Türk Aydınlanması Platformu yerel seçim sonuçlarını değerlendirdi

MHP'de parti içi demokrasi ve değişim talebi karşılık bulamayınca İYİ Parti kurulmuştu. O günlerde parti içi demokrasi taleplerini seslendirenlerin kümelendiği Türk Aydınlanması Platformu son yerel seçim sonuçlarını bir bildiri ile değerlendirdi.

TÜRK AYDINLANMASI PLATFORMU BASIN BİLDİRİSİDİR;

"Geçtiğimiz 31 Mart yerel seçimlerinin sonuçları büyük ölçüde kesinleşmiş, iptal edilen İstanbul seçimleri dolayısı ile mazbatası elinden alınan Ekrem İmamoğlu hariç Belediye Başkanları, Belediye Meclis Üyeleri ve Muhtarlar görevlerine başlamışlardır.

Seçim sonrası gelişmeler dolayısıyla partilerimiz, yerel idareler, demokrasi anlayışımız ve toplumsal huzurumuz açısından kısa bir değerlendirme de bulunma ihtiyacımız hasıl olmuştur.

Yerel seçimlerin İstanbul ayağı bayağı tartışmalı ve yoğun geçmiş, sonunda YSK yedek üyelerin katılımı ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal edip kamu vicdanında kabul edilmeyen bir karara imza atarak Türk toplumunun geleceğine yansıyacak bir haksızlığın uygulayıcısı olmuştur. Toplumlar din, hukuk ve ahlak kuralları ile sağlıklı bir şekilde ayakta durabilirler. Detaya girmeye gerek olmadan, herkes biliyor ki; İstanbul seçimlerinin iptali kararı hukuk dışı siyasi etki, baskı ve müdahaleyle olmuş, dinen kul hakkı yenilmiş, hukuk ihlal edilmiş ve toplumsal ahlak dikkate dahi alınmamıştır. Vicdan ahlaki bir değerdir. Ahlak ise bir toplumu diğer toplumlardan ayıran, örselenmemesi ve zedelenmemesi gereken en önemli unsurdur. YSK kamu vicdanında karşılığı olmayan bir karara imza atarak Türk milletinin toplumsal, huzur, bütünlük ve mutluluğunun altına da dinamit yerleştirmiştir.

Bu kararın neticelerini gelecek nesillerimiz yaşayarak görecekler ve bu elim karara su taşıyanların hepsini olumsuz ifadelerle anacaklardır.

Seçim sonucunu değerlendirdiğimizde gerek “MİLLET İTTİFAKI”, gerekse “CUMHUR İTTİFAKI”nı oluşturan partilerin bazı net hatalar yaptıklarını ve bu hataların seçim sonuçlarını olumsuz yönde etkilediğini gördük.

AK Parti ve MHP kurdukları ittifak sonucunda özellikle Anadolu’daki belediyelerin önemli kısmını paylaştılar. AK Parti’nin kullandığı bu dil ile bir müddet daha kırsal oylarını koruyabilir olmasına rağmen eğitimli, kültürlü ve şehirli seçmen nezdinde büyük puan kaybettiği açıkça ortadadır.

Her seçimin sonucunu iyi tahlil eden AK Parti’nin bu seçimden alması gereken esas dersin toplumu kategorileştirmeden kucaklamak olduğunu düşünüyoruz. İnşallah, iktidar partisi bu dersi çıkarır ve ona göre bir davranış sergileme yolunu tercih eder.  Eğer böyle yaparsa bu uygulama hem kendisi, hem Türk toplumu için faydalı olacaktır.

CUMHUR İTTİFAKI açısından MHP’nin kârlı çıktığı açıkça beli olmakla birlikte partinin iyice taşra partisine dönüştüğü, Manisa haricinde büyük şehir kazanamaması ile ortadadır. Bu gelişme eğer istişare ve durum değerlendirmesi geleneği -halen varsa- MHP açısından değerlendirilmesi gereken bir durumdur.

Milliyetçiliğin şehir ağırlıklı bir ideoloji olması gerekirken, siyasi ümmetçiliğin milliyetçilikle bağdaşmayacağının bilinciyle MHP tabanının AK Parti’den alınan oylar ile kırsal alana kayması partinin milliyetçi kimliği açısından Sayın Devlet Bahçeli tarafından sağlıklı olarak değerlendirilmeli, MHP’ye gelen seçmenin bir bölümünün yanında siyasi ümmetçiliği getirmemesine dikkat edilirken bu yeni seçmen kitlesinin milliyetçi duruşa dahil edilmesine gayret gösterilmelidir.

Diğer ittifak olan “MİLLET İTTİFAKI”nın büyük ortağı CHP’nin büyük şehirleri alarak seçimden çok kârlı çıktığını söylemeye bile gerek yoktur. Ancak CHP açısından da uyarılacak yönler var. CHP’nin aday yapmadığı, fakat toplumda karşılığı olan bazı isimlerin bağımsız aday oldukları veya başka partilere giderek seçim kazandıkları, seçim kazanamadıkları durumda "CUMHUR İTTİFAKI"nın mevzi kazanmasına sebep oldukları seçim sonuçlarına bakınca açıkça görülmektedir.

CHP’nin DSP’yi görmezden gelme politikasını gözden geçirmesi, sağa açılmaya devam ederken, cumhuriyet değerlerine bağlı kitleleri de küstürmeyecek bir tavır sergilemesi gerektiğini düşünüyor, ülkemizin kurucu felsefesine bağlı aydınlar olarak bu konuda CHP’yi dostça uyarmayı bir görev olarak görüyoruz.

Ülkemizin seçtiği yeni sistem gereği seçimlere partiler ittifaklar oluşturarak girmişlerdir. İYİ Parti’nin içinde yer aldığı "MİLLET İTTİFAKI"nın başarısında yüksek oranda pay sahibi olduğu ve tabir yerindeyse büyük şehirleri kazanmak gibi can alıcı ve ileri de kendi partisine ve memlekete kazanç sağlayacak hedeflere ağırlık verdiği görülmektedir. Türkiye nüfus dağılımının ve ekonomik girdilerin yüksek olduğu yerlerde İYİ Parti’nin "MİLLET İTTİFAKI"na katkı açısından son derece başarılı bir sonuç elde ettiğini söyleyebiliriz.

İYİ Parti’nin takip ettiği bu stratejisinde başarılı olduğu görünmesine rağmen siyasi sonuç tabelası açısından en az kârlı çıkan partinin İYİ Parti olması sebebiyle İYİ Parti’nin elde ettiği sonuçlar üzerinde daha fazla durmamız gerekmektedir.

Platform olarak tavrımız Cumhuriyetimizin kurucu değerleri ve Atatürk ilkelerine sahip çıkan aday ve partilerin destekçisi olmak, onlara eşit mesafede durmak yönündedir. Bu tavrımızı MHP Kongre sürecinde ortaya koymuş, adaylar ortaya çıkmadan parti içi demokrasi talebimizi dile getirmiştik. MHP kongresinin Saray-Balgat işbirliği sonucu engellenmesi üzerine İYİ Parti kurulmuştur. MHP’de parti içi demokrasi talebi karşılanmayınca kurulan İYİ Parti’nin öncelikle parti içi demokrasiyi içselleştirmesi gerekir. Zamanında MHP’de parti içi demokrasi talebini dile getiren Türk Aydınlanması Platformu’nun aynı talebinin İYİ Parti’de yerleşmesi ve kök salmasını istemesi kadar doğal bir durum yoktur. Bu sebeple İYİ Parti’de "Demokratik Milliyetçilik" anlayışının egemen olması ve "Parti içi demokrasi" uygulanması talebimizi bir kere daha dile getirmemiz gerektiğini düşündük.

MİLLET İTTİFAKI başta İstanbul ve Ankara olmak üzere birçok belediyeyi CHP adayı ile kazanmıştır. Ancak bu ittifakta İYİ Parti’nin büyükşehir ya da şehir belediyesi kazanamamış olması dikkat çekicidir. Bir yandan "CUMHUR İTTİFAKI"nın her iki partisi seçimden kazançlı çıkarken, diğer yandan "MİLLET İTTİFAKI"nda CHP kazançlı çıkmış, İYİ Parti’nin kazancı ise tabelada görülmemiştir.

İYİ Parti’nin iki açıdan eleştirilebileceğini düşünüyoruz. Bunlardan biri halkın algılaması açısından partinin siyasi kimlik olarak bir belirsizlik yaşadığı gerçeğidir. Siyasi kimliği algılanmayan bir partinin gelecek şansının az olduğunu bize Türk siyasi tarihi örnekleri ile birlikte sunmaktadır. Diğer eleştiri konusunun ise partinin teşkilat, ittifak görüşmeleri ve aday belirlemeleri hususunda yetkisi olanların yaptıkları hatalardır. Zira ittifak görüşmelerini kimlerin yaptıkları bellidir. Dolayısıyla CHP ve İYİ Parti’nin kazandıkları belediyelerde aşırı asimetrik bir orantısızlık varsa bunun sorumluları bu pazarlıkları yürütenlerdir. Mersin fiyaskosu ise affedilecek veya hoş görülecek bir hata olamaz. Bu başarısızlığın sorumlularının İYİ Parti teşkilatlanması, aday belirlenmesi ve ittifak görüşmelerini yapan kişiler olduğu açık ve gözle görülür biçimde ortadadır.

Bütün bu sebeplerle İYİ Parti'nin bir an evvel kendisine “Demokratik Milliyetçi” bir siyasi çizgi belirlemesi, bu çizgiyi söylem ve uygulamalarla pekiştirmesi, ayrıca partinin zararına sebebiyet veren kişilerin bu görevlerinin başkaları ile değiştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Türk seçmeninin gözünde lider partiden daha önemlidir. Bizler Sayın Meral Akşener liderliğinde kurulan İYİ Parti’nin demokrasimize renk getireceğini bekliyorduk, beklediğimizde oldu. Sayın Akşener kararlı duruşu, anaç tavrı ve kucaklayıcı üslubuyla yeni kurduğu partiyi meclise sokmayı ve grup kurmayı başarmıştır. Kendisinin ileriki yıllarda da başarısını arttırarak sürdürmesinin demokrasimiz ve siyasal sistemimiz için ihtiyaç haline geldiği inancındayız.

Ancak, liderler süper kahramanlar değillerdir ve her şeyi tek başlarına yapamazlar. Bu sebeple partide ki kurmayların çalışmaları ve başarıları partiyi ve o partinin genel başkanını da yukarıya taşır.

Başarı ve başarısızlıkta aslan payını alan genel başkanların her iki sonuçta da inisiyatif almaları doğru olan tutumdur. Başarı halinde kadrolar taltif edilmeli ve ödüllendirilmeli, başarısızlıkta gözden geçirilmelidir.

Meydan meydan gezen, büyük emek harcayan,  halkta ciddi bir karşılığı olan Sayın Akşener ve temsil ettiği İYİ Parti’nin başarısının; taban tarafından sevilmeyen kişilerin başarısızlığı yüzünden gölgelenmesine gönlümüz razı değildir.

Bu anlamada Sayın Meral Akşener'in kadrosunu gözden geçirmesinin hem kendisi, hem de İYİ Parti açısından verimli olacağına inancımız tamdır. Önümüzdeki 4 yıllık seçimsizlik süreci de daha iyi bir yapılanma için önemli bir fırsattır.

Siyasete kadın kimliği, anne kimliği ve kucaklayıcı üslubuyla renk katan Sayın Meral Akşener'in partisi ve kendisinin başarısı adına alacağı kararların yanında ve arkasında olacağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz.

TÜRK AYDINLANMASI PLATFORMU"