diyen, Ortaçağ görünümlü, eli silahlı, şerri hüküm yerine, kendi yarattığı din dışı anlayışa.
Kendinden olmayana bile: "Senin dinin sana, benim dinim bana." diyen bir anlayış kendinden olanın kafasını keser mi? 
Afganistan'dan göçü süratlendırerek organize edenler, Taliban'ın önünü açmıyorlar mı?
Çektikleri filmlerde, kelle kesen, Afgan askerlerinin kurşuna dizilirken görüntülerini tıpkı Suriye'deki gibi servis ediyorlar, sahte özgürlük havarileri.
Bu şekilde, özgürlükleri için mücadele edeceklerin de moral değerlerini yok ediyorlar. Bu tam bir korku illüstürasyonu ve de müthiş bir enformasyon.
Peki, bu kalleş oyunun piyonu, neden olacakmışız ki?
Aynı tezgahı: 'askerlerim' dediği, taşı sıksa suyunu çıkaracak, sınırlarımızdan rahatlıkla sorunsuz geçirdiği Afgan gençlerle bizim ülkemizde uygulayamaz mı?
Bunlar ki, ailelerini rahatlıkla Taliban'ın eline bırakmış; ABD'nin paralı askerleri.
Türkiye bu oyunu bozmalı, önce göçü önlemeli.
Aksine Taliban'la görüşmek yerine, Taliban'la canla başla mücadele edecek; asıl özgürlük savasçılarını destekleyerek, direnişe çağırmalıdır.
Emperyalizmin bir taşla iki kuş vurmasına müsaade etmemelidir.
Aksi halde Demografik yapının bozulması ülkeyi savaşmadan işgalcilere teslim etmek olur ki; buna müsaade etmemelidir. Emperyalizmin hep birlikte ortak hareket ederek Afganistan'ı, Taliban'a teslim etmesine müsaade edilmemelidir.
Oradaki yangına bir odun da biz atarak, alevlenmesine neden olmamalıyız.
Çünkü yüzde 42'si Peştun, yüzde 58'i Türkler ağırlık ta olmak üzere Taciklerden oluşmaktadır, bu mazlum ülkenin.
Güya din adı altında; mürteci kafalı Peştun ırkçılığı ve Faşizmine müsaade edilmemelidir .
Emperyalizm bir taşla iki kuş vuracak sonra. Ülkemiz başta olmak üzere, gelen bu göçle içten vurulma olayları başlar, elimallah. Uyanık kal Türk!