Tayyip Erdoğan derhal istifa etmelidir!...

Ümit YALIM

Esad rejimine bağlı hava kuvvetlerinin 27 Şubat 2020‘de, İdlib’de konuşlu Türk birliklerine yaptığı alçakça saldırı sonrasında 33 Mehmetçik şehit oldu. Acımız büyük. Erdoğan ve AKP Hükümetlerinin devlet aklını ve kurmay aklını yok sayarak yaptığı planlamalar ile Türk Ordusu dört cephede harekât icra ediyor. Yurt dışında Irak, Suriye ve Libya’da harekât icra eden Türk Ordusu yurt içinde İç Güvenlik Harekâtı icra ediyor. Irak, Suriye ve Libya’nın toprak bütünlüğünü sağlamak için asker gönderdiğini iddia eden Erdoğan, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak için işgal edilen 18 Türk Adası’na asker göndermiyor, diplomasiyi de kullanmıyor. 

Türk Ordusu’nun aynı anda dört cephede harekât icra etmesi ve harekât devam ederken askerlik süresinin altı aya düşürülmesi stratejik bir hatadır. Yunanistan, Adalar (Ege) Denizi’ndeki askeri yığınağını sürekli olarak artırırken dört cephede harekât icra etmek Türkiye’nin güvenliğini tehlikeye atmaktır. Adalar (Ege) Denizi’nde işgal edilen adalarımıza ilave olarak yeni krizler gündeme gelirse Türkiye nasıl müdahale edecek? 

Yurt içinde icra edilen İç Güvenlik Harekâtı hayati önem haiz olup yakın hava desteği ile başarılı bir şekilde sürdürülmektedir. Ancak, yurt dışında üç ülkede icra edilen harekâtı mercek altına aldığımızda, Erdoğan ve AKP Hükümetlerinin sürekli olarak yalpaladığı, ABD ve İsrail ile eşgüdümlü dış politika izlediği ve Türkiye’yi maceraya sürüklediği açık bir şekilde görülmektedir.

IRAK CEPHESİ

ABD, Saddam yönetimini devirmek, Irak’ı üçe bölmek ve İsrail’in güvenliğini sağlamak için 2003’te Irak’a savaş açtı. Erdoğan ve AKP Hükümeti 20 Mart 2003 tezkeresi ile ABD ve müttefiklerine Türk Hava Sahasını açarak destek verdi. Saddam yönetimi devrildi, Irak fiilen üçe bölündü. 2003’te, ABD’ye destek vererek Irak’ın fiilen üçe bölünmesini ve İsrail’in güvenliğini sağlayan Erdoğan şimdi de Irak’ın toprak bütünlüğünü savunuyor. Erdoğan kendisi ile çelişiyor.

Türk askeri, 1926 ve 1946 Anlaşmaları ile Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin 51. Maddesi gereği, 1990’lı yıllardan bugüne kadar Kuzey Irak’ta konuşlu olarak görev yapıyor. İhtiyaç duyulduğunda Türk birliklerine yakın hava desteği veriliyor ve Türk savaş uçakları ABD ile koordine edilerek Irak hava sahasını kullanıyor. Kuzey Irak’ta konuşlu birliklerimiz, Kandil Dağı ve sınırımıza yakın bölgelerde bulunan PKK terör örgütünün Türkiye’ye yönelik saldırılarına karşı önemli ölçüde koruma sağlıyor. Türk Askerinin Irak’ta bulunması hayati öneme haiz olup Türkiye’nin güvenliği için harekât ihtiyacıdır. Türk Askeri’nin Irak’taki mevcudiyeti devam ettirilmelidir.

LİBYA CEPHESİ

Libya’da Şubat 2011’de  iç savaşın başlaması üzerine Kaddafi’yi yönetimden indirmek için NATO Müdahale Planına karşı çıkan ve  “NATO’nun Libya’da ne işi var” diyen Erdoğan, Mart 2011’de çıkarılan tezkere ile TSK unsurlarının NATO Deniz Gücünde görev almasını sağladı. Libya’da barışı desteklemek yerine savaşı destekleyen Erdoğan, Temmuz 2011’de Libyalı muhaliflere 300 milyon dolar para yardımında bulundu. Erdoğan’ın desteklediği muhalifler, Kıbrıs Barış Harekâtında Türkiye’yi destekleyen Kaddafi’yi 20 Ekim 2011’de linç ederek öldürdü. Libya bölündü. İç savaş hâlâ devam ediyor. 2011’de, Libyalı muhaliflere destek vererek Libya’nın bölünmesini sağlayan Erdoğan şimdi de Libya’nın toprak bütünlüğünü savunuyor. Erdoğan kendisi ile çelişiyor.

Erdoğan ve AKP Hükümeti, 27 Kasım 2019’da, Libya ile imzalanan Deniz Yetki Alanları Anlaşması’ndaki sözde kazanımlarımızı korumak maksadıyla, 02 Ocak 2020’de Libya Tezkeresini meclisten geçirerek Libya’ya asker gönderdi. Anılan anlaşma ile toplam 80 bin kilometrekarelik Türk Kıta Sahanlığı, Yunanistan, Libya ve Mısır’a terk edildi. Türk askeri, anlaşma ile terk edilen kıta sahanlığımızın neresini koruyacak? 

Mevcut durum itibarıyla Libya hava sahası Hafter’in kontrolünde ve Libya hava sahasını kullanamıyoruz. Libya’ya gönderilen askerlerimiz Hafter birliklerinin tehdidi altında. Libya’da şehit edilen askerlerimizin kamuoyundan gizlendiği ve gizlice defnedildiği ortaya çıktı. Türkiye, Libya’da barışı desteklemeli ve Türk Askeri en kısa zamanda Libya’dan geri  çekilmelidir.

SURİYE CEPHESİ

Erdoğan ve AKP Hükümeti, 6/7 Eylül 2007’de İsrail Savaş uçaklarına Türk Hava Sahasını açtı. Hava sahamızı kullanan 5 adet İsrail F-15 savaş uçağı Suriye’yi bombaladı. İsrail uçaklarına ait ilave yakıt tankları (jettison tank) Hatay ve Gaziantep’e düştü. Erdoğan ve AKP Hükümeti İsrail’e nota vermedi.

İsrail’in deniz ablukası nedeniyle Filistin’e ulaşamayan silah ve mühimmat Şii Ekseni üzerinden Filistin’e ulaştırılmaya başlandı. İran-Irak’ın güneyi-Suriye’nin güneyi ve Lübnan’dan geçerek Filistin’e uzanan Şii ekseni Saddam’ın devrilmesine rağmen kesintiye uğramadı. İsrail’in güvenliğini sağlayarak Büyük İsrail Projesini gerçekleştirmek ve Şii ekseninden Filistin’e yapılan silah ve mühimmat akışını durdurmak maksadıyla 2011’de Suriye’de iç savaş çıkarıldı.

Erdoğan ve AKP Hükümetleri barışı desteklemek yerine muhalifleri ve savaşı destekledi. Suriye’deki terör örgütü PYD’nin lideri Salih Müslim 03-05 Ekim 2014’te Ankara’da ağırlandı. 29 Ekim 2014’te Habur sınır kapısı açıldı ve 80 araçlık peşmerge konvoyu Türkiye üzerinde Suriye’ye geçiş yaparak terör örgütü PYD’ye destek verdi. 22 Şubat 2015’te Süleyman Şah Türbesi 37 km. geri çekilerek Suriye’nin kuzeyinde oluşturulmaya çalışılan İsrail koridorunun önü açıldı.

Adana Mutabakatı ve Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin 51. Maddesi gereği, Fırat’ın batısındaki terör unsurlarını temizlemek maksadıyla 2016-2018 yılları arasında Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtı icra edildi. Fırat’ın doğusunda bulunan terör unsurlarını temizlemek maksadıyla 09 Ekim 2019’da başlatılan Barış Pınarı Harekâtı, ABD’nin girişimiyle durduruldu.

Soçi Mutabakatı kapsamında Suriye’nin İdlib bölgesinde TSK tarafından gözlem noktaları tesis edildi. Fırat batısındaki hava sahası Rusya’nın kontrolünde olduğu için İdlib bölgesindeki birliklerimize savaş uçakları ile yakın hava desteği veremiyoruz. Hava desteği olmadan ve hava sahasının kontrolü sağlanmadan müşterek harekat yapılamaz. Devlet aklı ve kurmay aklı yerine belediye kafası ve cahil cesareti ile hava desteği olmadan birliklerimiz İdlib’te konuşlandırılarak ateşin ortasında bırakıldı. Bu durumdan istifade eden Esad rejimi, İdlib’teki birliklerimize hava saldırısı yaparak 33 askerimizi şehit etti. 

Müşterek harekâtın gereğinin yerine getirilmemesi halinde ağır kayıplar verildiğini gösteren tarihi örnekler var. Tinian Adası’na atom bombasının bileşenlerini bırakan USS-Indianapolis Kruvazörü’ne dönüş yolunda Taktik Hava Desteği (TASMO) ve denizaltı savunma harbi nitelikli muhrip / destroyer desteği verilmedi. USS-Indianapolis Kruvazörü, 30 Temmuz 1945’te Filipinler’e doğru tek başına seyir halindeyken Japon denizaltısından atılan torpidolarla Büyük Okyanus’ta batırıldı. 300 kadar mürettebat gemi ile birlikte batarak hayatını kaybetti.

Mevcut durum itibarıyla Suriye’de icra edilen harekât, düşük yoğunluklu çatışmadan Esad rejiminin ordusu ile bölgesel savaşa dönüşmüştür. Anayasa’nın 117. Maddesi gereği Başkomutanlık görevi Genelkurmay Başkanı’na devredilmelidir.

Esad rejiminin alçakça saldırısı sonrasında Bahar Kalkanı Harekatı ile misliyle müdahale edilmiş ve rejim birliklerine çok ağır zayiat verdirilmiştir. Türkiye, bu aşamadan sonra itidalli davranmalı ve Esad ordusuyla yapılan bölgesel savaşın genel savaşa dönüşmesinin önüne geçilmelidir.

Suriye’deki birliklerimizin güvenliği için hava sahasının kontrolü ve yakın hava desteği sağlanmalı, birliklerimiz Suriye vatandaşlarının göçünü önleyecek şekilde Suriye içinde yeniden tertiplenmelidir.

VATAN TOPRAKLARINDA YUNAN SANCAĞI DALGALANIRKEN,
ERDOĞAN ŞEHİTLER TEPESİ’NDEN BAHSEDEMEZ!...     

İdlib olayından sonra Erdoğan’ın, “Şehitler tepesi hiçbir zaman boş kalmayacaktır” söylemi tam bir akıl tutulmasıdır. Yurt içinde ve yurt dışında yapılan askeri harekâtın maksadı en az kayıpla, verilen hedefe ulaşmaktır.

Şehitler Tepesi, Kurtuluş Savaşı sırasında Yunan topçu ateşi ile toprağa gömülen ve Şanlı Türk Sancağını dimdik tutan Mehmetçik Anıtının bulunduğu Zafer Tepe mevkiidir. Zafer Tepe’de 1924’de Atatürk’ün emri ile inşasına başlanan anıt yine Atatürk tarafından 1927’de törenle açılmıştır.

Şehit Sancaktar Mehmetçik Anıtı, Kütahya ilinin Altıntaş ilçesine bağlı Zafertepe Çalköy yakınlarında yer alan ve Türk Kurtuluş Savaşı şehitlerine atfedilen anıttır.

Tayyip Erdoğan’ın, 18 Türk Adası ve 1 Türk Kayalığını Yunan askerine teslim etmesiyle birlikte vatan topraklarında Yunan Sancağı dalgalanmaya başlamıştır. 06 Ocak 2009’da Aydın Eşek Adası’na gelen Yunan Cumhurbaşkanı Karolas Papulyas, Türk topraklarında dalgalanan Yunan Sancağını selamlamıştır.

Vatan topraklarında Yunan Sancağı dalgalanırken, Tayyip Erdoğan’ın Şehitler Tepesi’nden bahsetmeye hakkı yoktur, haddine de değildir.  

TEK ADAM REJİMİ İDLİB’DE ÇÖKMÜŞTÜR. TAYYİP ERDOĞAN DERHAL İSTİFA ETMELİDİR!...

Müşterek harekâtın en önemli ve vazgeçilmez özelliği birliklerimizin üzerindeki hava sahasını kontrol etmek ve birliklerimizin üzerinde düşman uçağının uçmasını engellemektir. 

Başkomutan sıfatını ve yetkilerini kullanan Tayyip Erdoğan, hava sahasının kontrolünü sağlamadan ve savaş uçakları ile birliklerimize yakın hava desteği vermeden İdlib’deki askerlerimizi ateşin ortasına atmıştır. İdlib’de 33 askerimizin şehit olması tam bir faciadır. 

Tek adam rejimi İdlib’te çökmüştür. İdlib faciasının baş sorumlusu Tayyip Erdoğan, derhal istifa etmelidir.